14 Ocak 2014 Salı

Başka bir bebek mümkün*





''Odada,yatağımızın kenarında,Eren'in bacaklarının arasına çömelerek doğurdum bebeğimizi.Yokluklar içinde bir doğum oldu bu.Evde kokusunu bilmediğim bir insan yok,parlak ışıklar yok;bende yırtık yok,dikiş yok,kesi yok;bebeğimize doğar doğmaz K vitamini iğnesi yok,Hepatit B aşısı yok,kordonunun erkenden kesilmesi yok,muayene için annesinin göğsünden ayrılması yok...

Orada bir tek biz vardık.Bir de içimde bebeğime ve bedenime hak ettikleri gibi bir doğum yaşatmanın huzuru...'' 


diye yazmıştım Ayşe doğduktan sonra.

Ve sonrasında da bu yokluk devam etti:

Rutin doktor kontrolü yok.
Doğumdan bir hafta sonra nispeten doğal yaklaşım sahibi olduğunu duyduğumuz bir doktora götürdük Ayşe'yi genel kontrol için.Aslında ona da götürmezdim ama sanki Eren'in içi daha rahat edecekmiş gibi geldi bana,her ne kadar kendisi bunu dillendirmese de.Doktorun odasına girdik ve aramızda şu diyalog geçti:

D-Normal doğum mu sezaryen mi?

B-Normal.
D-Hangi hastane?
B-Evde.
D-???
B-Evde ebeyle doğurdum.İlki sezaryendi.
D-Nasıl yani? (Bir iki dakikalık şaşkınlıktan sonra gülerek) Senin sana benzeyen bir kız kardeşin var mı?Varsa ben evlenmek istiyorum.
B-Var da,evli.Zaten bana da benzemez.

Adamcağız Eren'in yanında açık açık 'İşte aradığım kadını buldum.' diyemedi tabii,böyle kardeşten falan girdi konuya ne yapsın.Sonrasında:

D-Her şey gayet iyi.Yalnız haftaya yine getirin,kilosuna bakıcam.
B-Ben tartarım,evde bebek tartımız var.
D-Eminim sizin evde her şeyiniz vardır ama benim görmem lazım.
B-Hmm.Peki.

Bir de hastane çıkışında karşılaştık koridorda.'Bütün hastaneye seni anlatıyorum!' dedi gülerek.

Ve bu kendisini son görüşümüz oldu.

Bir daha da herhangi bir sebepten doktora gitmedik.Kilosunu 6 aya kadar evde kendim ölçtüm,ondan sonra bıraktım.Boyunu hiç ölçmedim,gerek görmedim.

Hiç aşılanmadı.

İlk 8 ay sabun,şampuan,yağ,krem vb. yok.  
Başta 6 aylık olana kadar en doğalı veya organiği de olsa cildine hiçbir şey temas etmemesiydi niyetim.Bu süre biraz uzadı.İlk 8 ay sadece suyla yıkandı.

Herhangi bir destek ve vitamin yok.

Çok sıkıntılı bir emzirme başlangıcına rağmen mama yok.  
Güzel doğumumun sarhoşluğundan olsa gerek,nasıl olduğunu anlayamadığım bir şekilde birkaç gün içinde meme uçlarım koptu.Evet,bildiğiniz koptu.Yerlerine iki kocaman delik açıldı.Çektiğim acıyı ve yaşadığım o sıkıntılı günleri burada birkaç cümleyle anlatmam zaten olanaksız olduğundan mümkün olduğunca kısa tutacağım.Sütüm çok boldu ve yeterli emziremediğimden hatta sağmak bile bir işkenceye dönüştüğünden memelerim tıkandı.İlk tıkandığında gece ateş ve titremeyle uyandım,ertesi gün masaj ve sağmayla geçirdik.İkinci kez tıkandığında yine geçer diyerek benzer yöntemleri denedim ama her geçen gün kötüye gitti,sol göğsüm kavun kadar şişip morardı.İlk gittiğimiz doktor areolanın tam kenarından (yani göğsün kahverengi bölümünün) keseceğini yalnız bir hafta kadar emziremeyeceğimi söyledi.Aklımıza yatmadı,başka bir doktora gittik.Areoladan uzak,daha iç kenardan kesilerek memeyi boşalttılar.Kesilmeyeyim diye evde doğurdum ama yine de kesilmekten kurtulamadım anlayacağınız.Doktorun birkaç gün emzirme demesine rağmen ertesi gün uygun bir pozisyon bularak o mememden tekrar emzirmeye başladım.Yalnız,memelerin bir zekası var hakikaten.Sol taraf hasarlıyken sağ taraf kapasitesinin iki katı süt üretmeye başladı.O tek memeden, ikizlerim bile olsa rahat rahat emzirirdim,öyle diyeyim.
O ıstırapla bana yıllar gibi gelen birkaç haftadan sonra durumum düzeldi.

Ana kucağı ve puset yok. 
Sling var.Wrap sling.İlk üç ay uyuduğum anlar dışında hiç çıkarmadım slingden desem abartmış olmam.Orada uyudu,uyandı,emdi,etrafı keşfetti.Gün içinde kucağa bu kadar doyduğundan olsa gerek akşamları yatırdığımızda 7-8 saat uyuyordu.Emzirmek için de asla uyandırmadım.Böylece ilk üç ay uykusuzluk nedir bilmeden geçip gitti.

Hazır bez yok. 
Yıkanabilir bezler var.Tuvalet iletişimi var.

Katı gıdaya geçişte panik yok,ona özel yemek pişirmek yok.
Çoğu anneyi sıkıntıya sokan bir süreç.Nasıl başlamalı?Ne kadar vermeli?Ne zaman vermeli?Bunlara takılmadım hiç.Sofraya ilgi göstermeye başladığı andan itibaren önüne biz ne yiyorsak ondan koydum veya eline tutuşturdum.Zaten 1 yaşına kadar yenidoğan sıklığında emdiği için doyup doymamasına takılmadım,çoğu zaman neyi ne kadar yediğini takip bile etmedim.

Ateşe müdahale yok,ilaç yok. 
Yaklaşık 11 aylıkken ateşlendi.Sadece kuru ateş.İkinci gün ateşin birazcık fazla olduğunu hissedip,sırf merakımdan ölçtüm:40.6
İlk ateşiyle rekora koştu yani Ayşecik. Aynı gün anladım 6.hastalık olduğunu.Haklı da çıktım.Anne teşhisi öyle doktor teşhisine benzemez,kolay kolay yanılmaz.Ertesi gün de vaziyet aynıydı.Üç gün boyunca kucağımda baygın gibi yattı.(Benim müdahaleden kastım sadece ateş düşürücü vermemek değil,duş ve kompres de buna dahil.)Sonra ateş işini bitirdi ve çekti gitti.Geriye bütün vücutta döküntüler bıraktı.Ve tabii biraz daha güçlenmiş bir bünye.
Bu arada genelde ateş ölçmediğimden ellerim bir ateşölçer kadar geliştirdi kendini.Yani sadece elimle,ateşin kaç olduğunu neredeyse noktasına kadar bilecek duruma geldim.

Ayşe'nin olabilecek en huzurlu ve en mutlu bebeklerden biri olmasının bütün bu yaptıklarıma (ve yapmadıklarıma) bağlı olup olmadığını asla bilemeyeceğim tabii ki.Seçtiğimiz yolun dışında bizi nelerin beklediğini hiçbir zaman bilemediğimiz gibi.Fakat yürekten inanmak serbest seçtiğimiz yola,değil mi? Öyle de yapıyorum.Böyle mutlu bir bebeğe sahip oluşumun yazdığım her bir cümleyle ilgisi olduğuna inanıyorum.

Temel konularda bugüne kadarın bir özetidir bu.Tavsiye değil,kişisel karar ve deneyimlerdir.İlginizi çeken bir nokta olduysa değil bana;kimseye bakmayın,kulak asmayın ve lütfen önce kendiniz titizlikle araştırın.

Her şey ve herkesten önce kendi aklınıza,sağduyunuza ve içgüdülerinize güvenin.


*Başlık = 'The Other Baby Book' + Başka Bir Okul Mümkün'






137 yorum:

  1. Nasıl aşı yaptırmadınız. Hastanede ole guzel korkutuyorlar kı sankı yaptırmasak cocuk elden gıdıcek dıye yok tapuk kanı ısıtme testı. Hadı onları yaptırdık dıyerlerını yaptırmayalım desek saglık ocagı pesımızı bırakmıyor hep bı korkutma yok cezası yok ole olur bole olur cezayı gectım ası yapılmasa cocuk olecek.bunlardan Nasıl kurtuldunuz onu merak edıyorum. Insanlara ıstemıyorum yaptırmıycam dedıgımde uzaylı gıbı davranıyorlar bide ustune korkutma :) bunlarla nasıl bas ettınız onu cok merak edıyorum. Cocuklarınız mutluluk saglıkla buyutunuz

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Korkutulmak ya da korkutulamamak,işte bütün mesele bu! :)
      Bilirseniz,korkmazsınız.

      Sevgiler

      Sil
    2. 16 aylık bebegimin bütün aşıları yapildi ve öbür ay bitane daha var eşim yaptırmak istemiyor hiç birini de istememişti zaten sizce napmaliyim ilerde farkedilirse hepsini yaptırmak zorunda kalırsam daha zor atlatmazmiyiz çok kararsizim .

      Sil
  2. Keşke yorumları kaldırmasaydınız..Bakış açısı geliştirmek,bilgilenmek adına,birbirine karşıt görüşleri okuyup sentezlemek adına,fikir alış-verişi adına üzüldüm.Sabah geri kalan kısmı açıp kaldığım yerden devam etmek istemiştim. Ancak mümkün olamadı..(Çocuğunu aşılatmama kararı alıp uygulayanlardanım)

    YanıtlaSil
  3. Çok çok büyük bir yanlışlıkla bloguma şimdiye kadar bırakılan ne kadar yorum varsa hepsini silmiş bulundum.Üzüntümü anlatacak kelime bulamıyorum.Resmen içim yandı.

    Özellikle bu yazıya bırakılanlar içerikleri itibariyle çok değerli ve yazanların çok emek sarf ettiği yorumlardı.

    Araştırdım fakat silinmiş yorumların geri dönüşü olmuyor anladığım kadarıyla.Yine de tavsiyesi olan varsa seve seve denerim.

    Yalnız bugün görüştüğüm bir arkadaşım Cuma günü yorumların çıktısını aldığından bahsetti.Yarın ondan alıp,kendim tekrar yorumun kimin tarafından yazıldığını belirterek yazacağım.Ama bu birkaç günümü alabilir.

    Şimdiye kadar bloguma yorum bırakan ve yorum yapmadan uzaktan da olsa takip eden herkesten ayrı ayrı özür dilerim.

    Sevgiler

    YanıtlaSil
  4. Oyku Hanim, herhangi bir yorum yapildiginda size email bildirimleri geliyor muydu? Geliyorsa bu emaillerde yorumlar da yaziyor sanirim. O sekilde nasil yorumlari tek tek ve yazanin ismiyle girebileceginizi anlatabilirim.

    Email almiyorsaniz, ya da emailleri sildiyseniz (silinen emailleri de restore etmeyi deneyebilirsiniz belki), blog'unuzun back-up'i varsa oradan da yapabilirsiniz. En son back-up son yorumlari icermez belki ama en azindan daha onceki yazilarinizdaki yorumlari geri kazanabilirsiniz belki.

    Gecmis olsun diyorum. Cok uzucu bir durum. Sizi anlayabiliyorum. Benim isim bilgisayar/yazilim sektorunde - kendi basima da cok geldi zamaninda. Artik her gun otomatik back-up yapiyoruz herseyi :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Hayır gelmiyordu Mehtap Hanım.Ama arkadaşlarım yardımcı oldular sağolsunlar.Yavaş yavaş ekliyorum bütün yorumları geri. :)

      Sil
  5. ahu

    Merhaba öykü, hemen hemen bir çok yazını (Ayşe'den sonraki) dehşetle okuyorum:)
    Sen kadınsan ben neyim de diyorum kendi kendime.. :P Şaka bir yana idolümsün:) başka bir çok kadına da olmalısın. En azından kendi kendimi gaza getirmemi sağlıyorsun . Demek ki olabiliyormuş diye. Bu arada benim henüz hiç çocuğum yok ama öyküden hikayeleri okumak çok hoşuma gidiyor ve kadın bedenin bir mucize olduğunu tekrar tekrar fark ediyorum:)

    YanıtlaSil
  6. Öykü

    Gülümseyerek okudum yorumunu Ahu.Merakla takip ettiğinin farkındayım ben de,yorumlarından anladım daha doğrusu.Güzel düşüncelerine teşekkürler,ama bir çok insan da kafayı yediğimi düşünüyor. :) Olsun,onların düşüncelerine de teşekkürler...:)

    YanıtlaSil
  7. Bebekli Kedi

    Öykü tek kelimeyle mükemmel bir yazı olmuş. Tebrik ederim cesaretin, yaşadıkların ve yazın için. Umarım birçok anne adayına ilham olur... sevgiler

    Gülşen (Tİ'Den :))

    YanıtlaSil
  8. Çok teşekkürler Gülşen,hemen anladım sen olduğunu zaten Bebekli Kedi'yi görünce.Düşüncelerimizin paralel olduğunu zannediyorum bu kanıya nerden vardığımı bilemesem de..

    Sevgiler benden de sana,bebeğe ve kediye..:)

    YanıtlaSil
  9. Adsız

    Öykü hanım muhteşem bir yazı sizi tebrik ediyorum. Düşüncelerinizi bu kadar net ifade ettiğiniz için harıkasıniz.İki kız annesıyım ve iki dogumumda maalesef sezaryan ve korkudan ilk dogumumu kendim sezaryen olmasını istedim doktorum istememisti ama ikna ettim ikinci dgumumu 5 sene sonra gerceklestirdim ve normal olmasini arzu ettim ama doktor tehlikeli olur dedi ve yanasmadi ilk dogumdan ötürü sizi okudukca inanin dogurasim geliyo ama imkansiz artik.....Çok cesur bir kadınsınız.Yazılarınızın devamını bekliyorum. Sevgiler

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Çok teşekkür ediyorum,bütün kadınların içinde var o güç aslında,bulup çıkarmak önemli bu kadar korkutma ve dayatmanın arasında..

      Sevgiler

      Sil
  10. Dağlar Kızı ,

    Keske dogumlarimdan once okusaydim bunu! Cok ozendim. Masallah!

    YanıtlaSil
  11. yeni1anlam

    Yazınız çok hoş. Blogunuzu elimden geldiğince takip etmeye çalışacağım. Zira bazı konularda geribildirim de oldu yazınız. Ben de bebeğimi uzun süre üzerimde taşıdım sizin gibi hem öyle istediğim, hem yardımcım olmadığı, hem de bazı çalışmalarıma devam etmem gerektiği için. Oğlumun da hiç uyku sorunu olmadı. Mışıl mışıl uyudu.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Huzurlu bebeğin başlıca sırlarından biri sling.Bunu bilir bunu söylerim ben de :)
      Beğenmenize sevindim,sevgiler...

      Sil
    2. iki buçuk yaş bir abiyle mümkünmü acaba bu şeklde evde taşımak,denemek lazm değilmi?

      Sil
  12. Nazlıhan Şevik

    Muhteşemsiniz, doğal annelik bu işte. Başarabilmek, etrafa kulak tıkamak, endişelenmeden iç güdülere güvenip hareket etmek hiç de kolay değil, bunun için tebrik ediyorum sizi.
    Sevgiler,

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Teşekkürler yorumunuza.Evet etrafa kulak tıkamadan zor bu işler..:)

      Sil
  13. Başak Pirtini

    Öykücüm cok cesurca anlatmissin her seyi senin pek cok anneye guc ve ilham verdigini dusunuyorum. Hep boyle kal. Umarim Aysecik de sana benzer :) sevgilerimle.

    YanıtlaSil
  14. bergun

    merhaba, bir an kendimi okudum sandim. ilk dogum sezeryan, ikinci normal, neredeyse evde dogacakmis, hastaneye gittigimde 9 cm aciklik vardi, kizimin adi Ayse ve evet asisiz :) asi hakkinda daha cok yazmanizi rica.edecegim zira milletin gozunde cahil olmaktan biktim. kurtlarla kosan kadinin facebook sayfasini tavsiye ederim. sevgiler...

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Vaaayy ne çok ortak noktamız varmış :) çok memnun oldum.
      aşı hakkında çok donanımlı anneler var,onlar yazsınlar,yazıyorlar da zaten..kurtlarla koşan kadının aşı sayfasını tabii ki takip ediyorum.ayrıca ilgilenenler:
      www.asihakkinda.com ve www.liliputian.me'yi de inceleyebilirler.türkçe kaynak sınırlı malum,ingilizcesi olanlar için ise derya deniz. :)

      Sil
  15. Adsız

    Dogal yontemlere bir yere kadar evet. Cocugunuzu sampuanla yikamazsiniz, ozel yemekler yapmazsiniz, organik beslersiniz hepsine amenna ama cocuk atesler icinde baygin yatarken degil ilac vermemek, dus ve kompres yapmamak... O kucucuk yavruyu yaptirmadiginiz asilarla sonuclari cooookk agir olabilecek viruz ve bakteri saldirilarina karsi savunmasiz birakmak... Dehsetler icinde okudum ve bunu bir de marifetmis gibi yazip insanlarin kafalarini karistirmaniza da ayrica hayretler ettim...

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Pek dramatik yazmışsınız,çocuklarıma acıdım şimdi..Meğer ne gaddarmışım da haberim yokmuş..:(

      Kafa karışıklığına gelince..İyidir..İnsanı düşünmeye ve araştırmaya sevkeder. :)

      Sil
    2. viruz ve bakteri saldirilarina kendi elimizle götürüp aşı ile ve diğer ilaçlar ile göz göre göre uygulatıyoruz yavrumuza.. ah ki ahh ama ben umutluyum değişecek dünya,yanlışlar yer değişecek doğrularla kısa zamanda inş. ;)

      Sil
  16. Adsız

    Asilar insanoglunun yaptigi en buyuk icatlardan biri. Siz asilar icat olmadan once bebek olum oranlarinin ne oldugunu biliyormusunuz? Ya da ortalama insan omrunun? Yok efendim otistik yapiyormus da bilmem neymis de. Benim cocuklarim her turlu asisini oldu, masallah cin gibiler. Ben de asilara yorayim o zaman bu hallerini, asi olmasaydi aptal olacaklardi...
    Siz o yavrucagin maruz kalacagi bir verem mikrobu ya da Hepatit B mikrobu karsisinda savunmasiz birakarak resmen 21. yuzyilda cinayet isliyorsunuz. Tama yaptirmayin Grip asisini, gripten olme riski cok az... Ama su ana kadar sansliymissiniz cocugunuz onemli bir hastaligin mikrobu ile karsilasmamis, var mi garantisi bundan sonra karsilasmayacaginin? Gondermeyecek misiniz okula? Binmeyecek misiniz toplu tasina aracina, kullnmayacak misiniz umumi tuvaletleri? Asi bulunmadan onceki zamanlarda insanlarin bu mikroplarla tanisma olasiligi ne kadardi, simdi ne kadar. Yazik o yavrucaga. Insallah da karsilasmaz boyle hastalik tasiyan birileri ile. Yoksa kurtulam sansi cok az, baksaniza dus ve komprese bile karsi olan bir annesi var... ABD'deki Amish'ler gibi oturup dua edersiniz artik, ne de olsa doktor da yok. Bu arada kendiniz gitmeyi bilkiyorsunuz kendi hastaliginiz icin doktora, bu da ayri bir dilemma. Bu yazdiklarimi yayinlamayacaginin tahmin ediyorum ama yayinlarsaniz bir amme hizmeti yapmis olursunuz, gordugum kadariyla yazdiklarinizdan etkilenip kafasi karisan cok...

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. İlk yorumla hızınızı alamamışsınız anlaşılan..Neyse bunu yazmanız da iyi olmuş,zira bu süper bilimsel,kanıta dayalı,etkileyici yorumunuzdan sonra o bahsettiğiniz kafası karışanlar kesin bir netliğe ulaşmışlardır. :)
      Siz yazının sonunu da okumamışsınız anlaşılan.
      Neyse size cin gibi çocuklarınızla sağlıklı günler,ben de gidip bir hastalığa yakalandıklarında 'kurtulma şansı az' olan zavallı yavrucaklarımla ilgileneyim.

      Sil
  17. Bebekli Kedi

    Aşılarla ilgili pek bilgim yoktu ta ki bebeğim aşılardan zarar görene dek. Ondan sonra ne mi oldu oturup haftalarca araştırma yaptık, okuduk, sorduk, soruşturduk... hatta aşıyı üreten firmaların yayınladıklarını okuduk.. O gündür bu gündür hayatımızdan çıktı aşı ve asla geri gelmeyecek. Bir bebeğe yapılabilecek en büyük haksızlık ve işkence... Yazık ki kimse inanmak istemiyor aşıların aslında ne olduğuna. Aşıdan ölen, sakat kalan, hasta olan bebekler kimin umurunda ailelerinden başka !!!

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Gerçekten üzüldüm Gülşen.Zararın neresinden dönülse de kâr ama,'uyanmamıza' bir şeyler vesile oluyor işte,bunlar bazen acı tecrübeler de olsa..Her ne idiyse gelmiş geçmiş olsun.
      Bir çocuğun aşıdan zarar gördüğünü kabul edebilmek bile çok önemli aslında.Nasıl bir tabuysa bu,asla toz kondurulmuyor,hadi doktorlar zaten kabul etmez ve aşıyla ilişkilendirmezler sonrasında oluşabilecek komplikasyonları falan ama ya aileler?Ebeveynleri bu konuyu etraflıca araştırmaktan alıkoyan,gözleri kapalı inanmalarını sağlayan ne?
      Bir de enteresan olan,aslında bizim toplumumuzda pek de enteresan sayılmaz ya,herkesin bilgisi olmadan fikri var bu aşı konusunda.Sorsan tek bir kaynak okumuş mu,bilimsel tek bir yayına bile göz atmış mı,yok.Aşıların içindeki maddelerden birini bile söyleyemez,ama fikir çok.Fikirler de fikir olsa,yılların klişe ezber cümleleri..

      Sil
  18. Adsız

    hem tebrik hem de takdir ediyorum.

    tabii aşı konusunda bilgi sahibi olmadan fikir sahibi olan çok olduğu için en çok bu konudaki farklı düşünceler tepki görüyor . çoğu anne çocuğuna hemen hemen tamamen zararsız bir hastalık olan suçiçeğinin mi yoksa çiçek hastalığının mı aşısını yaptırdğını bilmiyor. verem aşısının akciğer veremine karşı korumadığı için avrupa'da artık yapılmadığını, hepatit b denen hastalığın bilinen ilk salgınının dünyada ilk kez çiçek aşısının ardından ortaya çıktığını, aslında gayet sağlıklı bir toplum olan amishlerdeki çocuk felci vakalarının canlı aşıdan kaynaklandığını da ( artık onlar da aşılamaya başlamış durumda) bilmiyorlardır muhtemelen. tabii ki herkesin kendi seçimi, ama önyargılı olmamalı kimse. ben şahsen seni riske giren değil riske girmek istemeyen anne olarak görüyorum, bakış açısı meselesi. sebebi bilinmeyen öyle çok hastalık var ki, kanser, ms , otoimmün hastalıklar, bunları daha riskli görüyor da olabilir insan.

    ateş konusunda ailede ateşli ya da ateşsiz havale geçmiş var ise olabiliyor ama ateş düşürücülerin etki süresini düşünmekte fayda var. havale çok ani yükselen ateşte oluyor daha çok, ateş düşürücünün ise kana karışma süresi var yani tedbir de alınsa da olacaksa olur mantıken.

    tamamen özgür bir ruh olarak yaşayabilmene , zamanın zincirlerinden kendini kurtarabilmiş olmana ve kendi dünyanı kurgulayabilme yeteneğine de hayran kaldım.

    sevgiler, sağlıkla büyüt güzel çocuklarını.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Öykü

      Asıl çocuğunu aşılatmayı bir risk olarak gören bütün annelerin düşündüklerini yazmışsın.Bakış açısı evet,mesele bu.

      Çoğu insan hala havalenin yüksek ateşten geçirileceğini düşünüyor.Halbuki bunun böyle olmadığını bilmek için biraz araştırmak yeter.Bilgi güçtür.Bilmediğimizden ise korkuyoruz doğal olarak.

      Havale geçirilecekse geçiriliyor.Hatta vücudun işine karışmak,dengesini bozmak bu ihtimali daha da arttırıyor.Ilık suya sokuyorsun ateşli çocuğu,dışardan biraz düşüyor ateş ama vücut yeniden yükseltmek istiyor.İşte bu noktada hızlı yükselirse havale riski artıyor.Havale vakalarının neredeyse hepsinin öncesinde ateşe müdahale var zaten,olacaksa oluyor yani.Kaldı ki havale de çok korkulacak bir şey değil aslında.O da beynin kendini koruma mekanizması.

      1- Çocuk 5 yaşın altında olacak.

      2- 15 dakikadan az sürecek.

      3- Her iki tarafi da sallanacak.

      4- Her hastalığa bir havale düşecek.

      5- Havale geçtikten sonra çocuk normal hayatına devam edecek, herhangi bir iz kalmayacak.

      Eger bu 5 maddeye uyuyorsa havale,gecirilen havale sayisinin coklugu hasar bırakma nedeni olmuyor.

      Son iki cümlen için de çok teşekkürler,kendimi çok iyi hissettirdi,bir an gerçekten öyleyim sandım. :)

      Sevgiler

      Sil
    2. bilmiyorum tanıyormusun dr. aidin salih hanımı.. havale için şöyle diyordu, beyninde bulunan toksitlerin ateşle dışarı çıkma çabasıdır havale,beyinden toksit atılması içinde yüksek ateşe ihtiyaç var. ateş 40 olduğunda soğuğa yakın su ile yıkamayı ve hatta keselemeyi öneriyor,bu şeklde toksitler gözenekleri tıkamasın ve vucuttan uzaklaşsınlar diye.. bu şekilde yapınca havalede geçirmiyor çocuk. gözenekler terle yani toksinle tıkanınca onu atmak için bir kere daha yüksek ateşe ihtiyaç duyuyormuş. ay ne karışık yazdım ama inş anlaşılmıştr.

      Sil
    3. ayrıca birşeyde söylemek istiyorum.. çocuk hastalıkları. kızamık ,su çiçeği vs. ömür boyu bağışıklık kazandırıyormuş,kansere karşıda koruyormuş..

      Sil
  19. Adsız

    Sayin Adsiz,

    Bilgi sahibi olmadan fikir sahibi oldugumu da nerden cikardiniz? Oyku hanimin bahsettigi argumanlarin hepsinden yillardir haberdar olup hepsini de yillar once arastirdim, Cahil biri olmadimi belirtmek icin de Kimya Muhendisligi alaninda doktora yapmis, boiteknolojiye gonul vermis bir anne oldugumu belirtmek isterim. Bir konuyu hep bir yonden bakarak incelerseniz yukaridaki sonuca varmamak elde degil.
    Su ciceginin asisi yoktur, Cicek asisi olunur. Cicek hastaliginin neredeyse yeryuzunden silinmesinin de tek nedeni Cicek Asisidir. Cicek hic de oyle zararsiz bir hastalik falan da degildir. Cok sevgili halk ozani Asik Veysel'in gozlerini kor eden cicek hastaligidir. Keske onun zamaninda da olsaydi cicek asisi da dunyayi gorerek yasasaydi hayatini...
    Hele bir de Cocuk Felci denen bir meret var ki, olduremedigi durumlarda insanlari sakat birakip demirden kafeslerde hic disari cikamadan, oylece yatarak yasamasina neden oluyormus. Bu hastalik da simdi asisi sayesinde yok denecek kadar az.
    Ben size gidin gerekli gereksiz her icat edilen asiyi yaptirin demiyorum ama sonra cocugunuz Hepatit B gibi cok da yaygin bir virus kaptiginda basinizi duvarlara vurmayin diyorum bu ortacag yasamina geri donme hevesleriniz yuzunden.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. 'Su çiçeğinin aşısı yoktur,çiçek aşısı olunur.' Doğru mu okuyorum?? Ayrıca yukarıdaki yorum sizin şahsınıza yapılmış değil ki,neden üstünüze alındınız anlayamadım?

      Sil
  20. Adsız

    Bu arada Verem asisinin Avrupa'da yapilmama nedeni korumadigi icin degil, o ulkelerde bu hastaligin artik kokunun kazinmis oldugu icindir. Mesela ABD'de de cicek asisi yok cunku artik oyke bir hastalik gorulmuyor. Vaktiyle butun populasyon asilandigi icin koku kazinabilmis.

    YanıtlaSil
  21. Adsız

    Merhaba Oyku Hanim,
    Yazilarinizin bir kacini okudum. Soylemek istediklerinizi cok guzel dile getiriyorsunuz. Dogal annelige dair belli ki buyuk bir birikiminiz var. Boyle birikime sahip anneler bulmak cok zor. Keske sizinle tanisma firsati bulabilsem de, fikir alisverisi yapabilsek dedim yazilarinizi okurken.

    Her konu yuzlerce sayfa arastirma ve makale okutacak kadar derin aslinda. Ucsuz bucaksiz bilgi var elimizin altinda, ama dogru bilgiye ulasmak epey zor.

    Sanirim Amerika'da yasadiniz bir zamanlar. Belki hala oradasiniz. Ya da baglantilariniz var. Ben orada yasadim, ve bahsettiginiz cogu konu benim oradayken karsilastigim konular. Sanirim Amerika'da dogal anne olmak daha kolay. :)

    Benim de hikayem benzer aslinda. Hepsini yazsam hem buraya sigmaz, hem sizi bunaltirim :) Ozet gecmeye calisacagim. Iki dogum yaptim. Iki oglum var. Ikisi de evde, suda dogdular. Harika bir ebe ve yardimcisi - her iki oglumun dogumunda da bana yardimci oldu. Hamile kaldigimdan beri herseyi sorguladim. Ilk oglum dogunca daha da sorguladim. Bu kimi zaman cok yipratici da oluyor acikcasi. Karsi gelinmesi gereken o kadar sey var ki! Ornegin sunnet konusunu tam 3 ay arastirmistim oglum dogdugunda. Her iki oglum da sunnetsiz. Her ikisinde de yikanan bez kullandim. Organik urunler, mumkun oldugunda az kimyasal. Iki sene anne sutu emdi ikisi de. Gene de iki seneden daha cok emzirmedim diye vicdan azabi da cekiyorum hala. Kati gidaya neredeyse 8 ayliga kadar baslamadim. Ne zaman isterlerse. Ve her ikisi de yaklasik 18 aylik olana kadar dogru duzgun yemediler ama bol bol anne sutu ictiler. Vitamin takviyesi de yapmadim ve her zaman boy ve kilo olarak ileride oldular. Bu arada ikisi de 4.5 kilo dogdu. (eger ki hastanede olsaydim, kesin sezaryen yapilacak kilo sinirinda yani. Bu arada her ikisinde de yirtilma olmadi, hatta ebe masaj bile yapmadi. Anne bedenine ben de sonsuz guveniyorum)

    Asi konusu cok derin. Ilk oglum daha cok asili. Ama her ikisinde cok aralikli ve cok seciciydim. Ikinci oglumun hic bir asisi tam degil. Turkiyedeyiz. Saglik ocagi hemseri ve doktorlariyla cok ama cok tartistim. Evime kadar bile geldiler. Herseye ragmen ileride asilarini tamamlayacagim sanirim. Nedeni de herd immunity. Toplumsal sorumluluk aslinda. Benim cocuklarim saglikli ve her hastaligi atlatabileceklerini dusunuyurum. Ama bu durumda olmayan, asi olamayan ve o hastaliklari atlatamayacak da cok cocuk var. Bunlara saglikli ve bir yas alti bebekleri de ekleyebiliriz. Aslinda kendi cocuklarimizi asilatmamizin sebebi tam da bu sansi az olan cocuklari korumak adina. Asilatmadan rahat olmamizin bir sebebi cevremizde asilanmis cocuklarin varligi. Onlar sayesinde hastaliklar kol gezmiyor. Bu arada her asi ve her hastalik da bir degil. Iste derin bir konu. Iki cumleyle anlatilmiyor.

    Esimle ev ofisimiz var. Hep anne ve babayla buyuduler. Kucakta her zaman. Attachment parenting'e gonulden inandim. Ama fikirlerim degisiyor bu konuda. Ornegin sling. Ben de kullandim. Cok da heves ettim. Ikisi de nefret etti. Ciyak ciyak bagirdilar icinde. Sadece kollarimda tutmam gerekti. 4.5 kilo bebek, bir de cabuk buyuyunce tam bir iskence oluyor :) Hep uykusuzluk cektik. Su an 2.5 ve 4.5 yasindalar ve hala da aksamlari uyaniyorlar. Sleep training istemedim ama bu kadar seneden ve cabadan sonra "acaba biz mi yanlis yaptik" demeden de edemiyoruz.

    Yanlis anlasilmasin. Cok tatli, akilli iki oglum var. Ama zor ikisi de. Buyuk oglum krese basladi bu sene. Gercekten de hastaliklarin ardi arkasi kesilmiyor. Ha biz de limon iceriz. Hatta esimle ben balli sirke iciyoruz sabah aksam. Cocuklara da veriyorum, sularin icinde birazcik. Zencefil, kekik yagi, sarimsak, ev yapimi yogurtlar, ev yapimi hersey, sebzeyi yedirmenin binbir yolu tarifler falan...sonuc, hastaliklar bu sene pesimizi birakmiyor, Simdi de diyorum ki, 4 sene cocugu tum hastaliklardan korudum. Simdi de tokat yemis gibi oldu iste. :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Bilgen

      ben konuyla alakalı en çok sizin yorumunuzu sevdim. ne yaparsak yapalım, olacak olanı engelleyemiyoruz. kadınlar ne kadar bilinçli olsalar da Türkiye'deki sağlık sistemi ve toplum baskısı sizi bir şekilde hastanede doğuma yönlendiriyor, çok şükür ben ameliyathane yerine hastanede yatış yaptığım odada normal doğum yaptım. Ayrıca aşıya bakış açınız da hislerime tercüman oldu diyebilirim.

      Sil
    2. Öykü

      Size de merhaba,

      Öncelikle güzel doğumlarınız için kutlarım.Sonra da bilinçli ve araştıran bir anne olduğunuz için.Bunca emeğinize rağmen çocukların hasta oluyor olması üzmesin sizi.Belki bu şekilde yetiştirmeseydiniz daha da sık hasta olacaklardı veya hastalıkların sonuçları daha ağır olacaktı.Belki değil hatta kesin böyle bence.Bu düşünce sizi rahatlatsın.Zaten amacımız hiç hasta olmayan çocuklar yetiştirmek olmamalı,böyle bir şey mümkün de değil zaten.Önemli olan hastalık durumlarında da bilinçli olabilmek,şuurumuzu kaybetmemek,yine araştırmaya devam etmek ve 'gerçekten gerekli' tedavi neyse onu uygulamak.

      Hayır Amerika'da yaşamıyorum ve hiç ikamet etmedim.Ama haklısınız,en azından bu konulardan bahsetmek orada size uzaylı gibi bakılmasına neden olmuyordur.Gerçi Amerika'da bile böyle düşünen ebeveynlerin,burada olduğu kadar olmasa da,azınlıkta olduğunu tahmin ediyorum.

      Aşı konusunu ben pek derin bulmamakla,hatta basit bulmakla beraber,size de eğer tek yaptırma amacınız sürü bağışıklığı olacaksa daha detaylı araştırmanızı tavsiye ederim aşılatmadan önce.

      Gerçek şu ki, çoğu bulaşıcı hastalık için Türkiye’de sürü/toplum bağışıklığı zaten söz konusu değil. Sürü bağışıklığı ancak virüse karşı bağışık bireylerin oranı %68 ve üzerindeyse mümkün olabilir. Zayıflatılmış canlı virüs aşıları [KKK / Kızamık-kabakulak-kızamıkçık; suçiçeği] rutin olarak yalnız 2 kere verildiğinden (12. ay ve 4-6 yaş arası) ve bu aşıların koruyucu etkisi 3 ila 5 yıl içinde sona erdiğinden, yalnızca 8 ve 10 yaş altı çocuklar viral hastalıklara karşı dirençli demektir. Hastalığı doğal olarak geçirmiş olanlar hariç diğer herkes, yetişkinler de dahil olmak üzere hastalığa açıktır. 10 yaş altındaki çocuklar nüfusun %68′ini oluşturmamaktadır. Bu durumda, ister Türkiye’deki tüm çocukları aşılayın ister hiçbirini aşılamayın değişen bir şey olmayacak, bunun olmayan sürü bağışıklığını “koruma”da en ufak bir etkisi olmayacaktır.

      Özetle, sürü bağışıklığı” konsepti aşılardan çok daha eskidir, hastalıkların doğal yoldan geçirilmesine dayanır; bugün hekimlerin öne sürdüğü gibi aşılı geniş kitlelerin varlığına bağlı olarak oluşmaz.

      Gerçek sürü bağışıklığı hastalığın belirli bir popülasyonda ömrünü tamamladığını, kendi kendini yok ettiğini gösterir; tıpkı veba, çiçek, tifo-yani tarihteki her türlü enfeksiyonel hastalıkta olduğu gibi. Sürü artık bağışıktır. Doğal seleksiyon gerçekleşmiştir. Olay doğa ile alakalıdır, aşılarla değil.

      Aşılardan önce basit çocukluk çağı hastalıklarını geçirenler ömür boyu bağışıklık kazanır ve toplumsal bağışıklığa katkı sağlar, güçlendirirken, kitle aşılama programları ile birkaç onyılda toplumsal bağışıklık bozulmuş, orijinal hastalıkların insan eliyle atipik versiyonları oluşturulmuş ve orijinal hastalığa immün olan yetişkinler bile şimdi bu atipik hastalık formlarına karşı korunmasız kalmıştır.

      Sil
    3. mehtap

      Oyku Hanim, asilarin korumasinin 3-5 yil arasinda bittigini soyluyorsunuz ama bu bilgiyi nereden edindiniz bilmiyorum. Cogu asinin koruyuculugu omur boyudur. Olmayanlar da (tetanoz gibi) 10 yilda bir tekrarlanir. Pertussis asisi buyukler icin mutlaka tavsiye edilir ki cocuklara bulastirmasinlar.

      Ben en son ilk okul siralarinda asilandim. Bir kere lisede sanirim. Yesil kart basvurusu icin Amerika'da immunization kaniti isteniyor. Her hastalik icin test yaptilar. Mantik su: Amerikalilarin cogunlugu asili. Goc edenlerin de asili olmasi sarti var. Tum hastaliklara karsi antibody var mi diye bakiyorlar. Hepsi icin de yeterli sayida antibody buldular. Demek ki yaklasik 20 sene kalmis bende. Hamile kaldigimda da ilk gittigim doktor tekrar kizamik, su cicegi, kabakulak vs icin test yaptirmisti ve hepsine de bagisik oldugumu buldular. Ben bu hastaliklari hic gecirmedim, sadece asi oldum. Sanirim burada bir yanlis anlama var.

      Simdi bu mantikla tekrar bakarsak, herd immunity gercek ve onemli.

      Bir diger nokta da bazi cocukluk hastaliklarinin, cocukken degil de ilerleyen yaslarda ciddi hastaliklar olmasi. Ornegin kizamik ya da su cicegi cocuk icin tehlikeli degilken, bir yetiskin icin, hele de bir hamile anne icin ciddi sonuclari olan bir hastalik.

      Bir de su cicegi gecirenlerin ileride "shingles" olma ihtimali cok yuksekken, asi olanlarda bu hemen hic gorunmuyor. Bu da vucutta su cicegi virusunun yogunlugu ile alakali. Hastalik gecirenlerde bu virus daha cok oldugu icin, bir nevi uykuya yatmis sekilde beklemeleri daha mumkunken, asiyla verilen virus sayisi nispeten az oldugu icin ihtimal cok daha dusuk. Asilardan nefret eden bir olarak, bu bilgiyi kabul etmem cok zor oldu ama bilimsel calismalar (yanli ve yansiz calismayi birbirinden ayirabiliyorum cok sukur :)) bunu gosteriyor.

      Asilardan gercekten nefret ediyorum. Bu konuda da 4 senedir sayisiz kaynak okudum. Herseyi bildigimi iddia etmiyorum ama dogaya hayran oldugum kadar, bilimi de seviyorum. Doga bir cok seyi hallediyor. Ama halledemedigi ve bilime.tibba gerek duyulan cok da yer var. Dogal seleksiyon cok iyi de, biraz da gaddar. Yani bir bebek "dogal olarak" dusuk bagisiklikla dogabilir - o zaman onu olume terketmeli miyiz? Dogal seleksiyon boyle birsey. Ya da normal sekilde ureyemeyen kadinlar/erkekler suni dollenme ile cocuk sahibi olmasinlar mi? Cunku dogal seleksiyon mantigiyla o genlerin urememesi ve devam etmemesi gerekiyor. Asilarla bunun ne alakasi var demezsiniz umarim :) Dogal seleksiyonu kabul etmedigimiz icin tip bilimi, ilaclar ve asilar ortaya cikti.

      Bence dogaya mumkun oldugunca saygi duymaliyiz, ama kendi degerlerimizi, yargilarimizi ve kurallarimizi yaratan varliklar oldugumuzu da inkar edemeyiz.

      Sil
    4. Achenax

      Mehtap Merhaba,

      İlgimi çekti yazdıkların, beraber düşünelim istedim bu konuda.

      Öncelikle, aşılarla ilgili benim en büyük başvuru kaynağım neresi biliyor musun? Bizzat aşı prospektüsleri. İnternetten hepsini online bulabilirsin. Lütfen CDC takviminde yer alan aşıları aç ve tek tek 'package insert' denilen bilgilendirmelerde aşı üreticilerinin aşının "effectiveness" (koruyucu güç/süre) ile ilgili bildirimlerini oku. Tabii eğer varsa! Zira GSK'nın boğmaca aşısına (pertussis) bakacak olursan koruyucu etkinin süresinin hiç çalışılmamış olduğunu görürsün. Hani, üreticisi dahi bilmezken bizim kalkıp aşılar ömür boyu korur dememiz yanlış ve yanıltıcı olur kanaatindeyim.

      Şimdi, senin bahsettiğin "aşılar ömür boyu korur" yanlış hipopotezinin hem de nasıl yanlış olduğu bir 15 sene filan önce anlaşıldı tıp dünyasınca. Hiç düşündün mü şu rapel dozlar (pekiştirme dozları) takvime neden eklendi diye? Eskiden tek doz olunan aşılar neden şimdi 5 yaş altında 2, 4 veya 5 doz olunuyor? Çocuklukta tek aşıdan olduğun 4-5 doza rağmen (DTaP mesela) aynı aşının bir rapel dozunu daha (CDC'nin takvimine göre) NEDEN üniversiteye girişte olman gerekiyor? Hani ömür boyuydu bu sevda? :) O da yetmiyor, yine CDC diyor ki gebelere, bunca yaşına kadar seni 10larca kez aşıladık ama sen yine de her gebeliğinde tekrar tekrar bu DTaP'ı vurulacaksın?! Sence neden yok, ben çocuklukta 1(?) kez aşılandım, korur bu beni ömür boyu, çocuğum için bir risk yok diyemiyorsun?

      En son çıkan haberleri takip edecek olursan mesela bu DtaP aşısı ile ilgili, aşısızları suçlamaktan vazgeçip sonunda aşılarının "koruma" süresinin 2-3 yılı geçmediğini ve hatta aşılıların boğmaca mikrobunu yaydıklarını(!) kabul etti yetkililer. Ve bu da bakteriyel bir hastalık biliyorsun, viral bile değil! http://articles.mercola.com/sites/articles/archive/2013/12/10/whooping-cough-pertussis-vaccine.aspx

      Sil
    5. Achenax
      (devam)

      Lütfen Harvard'lı immünolog Tetjana Obukhanych'in "Vaccine Illusion" adlı kitabını al (kindle versiyonu da var) ve hatta bak sitesinde der ki aileler kendisine skype'la da ulaşabiliyor. Kanda antikor mevcudiyetinin neden hastalığa karşı bağışık olmak anlamına gelmediğini, aşıların koruyucu etkisinin neden deneylerde çalışılamadığı ve sadece aşı vurulduktan sonraki hastalık insidanslarından koruyucu gücünü çıkarttıklarını yetkililerin bir immünologdan dinle.http://naturalimmunity.blogspot.nl/2011/01/making-vaccination-decisions-guide-for.html

      Sen tam olarak hangi aşıları oldun mesela, soruyorum çünkü CDC'nin aşı takviminde en az bir 13 aşı/hastalık var, bunların hepsini taradılar mı sende?

      Aşılandıkların için kanında antikor bulmuşlar, peki aynı şekilde acaba aşılanmadıkların için de antikor bulmuş olabilirler mi?

      Şundan soruyorum; hastalıkları 'klinik' ve 'subklinik' yani 'semptomatik veya 'asemptomatik' olarak geçirebiliyorsun biliyorsun. Sen hiç hastalık belirtisi göstermemiş olsan bile kızamığı geçirmiş ve atlatmış olablirsin. Üstelik, DOĞAL bağışıklık dediğimiz şeyde sana ömür boyu bağışıklık (hadi aşı diliyle söyleyelim 'antikor') kazandıracak tek şey senin hastalığı geçirmen veya hastalıkla TEMASLI olman.

      İnternetten lütfen gir ve "vaccine failure" diye arat. Viral/bakteriyel aşıların neredeyse %100 aşılı topluluklarda bile hastalığı önelemediğini ve sıklıkla salgınların görüldüğünü göreceksin. Yani demem odur ki, senin en son ilkokul veya ortaokulda olduğun tek doz, hadi bilemedin 2 doz aşının bugünün tıbbi ve immünolojik bilgisiyle seni 20 yıl korumuş olmasının imkanı yok, sen bu süre içerisinde belki de çevrende, ailende geçirilen hastalıklarla temas ettin ve antikor oluştu veya hastalıkları subklinik şekilde belirtisiz geçirdin.

      Hatta viral aşıların bizzat hastalığa yol açtığı biliniyor biliyorsun. IOM (Institute of Medicine) raporuna bakarsan orada kızamık aşısının bizzat kızamığa yol açtığı yazar. Bazı durumlarda aşıdan sonra atipik kızamık da geçirildiği oluyor. Şayet böyle bir durum olduysa, kanında bunca yıl antikor taşıman normal.

      Herd immünity maalesef sadece bir teori ve bir pazarlama aracı :) Lütfen şu hekimlerin bununla ilgili değerlendirmelerini dikkatlice oku:

      Beyin cerrahı Dr. Russel Blaylock'tan:

      http://www.vaccinationcouncil.org/2012/02/18/the-deadly-impossibility-of-herd-immunity-through-vaccination-by-dr-russell-blaylock/

      http://vaccineliberationarmy.com/2012/03/05/dr-russel-blaylock-the-myth-of-herd-immunity/

      Teorik fizikçi ve aynı zamanda dahiliye ve nefroloji uzmanı doktor Suzanne Humphries'ten:

      http://www.vaccinationcouncil.org/2012/07/05/herd-immunity-the-flawed-science-and-failures-of-mass-vaccination-suzanne-humphries-md-3/

      4 senedir okuduğun sayısız kaynak arasında eminim bunlara da rastlamışsındır ama ben yine de hatırlatayım istedim.

      Sil
    6. Sevgili Achenax,

      Daha once bahsettigim gibi her hastalik ve her asi bir degil.
      Orneklerinde DtaP asisini kullaniyorsun. Bu asi omur boyu
      bagisiklik sagliyor diye bir iddia da yok zaten. Bendeki bagisiklik
      testlerinde de bu hastaliklarin hicbirine bakilmadi.
      Her hastaligi tek tek ele almamiz gerekiyor. Diyorum ya, keske
      karsilikla konusabilsek. Yazmak cok uzun suruyor :) Ben blogger
      da degilim, yazi yazmak bana biraz daha zor geliyor tabi. Neyse,
      tetanos, dizanteri, bogmaca gibi hastaliklarin asilarinin, tam da
      dedigin gibi her sene azala azala belki 5 belki 10 sene sonra
      koruyuculugu ortadan kalkiyor. Ancak zaten bu hastaliklarla
      mucadelede de herd immunity amac degil cunku
      yapilmasi zor.
      Ne tesaduftur ki, bu hastaliklari dogal yollardan gecirenler de "lifelong"
      bagisikliga sahip OLAMIYORLAR. Zaten dogal olarak
      olamayan bir seyi asilarla basarabilmeleri de beklenemez.
      Herd immunity'nin faydali oldugu hastaliklar smallpox, chickenpox,
      measles, rubella, mumps, hepatit B bildigim
      kadariyla belki daha
      da vardir. Ayni tesaduf bu
      hastaliklari gecirenler omur boyu
      bagisiklik kazaniyorlar. (hepatit b'den cok emin degilim). Ayni
      sekilde, bu asilar da en az 20, bazen 30 sene bagisiklik
      kazandiriyor. Bu cok yuksek bir rakam, ve herd immunity icin
      yeterli bir rakam. Bundan sonrasi da olabilir ama bu konuda, sizin
      de belirttiginiz gibi, yeterli calisma yok. Bu demek degil ki omur
      boyu korumuyorlar. Bu suna benzer mesela
      disinize koyduklari
      dolgularin omru 510
      senedir. Ama bircok insan omur boyu kullanir
      rahatlikla. Ayni sekilde 20 sene sonra bu asilarin korumasi birden
      sifirlanacak diye birsey de yok. Pekala omur boyu koruma olabilir.
      Benim o bahsedilen hastaliklari asemptomatik olarak gecirdigimi
      dusunmeniz tamamen bir varsayim degil mi? Hepsini mi
      gecirmisim? Bildigim kadariyla baktiklari sunlardi: verem, difteri,
      measles, mumps, rubella, hepatit b ve polio. Hamileyken de
      chickenpox icin test etmislerdi.
      Ama hadi diyelim ortalama 10 sene olsun korumalari. Her 10
      senede bir asi olarak bu hastaliklardan korunacaksak, bu da iyi
      birsey degil mi? Bu sekilde bu hastaliklar tamamen ortadan kalksa
      (polio ve smallpox gibi) guzel olmaz mi? Bu sekilde "herd
      immunity" de tam verimli calismis olurdu. Booster doza ihtiyac
      duyuyoruz diye, asilari kucumsememek lazim.
      Kendimi asilari koruyan pozisyonda bulmak benim icin bir ilk :)
      Ancak verdiginiz bilgiler hep yanli bilgiler. Gosterdiginiz kaynaklarin
      hepsi asi karsiti olusturulmus topluluklara, kuruluslara ait.
      naturalimmunity.blogspot, vaccinationliberationarmy,
      vaccinationcouncil.org...ve Dr. Mercola? :)) Dr.Mercola'yi ciddiye
      almayali cok uzun zaman oldu. Cogu kimse de ciddiye almaz. Siz
      kendiniz karar verin. Verdigi yaniltici bilgilerle, insanlara kendi
      urunlerini pazarladigini gozden kacirmamissinizdir umarim.
      Ben sizin verdiginiz her kaynaga karsi baska kaynaklar verebilirim.
      Ornegin surada bir blog var:
      http://jdc325.wordpress.com/2012/07/30/vaccinationcouncilmisleading/
      Yazar gayet bilimsel bir dille konusuyor. Ama onun da sozune
      hemen guvenmemeliyiz. Cunku siradan bir vatandas. Bakin surada siradan vatandas olmayan bilim adamlarinin calismasi var:
      http://cid.oxfordjournals.org/content/52/7/911.abstract
      En altinda da "no conflict of interest" diye de not dusmuslar.,
      akillarda soru isareti kalmasin diye. Dikkat ederseniz bu site ne
      provaccine
      ne de antivaccine.
      Tarafsiz bilim adamlarinin
      calismalari. Bu konuda bilgi edinmek isterseniz bu tur calismalari
      okuyarak daha dogru bilgilere ulasirsiniz diye dusunuyorum.
      Surayi da okuyun isterseniz. Buradaki yazilar da doktorlar
      tarafindan yazilmis.
      http://www.sciencebasedmedicine.org/vaccinesworkperiod/
      Asi karsiti doktorlara inanacaksak, asiyi destekleyenlere de ayni
      sansi vermeliyiz diye dusunuyorum.

      Sil
    7. mehtap

      Asilar mukemmel degiller. Kimse de bunu iddia etmiyor. Ancak asilarin ise yaradigini inkar etmek hic dogru degil. Elbette ki yariyorlar. Ama iclerinde bulunan zararli maddeler, bunlarin hepsinin ayni anda bebeklere verilmesi, bebeklerin o anki bagisiklik durumunun bilinmedigi icin bir nevi risk alinmasi, asinin yan etkilerinin goz ardi edilmesi, asilarin cok daha fazla uzerinde calisilmasi gerektigi gibi konulardan dolayi ben asilari sevmiyorum.Gene de asilarin ise yaradigi noktalari gormezden gelemiyorum. Ayni tepkim ilaclar icin de gecerli. Her onune gelene ayni ilac veriliyor. O ise yaramazsa bir sonraki. Ise yarayani bulana kadar.Aynen Oyku Hanim gibi ben de ilacsiz yetistirmeye calisiyorum cocuklarimi ama bazi durumlarda bunu beceremedim. Tibbin en buyuk problemi, insan merkezli olmamasi bence. Yani demek istedigim, bizler birer istatistiksel bilgiyiz. Birimiz tedaviden ölmüs,birimiz sakat kalmis, birimiz kor olmus cok da farketmiyor. Birer bilgi olarak not ediyorlar. Ama sizin tum hayatiniz degismis, ne fayda. Hala deneme surecindeyiz. Insanlar da denekler. Bu kulaga cok korkunc gelse de, o kadar da degil. Cunku surekli gelisiyoruz.Ustelik doga kanunu da ayni derecede "merhametsiz". Bize dusende orta yolu bulmak.

      Cocuklarimin sagligindan ben sorumluyum, doktorlar degil. Ama doga da her zaman guvenilir degil, o yüzden doktorculuk da oynamam. Sizi kinadigimdan degil, kendim icin soyluyorum bunu. Asilara tekrar donersek, verem asisinin da akciger veremini onlemedigini biliyorum. Ama cocuklarda tb (yani verem) meningitis'i onledigini biliyorum. Zaten bu yuzden asilanmanin yapildigini da.Amerika'da yapilmamasinin sebebinin veremin orada cok nadir gorulmesinden ve akciger veremine karsi koruyamadigindan dolayi oldugunu da. Ancak son yillarda artan verem vakalarindan sonra Amerika da verem asisina donus yapabilir. Bunu tb Amerika derneklerinin sitelerinde okuyabilirsiniz.

      Vaccination failure'dan haberim var. Vaccination side effects'dende. 100% asili toplum diye birsey yok. Herd immunity, asilarin bazi sebeplerden dolayi bazi insanlarda tam etkili olmamasi,asilanamayan insanlar, ve asiyi reddenleri de düşünerek matematiksel hesaplara bir kavram. Tum bunlari dusunerek mumkun oldugunca cok kisiyi asilamak istiyorlar.

      Sil
    8. Mehtap

      Aşağıdaki yorumunuzda ilaç firmaları ve kar oranlarından bahsediyorsunuz.Ona buradan bir sey demek istiyorum.Aslinda ilac firmalarinin asilardan hic de kar etmediklerini okuyunca sasiracaksiniz. Bu firmalar daha cok kalp rahatsizliklari, stres gibi ilaclardan zengin oluyorlar. Asi onlar icin en karsiz is. Cunku cok sıkı kontrolden gecmeleri, cok yuksek maliyetli calismalar yapmalari gerekiyor. En iyi musterileri, hatta tek musterileri de devletler. Devletler de pazarlik yaparak, cok ucuza aliyor bu asilari.Isin kotusu bu firmalarin "hayir asi uretmeyecegiz" deme sanslari da yok. Derlerse ellerinden lisanslari aliniyor. Acikcasi yillarca bu"kar" konusmalarina inanmistim ben de. Daha 4-­5 ay oncetesadufen arastirdim ve gercegi ogrendim. Bu firmalarin kar/zarar raporlari "public"dir. Bakabilirsiniz. Sadece grip asisi ilk ciktiginda kardan bahsedilebilir. Bir de su Prevnar asisini hic gozum tutmuyor. O da zaten yeni bir asi :)

      Neyse bu da detayli bir konu. Size tekrar hatirlatmak isterim ki, ben bu konuda duygusal bir tepki vermiyorum. Cocuklarimin asilari tam degil. 4 senedir asilara karsi savas veriyorum, dilekceler yaziyorum Saglik Bakanligina. O yuzden, yukaridaki yazmak benim icin biraz zor olsa da ben herseye objektif bakmaya calisiyorum ­ sonucu begenmesem de.

      Bu arada Amerika'yla ilgili de birsey demek zorunda hissettim kendimi. "Ozgur koleler" dediniz ya :) Ben Amerika'da uzun yillar yasadiktan sonra Turkiye'ye dondum. Orada asilarla ilgili hicbir baskiya maruz kalmadim. Her kararim anlayisla karsilandi. Burada ise evime ellerinde igneyle geldiler :) Saglik bakanligindan evime baskin yapilacagini, hakkimda islem yapacaklarini da soylediler.Amerika'da herseyin dogalini bulmak cok kolay. Siz televizyondan gorduklerinize pek inanmayin :) Sadece orada bilimsel veriler,varsayimlarin uzerinde tutulur. Ve hic kimse, ama hic kimse, sizi kolunuzdan tutup asi yapamaz. Bu Turkiye'de basiniza gelebilir.Orada yaptirimlar var elbette...neyse bunlari tek tek yazmaya gerekyok. Zaten cok uzattim. Ben hem size hem de Oyku hanima tekrar tesekkur ediyorum.Benim de bilgilerimi tazelememe firsat verdiniz. Ve cok da seviyeli bir tartisma oldugunu dusunuyorum. Karsit fikirli insanlarla karsilasmak her zaman cok guzel ­ birbirimizi gelistiriyoruz. Hep ayni fikirli insanlarla olmanin pek de getirisi yok degil mi? :)

      Sevgiyle kalin.

      Sil
    9. Achenax

      1. Goal post'lar sürekli oynuyor Mehtap? Önce ömür boyu koruyordu çoğu aşı, sonra bakteriyel olanların hepsini bir kalemde çıkartıp ama yok zaten viraller koruyor “uzun süreli” [ömür boyudeğil yani?] diyorsun? Sonra kalkıp “bu demek değil ki ömür boyu korumuyorlar” diyorsun??

      Yanlış anlamıyorsam şunu demek istiyorsun, sende “bütün”hastalıkları taramışlardı, hepsinde antikor bulmuşlardı 20 senesonra ama sonra anlaşıldı ki sende sadece bulaşıcı viral(!)hastalıklara bakılmış? Hiç hasta olmadan sırf aşılarınla koruyucuolduğu kabul edilen titer seviyelerini göstermiş ve aşı olmaktan korunmuşsun? Seni olgu sunumu ile literatüre geçirmek istemediler mi? Hayır, rezil oluyorlar sürekli aşılılar bir iki sene sonra aynıhastalığı kapıp duruyor (viraller), seni billboardlara koymaları lazım:)

      2. Zaten bakteriyel hastalıkları doğal yoldan geçirenler ömür boyubağışıklık kazanamıyorlar [kaynak??] aşısı nasıl ömür boyu korusun? diyorsun [inceden bir aşı apolojistliği denemesi :)]. Bunlar 5 -­10 yıl ancak korurlar [kaynak??], o yüzden bakteriyel hastalıklariçin herd immunity hedeflenmez! [kaynak?]
      Bunu açıklaman ne iyi oldu anlatamam. Bak dünya kadar insan bu koca ayrımı bilmiyor, bütün aşılanabilir hastalıklar için herd immunity'mizi bozdun diye millet birbirini suçluyor?! Takvimdeki aşıların yarısını olmasan oluyor yani?! Ne aşısı koruyor ömür boyu, ne hastalığı geçirsen bir daha geçirmeyeceğinin garantisi yok, e o zaman ne diye zaten kalabalık olan takvimde yer işgal ediyorlar, değil mi? Bu bilginin kaynağını verirsen blogumda kullanmak istiyorum izninle, çok önemli çünkü! :)Bu arada, bireysel veya toplu bağışıklık filan hedeflemiyorlar ama,yine de ısrarla 5 doz vurdukları boğmaca aşısının bizzat bakterinin(aşılılardan aşısızlara) yayılmasına neden olduğu (referanslı)yorumumu Mercola'nın güvenilir olmamasını (kime göre?) bahane ederek görmezden gelmişsin. Bak bu bilimsel çalışmanın metni:http://www.pnas.org/content/early/2013/11/20/1314688110.abstracta)
      Mercola, burada olmayan bir yorum mu katmış acaba çalışmanın sonuçlarına?
      b) Sadece çocuklukta 5 doz vurdukları, sonra ömür boyu aralıklarla aldığın bu aşı insanları “asemptomatik boğmaca bakterisi taşıyıcısı” yapıyorsa, bu aşının toplum sağlığı adına yasaklanması gerekmez mi, ne dersin?

      Sil
    10. Achenax
      3. “bu [viral] asilar da en az 20, bazen 30 sene bagisiklikkazandiriyor. [kaynak??] Bu cok yuksek bir rakam, ve herd immunity icin yeterli bir rakam. [hangi matematik modellemeye göre? Orijinal %68'lik oran mı yoksa CDC'nin öngördüğü %95'egöre mi?? Oxford'dan verdiğin makalede açıklanan hangi tanımlamaya göre lütfen belirtir misin?] . . .Bir de şunu açıklar mısın lütfen? Herd immunity teorisinin orijinalihastalığın doğal yoldan geçirilip kazanılan “ömür boyu bağışıklık”üzerinedir ya, orada sadece kızamık hastalığı gözlemlenmiş ve%68'lik bir bağışıklanma ile 'salgın oluşmayacağı'(!) ileri sürülmüştür.

      a) Madem aşılar da senin iddia ettiğin gibi 20­30 sene [yeterlibulmuşsun herd immunity için] hatta belki de ömür boyu koruyor,neden %68'lik aşılamayla biz salgınları önleyemiyoruz?? Dünyanın pekçok yerinde en uzun süreli ve en yaygın yapılan aşılama kızamıktır, aşılama oranları ortalama %98'lerde gezer, e neden hala her sene “salgın” haberleriyle çalkalanıyor dünya?? Niye“eradike” edilemedi bunca sene??

      b) Saydığın viral hastalıklar için “vaccine failure” vakalarına baktım diyorsun, peki nasıl daha hala bu aşılar 20­30 sene belki ömürboyu korur diyebiliyorsun?

      4. “100% asili toplum diye birsey yok.” buyurmuşsun. “Herdimmunity, asilarin bazi sebeplerden dolayi bazi insanlarda tam etkiliolmamasi, asilanamayan insanlar, ve asiyi reddenleri de dusunerek matematiksel hesaplara bir kavram. Tum bunlari dusunerek mumkun oldugunca cok kisiyi asilamak istiyorlar” demişsin.

      a) ben toplum değil, “topluluk” dedim; kaç kişilik olduğundanbahsetmedim. Şimdi aşağıda CDC'nin %100 aşılı(!) bir “topluluk”ta başgösteren kızamık salgını(!)na dair açıklamasını oku lütfen.Hepsi de 15 ayın üstündeyken aşılanmış liseliler. Seni 20­30 sene koruyan kızamık aşısı bunları 15 sene bile korumamış? Hiçbirini?Neler oluyor açıklayabilir misin? Senin bireysel, neredeyse tıbben mucize sayılabilecek durumun [biraz şüpheli de diyebilirsin buna]ne bireysel bağışıklığı ne de toplumsal bağışıklanmayı açıklamayaveya bir sonuç çıkarmaya yetmiyormuş değil mi? Teorik matematiksel formüllerin neden gerçek hayatta işe yaramayacağını ısrarla anlatmaya çalışıyorum ama bilmiyorum mesaj ulaşıyor mu?

      Bak ne demiş CDC? “This outbreak demonstrates thattransmission of measles can occur within a school population witha documented immunization level of 100%.” ,
      http://www.cdc.gov/mmwr/preview/mmwrhtml/00000359.htm

      Sil
    11. Achenax

      Umarım çok kafan karışmamıştır, ancak gördüğüm kadarıyla zaten biraz karışık bir haleti ruhiyen var; hani aşılarla bir nevi “love &hate relationship” içindesin. “Nefret ediyorsun” ama kendini nedense(!) hep aşıları savunurken, korurken buluyorsun??Enteresan hakikaten :)

      4. Smallpox (çiçek) için herd immunity kuramının çalıştığını söylemişsin, de biliyorsun değil mi dünya nüfusunun sadece%10'unun son derece ilkel ve kontamine 'cowpox'(!!) aşısı ileaşılandığını ve bu kadarcık oranla ve tamamen farklı bir virüsle hazırlanmış olmasına rağmen çiçeğin “kökünün kurutulduğunun iddia edildiğini”? Science­based medicine bunu ele almamış mı?Bunca senedir takipteymişsin, bence hemen bir dön bak.

      5. “Benim o bahsedilen hastaliklari asemptomatik olarak gecirdigimi dusunmeniz tamamen bir varsayim degil mi? Hepsini mi gecirmisim?
      ”“Doğal bağışıklık” tanımını yeniden hatırlıyorum; hastalığı doğal yoldan geçirmek ya da mikroba MARUZ KALMAK (exposure) ilebağışıklık kazanabilirsiniz. En hard­core aşıyanlısı hekimi çıkarsanız size viral veya bakteriyle aşılar (değil ömür boyu) 20-­30 sene korur diyemez, bunun böyle olmadığını ampirik kanıtlar ve epidemiyolojik çalışmalar gösteriyor, bu durumda benimki varsayımsa seninkisi de tıbbi bir fenomen, kanıtlanmaya muhtaç,ihtimali hayli düşük bir “iddia”dır ancak.

      6. “Bildigim kadariyla baktiklari sunlardi: verem, difteri, measles,mumps, rubella, hepatit b ve polio. Hamileyken de chickenpox icintest etmislerdi.”
      Pardon, yine bir çelişki var. Bu sözler de sana ait: “OrneklerindeDtaP asisini kullaniyorsun. Bu asi omur boyu bagisiklik sagliyor diye bir iddia da yok zaten. Bendeki bagisiklik testlerinde de bu hastaliklarin hicbirine bakilmadi.”

      a) Ya bunca senedir “sayısız kaynak” okumana, çocuklarını aşılatmana rağmen DtaP'nin D'sinin difteri olduğunu bilmiyorsun(!)ya da aklın fena halde karışık? Bu durumda, senden gelen herhangi bir bildirimi nasıl doğru kabul edebiliriz bilmiyorum?

      b) Toplum bağışıklığı için bakteriyel hastalıklar sayılmıyordu,sadece virallere bakılmıştı senin durumunda, e iyi de verem vedifteri iki koca bakteriyel hastalık. Onlar mı şaşırdı, sen mi yanlış biliyorsun, nedir allasen bu işin doğrusu? Bir dediğin diğerinitutumuyor, benim de aklım karıştı :)
      Kaçlısın bu arada? Hani hepatit­B yakın zamana kadar sadece riskli gruplara uygulanıyordu TR'de, Sen hepatit­B geçirmediğini söylüyorsun, o halde riskli gruptaydın diyebilir miyiz? Sağlık çalışanı mısın? Yoksa şırınga paylaşan uyuşturucu müptelası,mahkum, manikürcü filan mısın? Hangi risk grubundasın?

      Sil
    12. Achenax

      7. “Asilara tekrar donersek, verem asisinin da akciger veremini onlemedigini biliyorum. Ama cocuklarda tb (yani verem) meningitis'i onledigini biliyorum.“ .. Şaşırtıyorsun beni cidden “Mehtap” :) Tam diyorum, yahu daha aşı kısaltmalarının ne anlama geldiğinden haberi yok, ne dediğini bilmiyor, sonra yine fazlasıyla spesifik bir tıbbi condition için senden (referanssız) bildirim geliyor, epey de otoriter bir söylemle diyebiliriz. Cidden, tam olarak mesleğin nedir acaba? Bir de hemen şu öcü menenjit için bir kaynak rica edelim??Pubmed olsun lütfen, science­based medicine'da var mıdır ki, pek sanmam bu sefer :)

      8. Tarafsız biliminsanları okuma önerin için çok teşekkürler. Senin de gayet iyi bildiğin gibi, senin burada yine çok masumane şekilde(!) veriverdiğin science­based medicine'nı fonlayanlar ilaç firmaları, yazarlarının çoğu ilaç şirketleriyle bağlantılıylen, bunca“objektivite”, “bilimsellik”, “araştırmacılık”, “tarafsızlık” gayretine ve temennine rağmen senin bu linki vermen pek manidar.Benim linkini verdiğim biliminsanı ve hekimler alanlarında başarılı,saygın birer kariyere sahip ve senin verdiğin 'kim olduğu belli olmayan' vatandaş veya science based medicine'daki skeptik elebaşısı Gorski gibi ilaç firmalarına kanser ilacı geliştirmeye çalışmayan gerçek hekimler. Ne tür bir menfaatleri olduğunu düşünüyorsun tüm medico­pharma'yı karşılarına alacaklarını bildikleri halde aşıların zararlarını anlatmak için yıllarca çalışıp,bilimsel, istatistiksel ve tarihi gerçekleri dokümente ederek? Fazlasıyla şüphe uyandırıcı açıklamalarından sonra belki bizlere çocuklarından birinin (ismi gizlenmiş şekilde) aşı kartının kısmi bir görüntüsünü filan paylaşmak istersin? Gerçekten söylediğin kişiysen, daha sonra geri kalan iddiaların için de cevap vericem.Ne dersin?

      Sen de sevgiyle kal :)

      Sil
    13. mehtap

      Sevgili Achenax,

      Surekli ifademi degistirdigimi soyleyip, saldirgan tavir takinmaniza gerek yoktu. Ilk basta soylediklerimi, tartisma o yone kayinca, detaylandirdim sadece. Ilk soyledigimde de her asinin degil, cogu asinin koruma sagladigini, ama tetanoz, ve ozellikle senin surekli ornek gosterdigin pertussis'in booster doz gerektirdigini soylemistim.

      Her hastalik icin test yaptilar demistim evet. Bu mu sizi bu kadar yaniltti. Kusura bakmayin. Test yapilmasi mantikli olan hastaliklari yaptilar elbette. Sonra size bu hastaliklarin isimlerini de verdim. O da sizi tatmin etmedi sanirim. Amaciniz acik bulmaksa, buyrun sizi engellemek istemem.

      "Asililar bir iki sene sonra ayni hastaligi tekrar kapip duruyorlar" mi? Siz de bana kaynak gosterir misiniz?

      Bahsedilen enfeksiyonlari dogal olarak gecirmenin omur boyu bagisiklik kazanmadiklarini soylemistim. Kaynak istemissiniz. Buyrun:

      http://www.cdc.gov/pertussis/about/faqs.html
      http://www.halton.ca/living_in_halton/public_health/health_wellness/diseases___infections/m_-_r_disease_listing/pertussis_whooping_cough_disease/
      http://www.immunize.org/askexperts/experts_per.asp

      Google'dan aradigimda ilk cikan linklerden. Daha da var isterseniz. Pertussis konumuz ya, kolaylik olsun diye pertussis olarak arattim.

      Ben karsilikli fikir alisverisinde bulunmak istemistim. Sizin kucumseyici sozlerinizi uzulerek okuyorum. Bu konuda bilgi sahibisiniz, ancak en dogruyu bildiginizi iddia eden tavirlariniz sizi ikna edici yapamiyor. Benim 4 sene boyunca arastirdim dememi de kucumsemistiniz ama, ben hala iddia edemiyorum dogruyu bildigime. Surekli ogreniyorum.

      Size gonderdigim linkleri okumadiniz sanirim - yoksa benim butun asilar icin herd immnunity aramiyorlar dememi cok sasirtici bulmazdiniz. Bu bilim adamlari tarafindan zaten bilinen bir gercek. Her asinin etkilesimi de ayni degil. Her asinin koruyuculugu ya da koruma yontemi de. Sizi bu konuda aydinlatabildiysem ne mutlu bana. Burada kaynak istemissiniz ama zaten verdim. O linkleri okursaniz orada goreceksiniz.

      Herd immunity olusamamasi asinin gereksizligini mi getiriyor sizin mantik cercevenizde? Pertussis'in 1 yas altinda olume sebep oldugunu biliyorsunuz degil mi? Bu asi sadece bir sene bile koruma saglasa, olumleri engelleyebiliyorsa, sanirim kullanmak icin yeterli sebep var demektir.

      Verdiginiz bilimsel calisma metnini lutfen tekrar okuyun. Ne dedigini tam anlayin. Daha onceleri kullanilan dtp asisiyla, yan etkilerini azaltip yeni kullanilmaya baslanan dtap asisini karsilastiriyor. dtp asisinin, hastaligi gecirenlerle ayni etkiye sahip oldugunu ancak bu yeni asinin ayni derecede etkili olmadigini soyluyor. (demek ki bir onceki asi ise yariyormus) ANCAK, bu asi hala enfeksiyonun ciddi boyuta ulasmasina (aka bebek olumleri) karsi etkilidir diyor. Transmission konusunda da bu asiyi olanlar, hastaliga yakalanabilir ve asili ya da asisiz digerlerine bu hastaligi bulastirabilir - tipki asiyi hic olmayanlar gibi. Asi olmanin avantaji hala ciddi vakalari engellemek. Ayrica korumada tam etkili degil demek, hic etkili degil demek de degil. Metnin sonunda da, bu asiyi gelistirmeliler diye bitiriyor. Asilamaya gerek yok, ya da asidan dolayi bebekler hastalik bulastiriyor, ya da tasiyici oluyorlar gibi bir sey de yok.

      Sil
    14. Adsız

      özellikle mehtap hanıma cevaben,

      1)

      mercola taraflı demişsiniz ya, her makalesinin altında upuzun bir liste vardır ve hepsi de bilimsel kaynaklardır. isterseniz mercola'yı hiç okumayıp makalelere bakabilirsiniz. yapılan şu, aşı yaptırmak zorunluluğu o kadar normalleşmiş ki, bu konudaki her kritik ses "aşı karşıtı"olarak yaftalanırken, aşı taraftarları zaten normal olan grup olarak yaftalanmayıp her daim "bilimsel" kabul ediliyor garip bir şekilde. ama en azından verem aşısının akciğer veremine korumadığı, aşıların koruyuculuğunun ömür boyu olmadığı gibi konularda hem fikir olmuşuz. veremin avrupa'da görülmemesi filan olsaydı mesele, adamlar yazları 2-3 ay türkiye'deler, bu riske girmez aşılarını olurlardı. türk toplumunda verem korkusuna sebep olan akciğer veremidir, nadir görülen komplikasyonlar değil. ayrıca bağışıklık var mı diye yapılan deri testi de son derece yanıltıcıdır veremin.( hatta tüm aşıların herhangi bir yetkin mikrobiyoloğa sorun antikor varlığı korunduğunuz anlamına gelmediği gibi yokluğu da korunmayacağınız manasına gelmez derler o halde hangi objektif kritere göre ölçeceğiz? ölçemeyiz çünkü insan tıbbın indirgediğinden çok daha karmaşık bir varlıktır ama kamuoyu basit olduğuna ve bir ğneyle korunacağına inanmaya çok isteklidir)

      bağışıklığı zayıf çocuklar aşısızlardan hastalık kapar iddiası hep söylenir. peki bağışıklığı zayıf olup olmadığı asla bilinemeyecek olduğu halde ve kan-cinsel ilişkiyle bulaştığı halde doğar doğmaz yapılan hepatit b aşıları ne oluyor? ( geçen haftalarda çin'de 10 civarı sağlam bebek öldü bu yüzden mesela) aşıların hepsi bağışıklık sistemi düzgün çalışmayan bireyler için öldürücü olabilir , prsopektüslerinde yazar ama önüne gelene hiç bir test yapmadan hem de doğar doğmaz yapılır. rota aşısı en çok shedding yapan aşılardan ama aşısını olup aynı gün kreşe giren çocuklarla ilgili hiç sıkıntı olmuyor? kreşlerdeki salgınların pekala bu şekilde oluşması mümkündür. bu viral aşıları olan ve çevredeki kemoterapi hastaları, bağışıklığı zayıf çocuklar ve özellikle hamileler için risk oluşturan aşılı çocuklar gayet rahat , hiç uyarı yapılmadan hayatlarına devam edebiliyorlar. çocuk felci denen en korkutucu olarak söylenen hastalığın canlı aşısı yüzündenküçük çapta salgınlar dahi oluyor, hindistan pakistan gibi yerlerde özellikle, rakamları araştırn şaşıracaksınız. oral aşı yaptırıp halk arasına karışan bir çocuk immün sistemi problemli çocuk için risk değil mi?

      Sil
    15. Adsız

      2)

      öykü'nün sadece çocuklarını aşılatmadığını söylemişken ve kimseye bu yönde didaktik bir yönlendirme yapmadığı halde bu derece eleştirilmesi bile baskının kendisidir aslında. ve türkiye'de de bu yönde kamuoyu oluşturup aşısız çocuklara karşı halkı galeyana getirme çabaları tam gaz devam ettiğinden, hukuki temele dayanmadığı halde aileler çocuklarının elinden alınmasıyla tehdit edildiğinden ( camsız evinde soğuktan ölmek serbesttir, çocuk yaşta evlilik serbesttir ama prospektüsünde kanserojenlik ve mutajenik etki yönünden hiç araştırılmamıştır-menenjite-havaleye-felce-artrite sebep olabilir yazan bir medikal ürünü yaptırmazsanız çocuğunuzu elinizden almakla tehdit edebilirler) amerika'ya gün geçtikçe yaklaşıyoruz. halkımızın bilgi düzeyi çiçekle suçiçeğini dahi ayırdedemezken, her beyaz önlüklünün ardına takılma potansiyeli son derece yüksekken, kamuoyu denen propagandaya açık düşük entelektüel seviyeli oluşum faşizan bir şekilde farklı sesleri bastırıyor. amerika'ya dönersek, orada yaşadığınız halde pek takip edemediğiniz anlaşılıyor. aşı yönünden türkiye'nin öykündüğü ülkedir ve bu konuda dünyada en baskıcı ülkedir. insanlar şu anda grip aşısı olmadığı için (koruyuculuğu %1'e kadar düşebilen en tartışılan aşılardan) işten atılıyor, çocuklar okula kabul edilmiyor, hastanede aile rızası dışında bebekler aşılanıyor ve yargı kararıyla çocuğu elinden alınan ebeveynler var. maalesef türkiye'yi getirmek istedikleri noktadır. tabii eyalet bazında farklılıklar var ama insanlar bilinçlenip farklı sesler çıktıkça baskının dozu artıyor.aşı firmalarının kar etmedikleri iddiası ise komik gerçekten, sektör büyümede kar oranları belki onların iştahını tatmin etmiyor henüz belki ama yeterince yüksektir, ayrıca diğer ilaçlar gibi etki mekanizmaları test edilemeyen, sonuçları flu, zararlarından firmanın mesul olayıp tazminat ödemediği ve hasta olan belli oranda insana değil nüfusun her bireyine hitap ettiği için gayet de avantajlıdır. vatandaş devletin asmde yaptığı aşı parası cebinde çıkmıyor diye bedava zannedecek kadar bilinç düzeyine sahip olduğundan müşteri garantisi de mevcut. amerika'da doğal yaşama gelince, amerika toprakları en çok kimyasallarla kirlenmiş, afrika ülkeleri dahi gdoyu yasaklarken etikette bilme özgürlüğünü dahi vatandaşlarına tanımayan, güvenliği doğru düzgün tespit edilmeyen her tür katkı maddesinin rahatça kullanıldığı çocuktan yaşlıya tam manasıyla "hasta" bir toplumdur, link vermiyorum her tür bilgi resmi sitelerde var. bebek ölümlerinde meksikayı bile sollayamamış bir ülkedir. ama biz, aşıların zorunlu olmadığı, tavsiye edilenelerin de amerika'nın listesinin yanında çok sınırlı olduğu, doğal uygulamaları,homeopatiyi kabul etmiş yaygın olarak kullanan, her tür sağlıklı toplum statistiğinde amerika'dan üstün olan avrupa yerine amerika'yı takipteyiz. bilenler için örnek alınacak bir yanı yoktur amerika'nın. ( sağlık sektöründe daha çok kar isteyenler hariç)


      Sil
    16. Adsız

      3)

      bugün prospektüsünde fetüse zarar verip vermediği bilinmemektedir yazan tetanoz aşısı tüm gebelerimize zorunlu yapılıyor. yılda 3-5 kişinin öldüğü bir hastalık için en modern hastanede dahi bu riske girmeye zorlanıyorsunuz. madem hastaneler bu kadar mikroba açık, aşısı olmayan milyonlarca hastalık için neden o dehşeti duymuyoruz? hep. b den daha beteri hep. c eğer hijyen bu kadar şüpheliyse hastanelerden sağ çıkmamız mucize o halde. toprak ve hayvan dışkısıyla kontamine etmiş ameliyat aletleri amerikan hastanesinde enfekte edebiliyosa sizi, geçmiş olsun.

      neticede, sürü bağışıklığı mitini kabul edelim hadi, türkiye'deki aşılama oranları fazla fazla istenen oranların üstündedir. ;eğer savunduğunuz şeye inanıyorsanız, türkiye'de bu konuda sorgulayan öykü gibi % de değil binde 1 lik kitlenin sizi rahatsız etmemesi gerekir. aşı madem koruyucu , yaptırın ve korunun. ama kimseye bu konuda baskıcı ve suçlayıcı olmaya gerek yok.( bunu sşahsınız için değil genel anlamda söylüyorum) öykü'nün çocuğu aşıdan zarar görürse bunun sonuçlarına siz katlanmayacağınız gibi , sizinki aşısızlıktan zarar görürse o da sorumlu olmayacaktır ve o zaten böyle bir misyon üstlenmiyor. yani biraz daha geniş açıyla bakmaya çalışalım bu olaya diyorum. hayatta vücutlarımız üzerinde seçim yapma hakkımız olmalıdır. aşı olmamak, hastalanıp tedavi olmamaktan çok farklı bir durumdur , hele ortada salgın dahi yokken ve takvimdeki çoğu aşı gayet hafif seyirli ve daha 20 sene önce her çocuğun rahatlıkla geçirdiği ve mesele dahi edilmeyen hastalıklarken.


      Sil
    17. mehtap

      Bir onceki yorumumu yazdigimda, yukaridaki son iki yorumun henuz yoktu. Daha da saldirganlasmissin.

      Hangi dedigine cevap versem. Ama su gonderdigin CDC linkini de tam anlamadigin icin seni aydinlatmak isterim. Lutfen yavas yavas tekrar oku. "If loss of immunity with time since vaccination were a major problem, higher incidence rates would be expected." 276 ogrenciden 21 tanesi (hatta 16 cunku 5'i asili degil ama neyse) kizamik oluyor. Sonrasinda da hastalik okulda yayilmiyor. Sanirim asi geriye kalan 255 ogrenci icin baya bir koruma saglamis. "A serologic study has shown that up to 15% of persons lose detectable measles specific antibody, measured with standard techniques, within the 16 years following vaccination." 16 sene sonunda yaklasik yuzde 15'de antibody kaybi var. Yani geri kalan yuzde 85 hala koruma altinda. Bu oranlar hakkinda benden kaynak isterken, meger asil kaynagi sen vermissin.

      Dtap'in ilk harfinin difteri oldugunu biliyorum. Bende difteriye baktilar diye hatirliyorum. Sonucuna gore nasil davranmalari gerektigine ben karar veremem. Ama bu "cok buyuk celiskimi" yakalamis olman diger soylediklerimden hangisini degistirdi? Asilarin simdi ogrendigimize gore an az 16 sene koruyucu olduklarini sen kendi verdigin CDC linkinde oku. Benim kisisel deneyimimin hic bir onemi yok. Soylediklerimi sadece kendimden cikarak soylemiyorum ki - okudugum kaynaklardan dolayi soyluyorum. Belki sadece o sirada difteri tasiyor muyum diye de bakilmis olabilir. Sen buraya takildiysan, orada kal lutfen. Insan anlamak istedigini anliyor iste. Bana son gonderdigin kaynaklari da nasil anliyorsan, hep senin dediginin aksini savunuyorlar.

      sciencebasedmedicine'i, senin vaccinecouncil.org linkine karsilik verdim. Verirken de tarafli olduguna degindim, aynen seninkinin tarafli oldugu gibi. Eger onu okuyacaksan, bunu da oku dedim. Ben sana en azindan bir tane, cdc'yi de sayarsan iki tane bilime dayali makale gonderdim. Sen bana henuz bir tane bile soylediklerini destekleyen bilimsel calisma gosteremedin.

      Neyse, diger soylediklerine cevap vermeyecegim. Tatsiz tavrindan dolayi, seninle daha fazla tartismaya gerek olmadigini dusunuyorum. Sen kimsin, kaclisin, meslegin ne, hangi risk grubundansin sorularin senden yasca daha buyuk oldugumu dusunduruyor. En azindan biz "sen kaclisin" demezdik. Iyi aksamlar diliyorum.



      Sil
    18. mehtap

      Az once yazmayi unuttum - difteri cok garibine gitti ya, belirtmek istedim. Lisede bir asi oldugumu soylemistim. Bu karma asiydi. Yani icinde difteri de bulunan asi. 17-18 yaslarindaydim desek, difteri de en az 10 sene koruyor desek "http://www.cdc.gov/vaccines/vpd-vac/diphtheria/fs-parents.html", bu da benim bagisiklik testimin yapildigi zamana denk gelir ki, difteriye bagisik oldugumu bulmalari cok da acayip bir durum degilmis demek ki. Hep B icinse cocukken, hastaligi tasiyan birine yakin temas riski oldugu icin ailedeki tum cocuklarla beraber asilanmistim.

      Sil
    19. mehtap

      Affina siginarak bir de tb menenjit icin kaynak gostermek istedim. Sen okuyunca baska seyler anlarsin muhtemelen de, bu yazilari okuyanlara yardimci olsun diye. Pubmed'den hem de, tam da diledigin gibi.
      http://www.ncbi.nlm.nih.gov/pubmed/8144299
      http://www.ncbi.nlm.nih.gov/pubmed/9423301
      http://www.ncbi.nlm.nih.gov/pubmed/16616560

      Buna benzer 129 tane daha link var orada.

      Sil
    20. mehtap

      Sevgili Adsiz,

      Ozellikle bana cevaben yazmasaniz, konuyu burada birakacaktim. Soylemek istediklerimi yukarida yazdim. Ancak size kisa kisa cevap vermek istiyorum.

      1) Mercola, bilimsel makaleleri istedigi gibi yorumluyor. Link vermesi hic onemli degil. Tipki yukaridaki Achenax gibi. Dedigine kaynak gostermek icin verdigi link aslinda tamamen baska bir sey soyluyor. Siz bunu farkettiniz mi? Tekrar yukarida okuyun isterseniz.
      Akciger vereminin toplumdaki korkusundan bahsediyorsunuz. Dogru. Hatta beni en kizdiran seylerden biri, cocuklarini asilatan annelerin, artik cocuklarinin veremden korunduklarini dusunmelerini saglamasi. Ancak kabul etmek gerekir ki, "bu asi veremden korumaz" dendiginde o anneyi nasil ikna edeceksiniz. Korkutma taktigi var elbette. Haklilar demiyorum. Olani oldugu gibi yaziyorum. Verem asisi da Avrupa'da yaygindir bu arada. Ingiltere'de son yillarda verem sayisinda artis oldu - goclerden dolayi diye dusunuyorlar. Deri testinin yanilticiligindan bahsediyorsunuz. Ben de bu yuzden ne deri testi ne de asisini cocuklarima yaptirdim. Ancak diger asilar, antikorlar falan..Buradaki iddialariniz asilsiz. Liseden cok samimi arkadasim cok yetkin bir mikrobiyologdur. Kendisine de sormustum asi konusunu ilk arastirmalarim sirasinda. Sizin bu dediklerinize gulerdi sanirim.

      1.5)Hep B asisinin yeni doganda vurulma sebebi, hastaligi tasiyici olabilen annelerden yeni dogana gecmesini engellemek. Bu buyuk bir problemmis. Ancak sarilik hastalarina tek tek ulasmak ve asilatmak cok zor olacagi icin, en iyi yontem bunu hastanedeki bebeklere zorunlu olarak yapmak. Kurunun yaninda yasin da yanmasi. Savundugum bir sey degil, ama olani oldugu gibi yaziyorum. Cocuk felci asisinin canli olanini Turkiye'nin hala kullanmasi sacmaliktan baska bir sey degil. Muhtemelen bir test asamasidir, bilemiyorum. Ancak Amerika'da bu zorunlu degildir. Asilarin yan etkileri konusuna birazdan deginecegim.

      2) Lutfen en bastan takip edin yorumlarimi. Ilk yorumum Oyku hanimi tebrik eden, aramizdaki benzerlikleri siralayan, onlarca baska nokta arasinda da asiya bir paragrafta, onu elestirmeden deginen bir yorumdu. Oyku Hanim cevabinda, uzun yorumumun icinden kendisi asi konusunu secti ve herd immunity olamayacagini soyledigi icin konu acildi ve gelisti. Benim baski olusturma gibi bir niyetim olamaz, ki cocuklarinin asisi tam olmayan benim gibi biri icin cok sacma bir itham ayni zamanda.

      2.5) Amerika'yi elesirebilirsiniz. Ancak yazdiklariniz, orada islerin nasil yurudugunu bilmediginizi gosteriyor. Sadece basindan takip ediyorsunuz. Amerika'da binbir turlu problem var, evet. Ama GMO etikette yokmus. Zaten hersey GMO. Organik yazmiyorsa, GMO demek. Bu kadar basit. Organik yaziyorsa da, bilin ki bu yakindan takip edilmis, gercekten de organik bir urundur. Turkiyedeki kac organik urun gercekten organik biliyor musunuz? Firmalar lisans basvurusu sirasinda incelenirler, sonra da kimse ugramaz hala organik mi uretim yapiliyor diye. Pazardan alacaginiz meyve sebze pesticide'lar ile kapliyken, Amerika'da bunlar organikse, mutlaka organiktir. Bilmem anlatabiliyor muyum aradaki farki. Arti GMO konusu da bambaska. Ama neyse, o upuzun bir
      konu. Amerikanin gundeminde GMO etikette olsun mu olmasin mi tartismasi varken, bizde hamile kadinlar sokaga cikarsa ayiptir tartismalari oluyordu. Ornek alinacak cok yani vardir Amerika'nin. Alinmayacak yani da. Elestirel gozle bakmak boyle bir seydir. Hem iyiyi hem kotuyu gormek. Eger asilara tekrar donersek, lutfen surayi okuyun "http://www.eurosurveillance.org/ViewArticle.aspx?ArticleId=20183" Avrupada asi programlari cok basarili olmustur. Hatta zorunlu olmadigi halde katilim ayni derecede basarilidir der yukaridaki yazida. Neyse, benim derdim bu da degil zaten. Tazminat, kar oranlari filan demissiniz ya, off off cok bilmediginiz konu var. Ama derdim bu da degil.

      Sil
    21. mehtap

      3) Simdi gelelim son noktaya. Su yazacaklarimi dikkatlice okuyun. Asilarin etkinligi ile ilgili tartisirim sizinle. Asilarin ardindaki dag gibi bilimsel calismalari bir hicmis gibi onemsememeniz ya yanlis kaynaklari okudugunuzu, ya da sadece duyduklariniza inandiginizi dusunduruyor bana. Bu konuda bana bilimsel kaynak da gosteremezsiniz (denenip kaldirilmis asilar, ya da yeni cikan asilar olmadikca). Ayrica, bu hastaliklardan korkmuyorum ancak sizin gibi onlari "hafif" hastaliklar olarak da algilamiyorum. Bu hastaliklardan dolayi olen cocuk sayisi hic de az degil. Cocuk felcinin salgin oldugu yillari hepiniz gormezden geliyorsunuz.

      Ama gelelim asi guvenligine. Iste burada isler degisiyor. Achenax "senin kafan karismis" demisti bana yukaridaki yorumunda. Yok hic de karisik degil. Asilarin etkili oldugunu kabul ediyor ancak onlarin guvenli olduklarina da suphe ile yaklasiyorum. Yani bir ilac yaparlar. AIDS hastaligina care olur. Ama ayni zamanda karaciger iflas eder. Ilacin ise yaramadigini iddia etmek sacmalik olur. Ama ilacin guvenligini tartisabiliriz.

      Asilara guvenemedigim icin ilk oglumun asilari yuzde 70, ikinci oglumun ise yuzde 20 civarinda. Simdi bu bilgiyle bana nasil "baski uyguladigimi, sucladigimi, ya da kisisel secimlere saygi duymadigimi" soyleyebilirsiniz ki. Ben daha once de dedigim gibi, Turkiye'ye geldigimden beri asilara karsi savas veriyorum. Dediginiz gibi yapsaydim, once kendimi suclardim cunku ben de o "suclu" kategorisindeyim. Fakat asilara karsi cikacaksak, nasil ise yaradigina degil, gercekten sakincali oldugu noktalara karsi cikalim. Bilimsel calismalara karsi gelmek benim boyumu asar. Siz kendi degerlendirmenizi yapin.

      Ancak ulkemde asilari sorgulayan insanlar oldugunu gormek beni sevindirdi. Acikcasi herkesin koyun gibi doktorlarin dediklerine inandiklarini dusunurdum. En azindan buradan boyle bir pozitif sonuc cikararak aranizdan ayriliyorum. Bana hitaben bir suclama olmadikca da konuyu burada birakmayi dusunuyorum. Iyi gunler.

      Sil
    22. gülşen

      Kaynak istiyorsanız çocuk parklarına gitmenizi tavsiye ederim. Başka bir ülkede değil Türkiyede. Türkiyede aşıdan zarar görmüş insan yok yada çok az zannediyorsanız yanılıyorsunuz demektir. Herşeyin dayandırıldığı bilimsel veriler ve oranları, laboratuvar araştırmalarıyla değil toplumdan geri dönüş ve bildirilen vaka sayısıyla ortaya konuyor. Peki Türkiyede aşı kaynaklı problemler bildiriliyor mu? Bunu yaşayan ve bununla çok fazla karşılaşan biri olarak söylemek isterim HAYIR..

      Daha bu hafta arkadaşımızın başına gelen olayı aktarayım. öğleden sonra 4 ay aşılarını oluyor bebek ve akşam önce ateşi aniden 40,5 derceye çıkıyor, aşı vurulan bacak şişiyor ve morarmaya başlıyor, bebek o halde acile kaldırılıyor bir ton testten geçiyor ve doktorlar durumun aşıdan kaynaklandığını söylüyor. Aşıdan kaynaklandığını öğrenince aile durumu bildirmesi gerektiğini düşünüyor ve rapor istiyor. Aldıkları cevap VEREMEYİZ! nedenine gelince raporda doktor ve hastanenin isminin geçecek olması. Bu sadece çok yakın zamanda olan örneği ve bu şekilde ne kadar çok örnek olduğunu tahmin bile edemezsiniz. İstatistiklere bakarsanız Türkiyede aşıdan zarar görmüş 1 bebek bulamazsınız. Alerjisi olan bebeklere bir bakın (internette bolca grup var) nerdeyse tamamında 2. ay aşılarından hemen sonra süt alerjisi/ çoklu besin alerjisi ortaya çıkmış durumda.

      Otizme sebep olmayan aşılar için okulları ziyaret etmenizi, aileleri ile görüşmenizi tavsiye ederim. Tek bir sınıfta KKK sonrası aniden (hiçbir sağlık ve gelişim problemi yokken)çiğneme refleksini dahi kaybetmiş birkaç çocuk görebiliyorsunuz. Aileleri aşıdan olduğunu ama kimseyi inandıramadıklarınıda söylüyorlar. Doktorları böyle birşeyin mümkün olmadığını söyleyerek geri çevirmiş durumda hepsini.
      Aşıyı sorgulamak başkalarının sağlığını hiçe saymak değildir. Bu bebeğinizi hayatta tutmak için göstermiş olduğunuz çabadır. Bilimsel verilere dayanarak birşeyleri çözmeye çalışırken gerçekte ne olduğunu anlayabilmek için biraz sorgulamak gerektiğine inanıyorum.

      Hep soruyorum: sizin bebeğiniz aşıdan zarar görseydi ne yapardınız? Peki ya ölse kimi suçlardınız(düşünmesi dahi can acıtıyor değil mi)?

      Benim bebeğimin 7 ay boyunca canı yandı ve elimizden hiçbirşey gelmiyordu. Aşıdan olduğunu anladığımızda ve doktorlarla, sağlık ocağı ile hatta homeopatlarla görüştüğümüzde kimse bize aşıdan değildir diyemedi. Doktorlar aşı red tutanağında isimlerinin geçmemesini rica etti. Nedir şimdi bu ? Billim midir ? Tıp mıdır ? Güven neresindedir ?

      Lütfen artık aşıyı sorgulayan insanları hayatınıza kasteden canavarlar olarak görmeyin. Bizim tek derdimiz tıpkı sizin gibi çocuklarımızı korumak.

      Sil
    23. Achenax

      Mehtap,

      Senin burada ilk çıkışın peki ama "ben"de böyle oldu, demek ki aşılar koruyor ve buradan da herd immunity gerçek ve önemli idi hatırlarsan.

      Bu noktadan sonra senden gelen birbiriyle taban tabana zıt açıklamalar (ki son yorumunda da var) benim suçum değil takdir edersin ki. Hani beraber düşünüyorduk, öğreniyorduk?

      Göze, beyne akla batan tutarsızlıkları işaret etmeyi şahsına saldırı veya "açık aramak" olarak görmemelisin. Sen burada belki de aşı konusunda kararsız (ve senin kadar araştırma yapma olanağı olmayan) pekçok insana şu izlenimi veriyorsun:

      Kahretsin, nefret ediyorum bu aşılardan, onca yıl sayısız kaynak okudum araştırdım, mükemmel olmadıklarını öğrendim, herd immunity de sağlamıyorlar, kişiden kişiye değişen koruma oranları da var ama hiç yoktan iyidir demiş diye CDC, biz tüm risklerini bir tarafa bırakıp sorgusuz sualsiz gözü kapalı olalım aşıları. Her aşı mevzubahis olduğunda önce ve mutlaka "herd immunity" diyelim, sorumlu davranmaya davet edelim herkesi ama sonra hani sorulursa diyelim ki yok zaten herd immunity aranmıyor bu aşılarla?!

      İlaç firmalarına da güvenelim, sağlığımız için çalışıyorlar CDC'ye de.

      Bu en güvenilir bilimsel kaynak olarak gösterdiğin CDC'nin kaç tane AŞI PATENTİ olduğunu da araştırdın mı? "Conflict of Interest"ten mi bahsediyorduk? CDC habire takvime eklediği aşılardan bizzat gelir elde ediyorken bana güvenilir bilimsel kaynak olarak bu devlet kurumunu mu gösteriyorsun? Benim inandırıcılığımı sorgulayacağına lütfen kendi tutarsız bildirimlerini ve tarafsız diye burada insanlara lanse ettiğin kurum ve kişilerin güvenilirliğini tam araştır. Science-based-medicine'in pharma'nın tetikçi ağzı olduğunu bilecek kadar mesai harcadım sitelerinde merak etme.

      Lütfen sakinleş ve kızamıkla ilgili linki tekrar aç, elinden cımbızını bırak ve alıntıladığın cümlenin bi ötesine berisine bak.
      Bu çıkarım benim sana verdiğim %100 aşılı popülasyonda çıkan salgınla alakalı değil, bir başka çalışmanın sonucuyla ilgili! Beni okuduğunu anlamamakla suçlamalarına karşı ben de senin gibi alınganlık gösterisi yapmalı mıyım bilmiyorum, ama tercih etmiyorum.

      Daha da yardımcı olayım istersen: verdiğin rakamlar tamamen yanlış; kasabada toplam 21 kızamık vakası var, bunların 16'sı 276 kişilik aynı okuldaki tamamen aşılı(!) liseliler arasında. 4'ü aşısız anaokul öğrencisi(!), ancak bunların da 2'si zaten 15 aylıktan küçük, yani daha aşı yaşına gelmemişler.

      Bu aşılı olduğu halde kızamık geçiren gençler hatta 2 doz aşılı! Bakmışlar, evet 10 senenin üzerindeyse son aşılanma tarihi kızamık kapma riski 4 kat artıyor hakikaten demişler! Diyorum ya, sen hakikaten namzetsin aşılılar diyarında :)

      Editoryal not kısmının son paragrafını lütfen tekrar oku ve ne anladığını bizlerle paylaş. Benim anladığım şu; bunlar hala derler ki yok efendim biz bakmıştık daha önce kızamık aşıları şöyle 16-20 koruyordu [bu çalışmada da sanırım bir 60 kişiye bakmışlar], burada gözümüzün önünde yaşanan olsa olsa "şans eseri" bir araya gelmiş vaccine failure vakalarıdır?! :)) yoksa valla koruması lazımdı bu aşıların ..

      İşte senin bana ısrarla savunduğun CDC ve "bilimsel" açıklamaları :)) .. Hayır sonra bana soruyorsun hani kaynak diye aşılı olup da aynı hastalığı kapanlar diye?

      Sil
    24. Achenax

      Bak sana seçme vereyim ben, sorun olursa sorarsın:

      Clinical trials: TB vaccine failure was predictable: http://www.nature.com/nature/journal/v503/n7477/full/503469e.html

      We report 5 patients with secondary vaccine failure (SVF) who were infected with natural measles 2, 5, 5, 7 and 12 years, respectively, after vaccination with further attenuated live measles vaccine during infancy.http://www.ncbi.nlm.nih.gov/pubmed/9181657

      http://vactruth.com/2013/02/23/17-examples-of-vaccine-failure/

      Liste uzar ama sen gayet mahirsin google aramalarında, bunlar başlangıç olsun sana.

      Benim için sonuç şu: CDC, ilaç firmaları, bunların medya tetikçileri her ne derse desin aşıyla sağlanmaya çalışılan sentetik "bağışıklık" gerçek dünyada hastalığa yakalanmama garantisi vermiyor. O yüzden aşılarının başarısız olduğu her salgında sistematik olarak aşılanmamışları suçlamaları kadar yersiz bir şey olamaz! Primer ve sekonder aşılamalarda "failure" rateleri bu kadar yüksek başarısız aşılarla isterlerse uçan kuşu bile aşılasınlar zaten herd immunity sağlamaları İMKANSIZ.

      Vaktim olunca diğer itiraz noktalarını da ele alıcam, ancak cidden hani senin hamilelikte olduğun grip/TdaP aşıları filan? .. güvendiğin CDC, senin de uyardığın gibi 1 yaş altında bebekleri korumak için neredeyse kapıya gelen sütçünün bile TdaP aşısı olmasını öngörüyor, senin, eşinin filan aşı karnelerini keşke bir görebilsek? İnsanlara salık verdiğin sorumlu davranışı bizzat gösterdiğinden emin olabilsek?

      Not: 'adsız' olarak yazan ben değilim ama altına imza atari şapkamı çıkarırım!

      Sil
    25. Adsız

      mehtap hanım,

      şimdi daha da çok anlaştığımız nokta olmuş. ( canlı polio aşısı, verem testleri , doğumda hep. b aşısı vs )
      cevap vermeniz için değil fakat,asılsız iddiada bulunduğumu söylediğiniz için ve liseden çok samimi arkadaşınız olan yetkin arkadaşınıza iletmeniz için bir eklemede bulunacağım sadece. gerçi kendisinin sizin söylediğiniz gibi bana güleceğini de hiç sanmıyorum çünkü zaten biliyordur bu gerçeği ama yine de bu asılsızlık olayını açığa kavuşturmalı. "antikor varlığının bağışıklık anlamına gelmediği yokluğunun da bağışıklık olmadığı anlamına gelmeyeceği "aslında uzun süredir bilinen bazı pediatri textbooklarında geçen, şahsıma türkiye'nin en saygın ve akredite labaratuarlarının mikrobiyologları tarafından defalarca söylenmiş bir gerçektir, asılsız bir iddia değil. sadece iki bilimsel kaynak vereceğim, tarafsız ve söylediğimi örnekleyen çalışmalar. dediğim gibi cevap beklemiyorum sadece incelenmesi amacıyla yolluyorum.

      (aralarında sadece 1 sene önce tetanoz aşısı olmuş olan da dahil) aşılı ve antikorları son derece yüksek olduğu halde en ağır şekilde tetanoza yakalanıp ölen hastalarla ilgili bir araştırma. mercola ile alakası yok :)http://www.neurology.org/content/42/4/761.short

      ikinci olarak, Immunity dergisinde mart 2011'de yayınlanmış bu önemli çalışmada ise, aşıların bağışıklık sağlama yöntemi olarak bize öğretilen adaptive immunity ( patojenle karşılaşılır ve vücut antikor oluşturur vs) dışında vücudun daha karmaşık ve hiç karşılaşmadığı patojenlere karşı kendini koruyan innate immunity denen sisteminin sanılandan daha önemli olduğu ve hiç antikor üretmediği halde hastalığa bağışıklık kazanmanın mümkün olduğu gösteriliyor.antikorlar bağışıklık için mutlaka gerekli ve yeterli olmayabiliyor.
      http://www.medicalnewstoday.com/releases/242403.php

      eğer bilim insanı gerçekten bilim insanı ise, biraz bilim tarihi okumuşsa, bilimin durağan olmadığını insan vücuduna dair keşiflerin daha başında olduğumuzu bilir ve bilimsel gelişmelere gülmek yerine an be an takip ederek kendini yenilemeyi başarır diye düşünüyorum.

      öykü'nün de dediği gibi tıp karşıtı olmak gibi bir durum kesinlikle söz konusu olmayıp, sadece bakış açısı farklılığı mevcut. her ne şekilde düşünürsek düşünelim, hepimizin seçtiği yolda başarılı olmasını, seçimlerinden dolayı baskı görmemesini ve sağlıklı, mutlu, şanslı ( bebeği erken doğan ve hiç beklemediği bir mücadelenin içine düşen annenin belirttiği gibi,bu da çok önemli) çocuklar yetiştirebilmesini diliyorum ve birbirimize hoşgörülü ve empati ile yaklaşabilmeyi başarmamızı. şüphe etmememiz gereken burada her annenin şartları ve dünya görüşü çerçevesinde çocuğu için en iyisini isteyeceğidir.

      Sil
    26. mehtap

      Achenax,

      "Goze beyne akla batan tutarsizliklar" dedigin, bende DtaP bagisikligi var diye bakilmadi diyip sonra da difteriyi test edilen hastaliklar arasinda yazmam. Okudugunu anlamadigin icin daha fazla aciklama yapmama gerek yok. Ingilizcen yeterli olmayabilir diyecegim ama benim dediklerimi de anlamiyorsun, ve elinde cimbiz olan da ben degil sensin ne yazik ki. Herd immunity'nin her asida aranmadigi niye kafani bu kadar karistirdi? Al tetanoz. Bulasici da degil. Bu asida herd immunity aramak sacmalik olmaz mi?

      CDC linkini bana sen verdin Achenax. Sonra da bana "israrla savundugun" CDC linki diyorsun :) Madem guvenmiyordun, niye verdin linki sen? Gozune, beynine batmiyor mu bu celiski? Ya diger celiskiler? Mercola'nin referens aldigi linke ne diyeceksin? tb meningitis icin istedigin pubmed makaleler seni tatmin etti mi? Benim yazdiklarimdan sadece isine gelenlere cevap vermen ne guzel.

      CDC linkinde o senin anladiklarin yazmiyor. Vaccine failure da senin buldugun, gizli bir komplo teorisi degil. Zaten hesaplanan bir oran. Neyse, anlamayacagini bildigim icin daha da uzatmanin anlami yok.

      Gulsen Hanim, yazdiklariniz banaysa eger, ustteki yorumlarimi tekrar okuyunuz. Goreceksiniz ki asi yan etkileri konusunda ayni endiseleri paylasiyorum. Burada savundugum konu asilarin ise yarayip yaramadigi. Ayrica benim cocuklarimda asi yan etkileri var mi yok mu onu da bilmiyorsunuz. Cok merak ediyorsaniz, kucuk oglumda var. Iki senedir de kendi basima cozmeye calisiyorum cunku doktorlar bu konuda birsey yapmak istemiyor. Asilarin yan etkilerinin olmasi, asilar ise yaramadi demek degil, ise yararken zarari oldu demek. Lutfen zarari, doktorunuzu beklemeden asiyi yapan firmaya rapor edin. Ben yaptim. Bir de VAERS var, oraya da bildirdim. Herkes rapor ederse, birlikten kuvvet dogar.

      Sil
    27. mehtap

      Sevgili Adsiz,

      Keske isminizle hitap edebilseydim size :) Verdiginiz linkler icin cok tesekkurler. Gercekten ilgincler.

      Bagisiklik icin iki turlu mekanizmanin isledigini okumustum. Hatta Hep B asisi icin bunu basardiklarini da okumustum. Ne kadar dogrudur arastirmadim. Soylediginiz bilgiler, asilarin etkisini artirmak icin eminim cok faydali olacaktir.

      Arkadasim guler derken, bu yargiyla asilarin ise yaramayacagi tezine varmamiz kismina guler demek istemistim. Cok aciklayici degildim ama, o yuzden kusura bakmayin :)

      Bunu demekle beraber, kendisiyle gercekten asilarla ilgili cok konusmus, asi karsiti bircok gorusu sunmus ve dedigim herseye gulmustu :) Biraz basitlestirerek anlatiyorum tabi. Bu 3 sene oncesi. Kendi kizini da (ki yillarca ugrastan sonra mumkun olan bir tup bebek) asilatti.

      Size karsit olsun diye degil, daha cok sesli dusunerek sunu sormak istiyorum. Bu tetanozla ilgili durum, tetanoz bakterisiyle mi alakali acaba sadece? Diger hastaliklarin asilarinda da ayni problem cikmis mi? Bir sonraki linkte de rabies, VSV turu virusler diyor. Sanirim her virus/bakteri icin farkli bagisikliklar oldugu, her hastaligin farkli sekilde ele alinmasi gerektigini soylemek cok yanlis olmaz.

      Tum bunlarin isiginda, bu zamana kadar kullanilmis ve koruyuculugu ispatlanmis diger asilarin da koruyuculugundan suphe etmeliler mi? O, ona mi esittir, bilmiyorum. Tekrar tesekkur ederim, hem daha once gormedigim bir calisma gosterdiginiz, hem de hosgorunuz icin.

      Sil
    28. Achenax

      Mehtap, tamamen kontrolü kaybetmiş gözüküyorsun ve "kaçlısın?" sorusunu banal bulan sen, şimdi gerçek seviyeni ifşa ediyorsun. Ancak olayı kişiselleştirmeye hiç gerek yok.

      Benim tek atladığım nokta sanırım senin "adsız" olarak bıraktığın ilk yorum oldu. Az önce fark ettim. Ancak yine orada sağlıklı olduğunu söylediğin çocuklarından birinin şimdi ciddi sağlık sorunu olduğunu, hem de aşı nedeniyle oluştuğunu söylüyorsun.

      Öncelikle, şayet bir sağlık sorunu varsa elbette acil şifalar diliyoruz. Ancak, senin çizdiğin portre sürekli değişiyor derken neyi kasdettiğimi sanırım anlıyorsundur artık biraz? Yine ilk yazından anlaşıldığı kadarıyla planın "bugüne kadar oldukça seçici ve aralıklı olarak yaptırdığın" ve buna rağmen(!) çocuklarından birine de zarar vermiş olan aşıların hepsini tamamlamak?? Hem de ne adına, kendi iddiana göre takvimdeki yarıdan fazla aşıdan beklememiz gereken sürü/toplum bağışıklığına katkıda bulunmak için? Çocuğuna daha da zarar vereceğini bile bile sırf toplumun sağlığını düşünen sorumlu bir vatandaş olmayı bilinçli olarak seçiyorsun?? Kusura bakma, ister yıllarca araştırmış ol istersen kör cahil, ben hiçbir annenin başkalarının teorideki rahatı için kendi evladına zarar vermeyi göze alabileceğine inanmıyorum. Bu kadar net!

      Blog yazmıyorum, anlatmak zor diyorsun, sonra çarşaf çarşaf okuyoruz ve tutarsızsın dediğimde eleştiriyi anlamak yerine karşı tarafa kişisel saldırıda bulunmayı tercih ediyorsun.

      Burada da mesela, yine "CDC linkini bana sen verdin Achenax. Sonra da bana "israrla savundugun" CDC linki diyorsun" demişsin ve sonra beni İngilizce'nin yanında Türkçe de anlamamkla itham etmişsin. Vallahi böyle ilkokul çocuğuna anlatır gibi yanlışları açıklamak zorunda kalmaktan hicap duyuyorum, ama bir bak bakalım "Mehtap", ben ne demişim?

      "İşte senin bana ısrarla savunduğun CDC ve "bilimsel" açıklamaları". Çözümlememi ister misin, buradaki yersiz çıkışının farkına varabildin mi?

      CDC linkinde o senin anladiklarin yazmiyor derken??

      İstersen mesnetsiz bırakma iddianı ve açıkla, aksi takdirde bu sadece senin kişisel ve yanlış yorumun olarak kalacak. Sen öyle söyledin diye aşıların ömür boyu koruduğunu nasıl kabul edemiyorsak yine sen öyle söyledin diye benim çıkarımlarım da yanlış olmuyor. İddianı ispatlamakla yükümlüsün!

      Vaccine failure elbette gizli değil, apaçık! Bu kimsenin "hesapladığı" bir oran filan da değil, labda ölçümlenebilen, öngörülür bir şey değil güzel kardeşim! Belirlenebilmesinin tek yolu aşılar verildikten sonra gelen hastalık bildirimlerinin istatistiğini tutmak! Sana dünya kadar link verdim ki anla, aşılar senin öyle zannettiğin gibi 20-30 sene korumuyor, o yüzden de senin çocuğunu kurban ettiğin herd immunity bir efsane diye!

      Seni geçiyorum bu noktada bir kalemde artık, belli ki bir angaje olma durumu var. Konuyla ilgili bilgi sahibi olmak isteyenler okusunlar diye veriyorum, herkes kendi çıkarımını yapsın:

      http://www.examiner.com/article/measles-outbreaks-signal-increasing-incidence-comparable-with-the-prevaccine-era

      Tb menenjit için verdiğin linklere baktım. Ben sana tb menenjit yoktur veya aşı önlemiyordur demedim ki. Sadece Dtap aşısındaki difteriye dizanteri(!) diyecek, bunu da aşısı olan bulaşıcı bir hastalık zanneden kapasitede bir insanın tutup bu veremin EN nadir görülen komplikasyonunu bilmesine şaştığımı belirttim. Ki sen çocuklarına ne test ne de aşısını yaptırmışsın hani. Nedenini açıklamak ister misin? Yeterince korkutucu ve ölümcül bir hastalık olarak görmediğinden mi acaba? Toplumsal sorumluluk bilincine ne oldu? Bak sen çocukluğunda olmuşsun, çocuklarından niye esirgedin bu aşıyı? Aşının etkinliği konusunda bir soru işareti mi var yoksa, hani tartışırım filan diyorsun, aşılar korur diyorsun ya, yoksa veremle ilgili bir istisna mı sözkonusu?

      Vaccine failure da senin buldugun, gizli bir komplo teorisi degil. Zaten hesaplanan bir oran. Neyse, anlamayacagini bildigim icin daha da uzatmanin anlami yok.

      Sil
    29. Achenax

      Kolay takip edebilesin diye maddelendiriyorum aşağıdakileri; köşe paraztezli açıklamalar ve bazı vurgular bana ait, şaşırma:

      1. Mehtap: “Ilk soyledigimde de HER asinin degil, COĞU asinin koruma sagladigini, ama tetanoz, ve ozellikle senin surekli ornek gosterdigin pertussis'in booster doz gerektirdigini soylemistim.”

      Asena: “Goal post'lar sürekli oynuyor Mehtap? Önce ömür boyu koruyordu ÇOĞU aşı, sonra . . .”

      Sonuç: 'Sen HEPSİ korur dedin' iddiası yok tarafımdan, sen neye itiraz ediyorsun? Ancak senin çoğu aşı “ömür boyu” korur iddian var; hala arkasında mısın bunun?



      2. Mehtap: “Her hastalik icin test yaptilar demistim evet. Bu mu sizi bu kadar yaniltti. Kusura bakmayin. Test yapilmasi mantikli olan hastaliklari yaptilar elbette. Sonra size bu hastaliklarin isimlerini de verdim. O da sizi tatmin etmedi sanirim. Amaciniz acik bulmaksa, buyrun sizi engellemek istemem.”

      Şimdi bak bakalım “Mehtap”, nedir bu kadar yanıltıcı olan:

      - Mehtap: “Orneklerinde DtaP [DİFTERİ-tetanoz-aselüler boğmaca] asisini kullaniyorsun. Bu asi omur boyu bagisiklik sagliyor diye bir iddia da yok zaten. Bendeki bagisiklik testlerinde de BU HASTALIKLARIN HİÇBİRİNE bakilmadi.”


      “Neyse, tetanos, DİZANTERİ, bogmaca gibi hastaliklarin asilarinin, . . .”


      “. . . verem, DİFTERİ, measles, mumps, rubella, hepatit b ve polio. Hamileyken de chickenpox icin test etmislerdi.”


      “Dtap'in ilk harfinin difteri oldugunu biliyorum. Bende DİFTERİYE baktilar diye hatirliyorum.”

      “Belki sadece o sirada difteri TASIYOR MUYUM diye de bakilmis olabilir. Sen buraya takildiysan, orada kal lutfen.”

      Sonuç:

      a) DtaP aşısındaki “D”ye kalkıp DİZANTERİ diyen sen değil misin? Ben bunu gördüğümde senin ne dediğini bilmediğini çıkarmakta haksız mıyım?

      b) Dizanterinin hem bulaşıcı bir hastalık olduğunu hem de aşısı olan bir hastalık olduğunu iddia etmiş oluyorsun; verem aşısının "tb menenjiti"i önlemek için yapıldığını (bir şekilde) bilecek kadar tıbbi terimlere ve hastalıklara hakimsin, ancak iş bizzat senin aşısını olduğun, sonra antikor taraması yaptırttığın, sonra 2 çocuğuna vurdurmanın gündeme geldiği en bilindik aşı kısaltmalarından birine gelince nasıl şaşırdın diye merak ediyorum.

      c) Onyıllardır TR'de görülmeyen ama halen aşısı yapılan difterinin taşıyıcısı olup olmadığını merak ettiler demek. Peki taşıyıcı olup olmadığını anlamak için kan serumuna değil boğaz ve burun kültüründe spesifik bakteriye bakılması gerekmiyor mu? Üstelik göçmenlik için kimseye taşıyıcılık taraması yapmak gibi bir görev tanımları yok, sadece kanıtlayamamışsan olduğun aşıları aşı kartınla, kanda mecbur tutulan antikor mevcudiyetinden anlamaya çalışıyorlar, o kadar.

      d) Bakalım CDC hangi aşıların tam olmasını istiyor göçmenlerden:

      10 Aralık 2009 itibariyle, daha önce gerekli görülen human papilloma virus (HPV) [genital siğil/"rahimağzı kanseri" aşısı] ve zoster (zona) aşıları listeden çıkarılmış ve geriye istenilen aşı/hastalıklar şunlar kalmış (ki sen 2009'dan önce başvurduysan zona ve HPV taramasını hatırlamaman da ayrıca ilginç):


      Mumps - kabakulak
      Measles - kızamık
      Rubella - kızamıkçık
      Polio - polyo/çocuk felci
      Tetanus and diphtheria - tetanoz ve difteri
      Pertussis - boğmaca
      Haemophilus influenzae type B (Hib)
      Hepatitis A
      Hepatitis B
      Rotavirus
      Meningococcal disease
      Varicella - su çiçeği
      Pneumococcal disease - pnömokok
      Seasonal influenza - mevsimsel grip

      Türkçelerini de koydum ki dizanteri örneğinde olduğu gibi bir facia yaşanmasın yine, hayır, onca İngilizce bilgisine, bilimsel araştırmacılığa filan halel geliyor sonra.

      Sil
    30. Achenax

      Sen bunlardan hangilerini hatırlamışsın?

      - Verem?? Pardon, listeye göre taraması Amerika'da yapılmıyor bile.

      - Difteri. Tebrikler, biraz zorlansak da tutturduk difteriyi. Yalnız biliyorsun difteri aşısı hiçbir zaman tek başına vurulmuyor. Senin de değin gibi karma olarak vuruluyor, O yüzden, yoldaşları tetanoz ve boğmacayı atlamış olman yine enteresan.

      - Kızamık. Bravo, üstelik yine karma olarak bu aşıdaki yoldaşlar kabakulak ve kızamıkçığı bu defa unutmamışsın??

      - Hepatit-B, yine bravo, demek çocukken (diyelim 6-7 yaş) vurulduğun bir aşı, prospektüsünde bile eh işte bir 8-10 sene antikor sağlar demesine rağmen sende hem de "koruyucu titer seviyesi" hala mevcutmuş bir 20 sene sonra?? Hiç azalma dahi olmamış??

      - Polio'yu da bilmişiz, tebrikler.

      Bu durumda hatırlayamadıkların: genital siğil, zona [şayet 2009'dan önce oradaysan], tetanoz, boğmaca, Hib, Hepatit A, Rotavirüsü, meningokok, su çiçeği [buna da niye hamilelikte bakmışlar ki, genelde hamilelik öncesi rubella/kızamıkçık'a bakılır??], pnömokok ve tabii ki göz nuru grip aşıları.

      Şimdi senin bildirimin neydi? ". . . HEPSİNE de bagisik oldugumu buldular. Ben bu hastaliklari HIC gecirmedim, SADECE asi oldum."

      Pardon ama bu aşıların çoğu senin döneminde TR'de takvimde olmayan aşılar, nasıl vuruldun bunları? Sonra diyorsun ki nedir aklını karıştıran!

      Ardarda 5 doz vurdukları DTaP aşısı bugün en iyi ihtimalle 2 ila 3 yıl enfeksiyonu ötelerken, ardından titrelerin hızla düştüğü gözlemlenmişken ve hatta aşıyı olanları asemptomatik boğmaca mikrobu taşıyıcısı yaparken, sen lisede olduğun tek dozla(!) yine engelleri aştın ve 10 yılın üzerinde koruyucu titre oranı gösterdin demek? İşte Türk'ün gücü! Üstelik de liseye kadar da pek bir aşısız kalmış olmana rağmen hastalığa da yakalanmamışsın, demek ki her aşısız illa hastalığa yakalanacak diye bir kayıt yokmuş :) .. Circular logic işlemiyormuş her zaman..

      Sil
    31. mehtap

      Asena,

      1. Cocuklarimin birinde "ciddi" bir saglik sorunu var demedim. Asidan zarar gordu dedim. Bunun ciddiyet derecesi hakkinda yorum yapmadim. Bu senin hayal gucunun bir eseri. Ayrica asilar hakkindaki secimim beni ilgilendirir - ben de kimsenin secimine laf etmedim.

      2. Bana cdc'den link gosterip, daha sonra "cok savundugun" ya da "en guvenilir bilimsel kaynak olarak gosterdigin" gibi sozlerine karsilik vermistim. Nitekim ne cdc'yi savundum ne de en guvenilir bilimsel kaynak olarak gosterdim. Ama benim dedigimi destekleyen calismalari bana kaynak olarak gostermen komik geldi tabi. Gene de cdc'nin, vaccinetruth.org, vaccinecouncil.org gibi sitelerle kiyaslanmasinin bile mumkun olmadigini dusunuyorum.

      3. USA'da TAM 30 sene once yasanmis kizamik salginiyla ilgili buldugun cdc linkinde, herd immunity'nin ne kadar onemli oldugu vurgulanirken, senin icinden secip uzerine yorum ekledigin bilgiler bir ise yaramiyor. Once "Seni 20-30 sene koruyan kızamık aşısı bunları 15 sene bile korumamış?" diye yorum yaptin. Makalede boyle bir sey denmedigi gibi, bir calismada (senin ilgine gore 60 kisiye bakmislar!) 16 sene sonunda ancak yuzde 15'de antibody azalmasinin goruldugu belirtiliyor. (Hatta ikinci asilamadan sonra gorunen "secondary immune response" bu yuzde 15'in hala korunuyor oldugunu gostermis). Ben bunu sana belirttigimde ise, "Bu aşılı olduğu halde kızamık geçiren gençler hatta 2 doz aşılı!" diyerek benim goremedigim bir bilgiyi gorup, "Bakmışlar, evet 10 senenin üzerindeyse son aşılanma tarihi kızamık kapma riski 4 kat artıyor hakikaten demişler" dedin. Evet 4 kart arttigini soyluyor - ama daha yeni yillarda asilananlara gore. Hic asilanmayanlarin asilananlara gore risk kapma orani nedir biliyor musun? 35! http://jama.jamanetwork.com/article.aspx?articleid=190649

      Ayrica goz boyamak icin soyledigin 4 katin ne ifade ettigi asi olanlarin hastalik kapma riskine gore degisir. Yani yeni asilananlarin riski 0.1 ise, 10 yil once asilananlarinki 0.4 demektir, yuzde 1'se, yuzde 4 yapar. Baska degiskenlerden arindirip, sadece 4 kat artmis demek Confirmation Bias'dan (onaylama onyargisi) baska bir sey degil.

      Editorun notundaki "sans eseri" onermesine cok guluyorsun, ama bu salginin 16 ogrenci disina yayilmamasini sen nasil acikliyorsun? Geri kalan ogrencilerin ve kasabanin korunmasi da sence (benim hakkimdaki varsayimlarin gibi) daha once asemptomatik olarak hastaligi gecirmis olmalarindan mi acaba? Hepsi ve sans eseri mi?

      4. Vaccine failure tabiki de hesaplanan bir sey. Bak ayni kaynakta adamlar demis ki, yuzde 2-10 oraninda vaccine failure bekleniyor - ki 30 sene onceden bahsediyoruz hala. Asilar onaydan gecmeden yapilan calismalarda kimde ise yaradi kimde yaramadi testi elbette ki yapiliyor. Buna gore beklenen vaccine effectiveness oranlari cikariliyor.

      Bana "dunya kadar" verdigin linkler ya yanli, ya da dediklerinin aksini savunuyorlar.

      Simdi de examiner.com'da "holistic health" kategorisindeki bir yaziyi kaynak diye gosteriyorsun. Hicbir kredibilitesi olmayan insanlardan yaptigi alintilar bir yana, Amerikayla
      ilgili verilerin hemen hepsi 30 yil oncesine ait. Seni guncellemek istiyorum. CDC 2000 yilinda Measles'in tamamen yok edilmeye cok yakin oldugunu soyledi. Gecen seneye kadar yilda sadece 60 kusur olan measles vakasi, gecen sene 180'e cikti. Bunun nedeninin yurtdisindan getirilen virusle ve son yillarda asiyi reddeden gruplar oldugunu belirttiler.
      http://www.theverge.com/2013/12/5/5179204/measles-cases-spiked-in-2013-us-health-experts-warn

      http://www.medicalnewstoday.com/articles/269819.php

      Konuyla ilgili bilgi sahibi olmak isteyenler son guncel haberleri okusun istedim. Bu arada 180 rakaminin ne kadar az olduguna da dikkat cekerim. Bunun ilahi bir gucle mi, yoksa asilar ve herd immunity ile mi saglanmis oldugunun takdirini sana birakiyorum.

      Sil
    32. mehtap

      5. tb menenjit icin "Bir de hemen şu öcü menenjit için bir kaynak rica edelim?? Pubmed olsun lütfen, science-based medicine'da var mıdır ki, pek sanmam bu sefer" diyor, sonra da "Ben sana tb menenjit yoktur veya aşı önlemiyordur demedim ki" diyorsun :) Yani sirf bunu bildigime sastigin icin mi kaynak istedin? Vay be. Sen kendini ne kadar ustun goruyorsun. Eger ogretmensen ya da bir ara ogretmenlik yaptiysan hic sasmam - benim kim oldugumu bilmeden bir
      ogrenciymisim gibi ahkam kesmenden boyle tahmin ediyorum. tb menenjiti de verem asisi hakkinda bir iki kaynak okuyan herkes bilir, o kadar da sasilacak hic bir yani yoktur bunun.

      6. Omur-boyu bagisiklik konusu.

      Surada hep B asisi icin omur boyu bagisiklik sagladigini okuyabilirsin:

      http://en.wikipedia.org/wiki/Hepatitis_B_vaccine

      Surada verem icin 50-60 sene dendigini (ki bundan sonrasi sadece bilinmiyor, bundan sonra yok demek degil):
      http://www.ncbi.nlm.nih.gov/pubmed/15126436

      Artik yapilmayan smallpox'in omur boyu koruyuculuk sagladigini surada oku (ki bu hastaligin yok edilmesinde onemli bir etken):
      http://www.ncbi.nlm.nih.gov/pubmed/16804475

      Measles icin en az 27 sene diyen raporu suradan oku:
      http://www.who.int/immunization/measles_grad_duration.pdf
      Diger kaynaklarda bagisikligin 25 seneden daha uzun olduguna, ve omur boyu oldugu tahmin ettiklerine de rastlayabilirsin.

      Polio icin suradan oku:
      http://www.cdc.gov/vaccines/pubs/pinkbook/downloads/polio.pdf
      Altinci sayfa. IPV icin uzun yillar, ancak OPV icin muhtemelen omur boyu deniyor. Ayni zamanda "As with other live-virus vaccines, immunity from oral poliovirus vaccine is probably lifelong" cumlesine de dikkat cekerim.

      Bunlari arastirirken tetanoz icin bazi ulkelerde 3 doz asi yapildigini, bunlarda da %72'sinde 25 sene ve ustunde bagisiklik goruldugunu okudum. Bunu bilmiyordum, ogrenmis oldum. Buldugum kaynaklar parali makalelerin onizlemesi oldugu icin paylasmiyorum, sen istersen kendin arastir.

      Surada asilarla omur boyu bagisikligin saglanabilecegini, bunun nasil yapilabilir oldugunu inceleyen yaziyi okuyabilirsin:
      http://www.pnas.org/content/91/7/2464.full.pdf

      Daha fazlaya gerek var mi? Difteri icin 10 yildan fazla, rubella icin yaklasik 20 yil diyen kaynaklar var. Ama sanirim "point is made".

      Kaldi ki, eger bazi asilarin ilerleyen yaslarda duzenli booster'lar ile koruyuculuklari omur boyuna tasinabiliyorsa, onlarin omur boyu korumadigi sonucunu cikarmak dogru olur mu? Ayrica ilac firmalarinin prospektusde koyduklari rakamlar minimumdur - bir nevi garantili rakamlardir. Sana daha once de dedim; dis dolgularinin da garantili omru 5 ya da 10 senedir ama bir cok insan omrunun sonuna kadar dolgularini kullanir. (Benim esimin bir disindeki dolgu
      tam 23 yasinda, sence discilik literaturune gecmeli mi?) Bununla beraber, eger bir asi 8 sene korur diyorlarsa, sonraki senelerde bu koruyuculuk %70, %50 gibi azalir ama bu rakamlarin asisizlardaki %0'dan daha buyuk olduklari asikardir. Ayrica, hemen hemen butun durumlarda asililarda enfeksiyon olussa bile, hastaligin normale gore daha hafif gecirildigi saptanmistir. Bu zamana kadar sozu gecen kaynaklarda bu olgudan da soz edilir.

      Sanirim simdi neden cogu hastalik omur boyu koruyuculuk saglar dedigimi anlatabilmisimdir. Ama ben hala iddia edildigi gibi, tum bu asilarin sadece 3-5 yil koruduklarina dair herhangi bir veriye rastlamadim. Pertussis orneklerinin de cok da yerinde olmadigini bir kac kere tekrarladim.(eski ve yeni asi arasindaki koruma farklari, herd immunity zorluklari, hastaligin etkilesimi vs gibi sebeplerden dolayi halen tam anlasilamayan bir hastalik)

      7. Yeri gelmisken, surada pertussis icin herd immunity saglamamiz mumkun gorunmuyor diyor - bunu da veriyorum cunku bunu soylememe cok sasirmistin : http://mcir.org/forms/Tdap%20_ACIP_June2013.pdf

      Sil
    33. mehtap

      8. Gocmenlik icin gereken asilar konusu.

      Benim hangi testleri hatirlamamis olmam konuyla cok baglantisiz. Sanirim burada hafiza testi yapmiyoruz. Testlerden sadece kizamigi hatirlamis olsam, ve buna 20 sene sonra hala bagisik oldugumu soylesem de yeterli olurdu. Bu bile "asilar sadece 3-5 yil korur" iddiasini gecersiz kilardi.

      "bravo" gibi "seviyeli" ovgulerine cok tesekkur ederim. Keske bana 10 uzerinden not da verseydiniz sevgili Hocam. Atladigin nokta, bu listeledigin asilardan sadece "age-appropriate" olanlarin aranmasi ve gocmenin buyudugu ulkenin sartlari. Mesela veremin test edilmesi, Turkiyenin hala verem acisindan riskli olarak gorulmesinden olabilir mi sence, ne dersin? Eger cok ilgini cektiyse, HPV ve zona asilari sadece bir sene zorunlu tutulmustu. Internetten cok
      detayini okumadan aldigin bilgileri, hemen benim deneyimledigim bir olayi aciklamada kullanman cok yakisik aldi. Ne benim testi yapan doktorlarla aramda gecen konusmalari, ne sonuclarin nasil degerlendirildigini, ne de tum bunlarin kac sene once olmus oldugunu biliyorsun.

      Benim "hatirladigim kadariyla" diye detay vermeye calismamdan sonra, bunu hatirlayamamissin, bunu hatirlamissin bravo, seklinde degerlendirme yapmana diyecek laf bulamiyorum.

      Difteri yazmak isterken, Dizanteri yazmam, tamamen benim hatam. Bu bir yazim sirasinda olusan bir hatadan baska bir sey degil. Fakat sen bendeki "tutarsizligi" belirtirken bunu degil de, "hem bu hastaliklarin hicbirine bakmadilar diyip, hem de difteriyi bakilan hastaliklar arasinda yazmis olmami" belirtmistin. Emin ol ki, dizanteri yazdigim icin uyarsaydin, gerekli duzeltmeyi yapardim. Amacin "acik" aramak olmasaydi da, bunun bir yazim hatasi oldugunu anlar ve uzerinde bile durmazdin.

      Sen benim difteri testi oldugumu soyleyip, tetanoz ve bogmacayi atladigimi belirtirken, "Yalnız biliyorsun difteri aşısı hiçbir zaman tek başına vurulmuyor. Senin de değin gibi karma olarak vuruluyor, O yüzden, yoldaşları tetanoz ve boğmacayı atlamış olman yine enteresan." derken asi ve test arasinda bir duz baglanti kuruyorsun gordugum kadariyla. Bu asilar bir arada vuruldugu icin, bu asilarin bagisiklik testlerinin de bir arada mi olmasi gerektigini dusunuyorsun? Yoksa seninki de benimki gibi bir yazim hatasi mi acaba? :)

      9. "Ardarda 5 doz vurdukları DTaP aşısı bugün en iyi ihtimalle 2 ila 3 yıl enfeksiyonu ötelerken, ardından titrelerin hızla düştüğü gözlemlenmişken ve hatta aşıyı olanları asemptomatik boğmaca mikrobu taşıyıcısı yaparken, sen lisede olduğun tek dozla(!) yine engelleri aştın ve 10 yılın üzerinde koruyucu titre oranı gösterdin demek?"

      Sevgili Asena, 5 doz DTaP'den sonra en iyi ihtimal 2-3 sene korumasi, asi olanlarin da asemptomatik bogmaca mikrobu tasimalari (bununla ilgili verdigin linkteki yanlis anlamalarin)
      senin bilimsel verilere fantastik yorum katmandan baska birsey degil.

      10. Bir kac kisinin asi olmasina ragmen hastaliga yakalanmasi zaten bilinen vaccine failure'in bir parcasidir. Bu nispeten kucuk rakamlara dayanarak, "asilar korumuyormus bak" diye cikarimlarda bulunmak yanlis olur. Herd immunity kompleks bir sistem olup, duz mantikla toplumdaki asili sayisiyla degerlendirilmemeli - dogrudan iliskili olsa da. Asil amac salgin kontrolu ve asi olamayanlari korumak. En onemli noktalardan biri hastalik yayma riski yogun populasyonlarin asilanmasi. Bu nedenle cocuklarin bir arada bulundugu okullar ve cok yogunluk yasanan saglik merkezleri tam asilanma yapmayi hedefledikleri yerler. Boylece salgini kontrol etme sansi olabiliyor. Transmission riski dusuk gruplarin asili olup olmamalari cok da onemli olmuyor. Vaccine failure, yas ya da rahatsizliktan dolayi asilanamama ve asi olmaya itiraz eden gruplar gibi bir cok degisken, herd immunity hesaplari icinde goz onunde bulundurulur (asi olmayi reddeden grup da arttikca butun hesaplamalari sasar tabi). Kaynak istersen, daha once herd immunity hakkinda gosterdigim oxford'daki yaziyi okuyabilirsin mesela.

      Sil
    34. mehtap

      Dipnot 1: Sana verilecek en guzel cevabin, hic cevap vermemek oldugunu dusunuyorum. Ancak buna ragmen, senin deyiminle "carsaf carsaf" yorum yazmamin sebebi haksiz ve asilsiz ithamlara tahammul edemeyisimden kaynaklaniyor.

      Dipnot 2: "kaclisin" sorusunu banal bulmadim. Sadece belli bir jenerasyonun sokak jargonu oldugunu ima etmistim. Hic tanimadigin sahsima ilk bastan beri sadece ismimle hitap etmen, senli benli konusman, samimiyetten uzak ve saygisiz bir yaklasimdir. Ben sana olan saygimi ilk baslarda korumustum, ancak senden gelen kucumseyici ve saldirgan tavirlardan sonra uslubumu degistirmek zorunda kaldim. Benim seviyem hakkinda yorum yapmadan once kendini degerlendirmeni tavsiye ediyorum

      Sil
    35. mehtap

      Bu arada sevgili Asena, "Circular logic işlemiyormuş her zaman.." dedin ya..ne guzel bir celiski olmus kendi icinde. Circular logic zaten hic bir zaman islemez. Bahsettigin konuda da nasil bir paradoks buldun, o da beni asti. Liseye kadar asisiz kalmis oldugumu da senden duyuyorum. Fantastik yorum gucune hayranim.

      Sil
    36. Mehtap arkadaşımıza keşke bizler de gerçek ismiyle(!) hitap edebilseydik. Kendisinin yarattığı bu iki çocuklu Mehtap karakterinin aşılarla ilgili hikayesindeki sökük, yaptığı her yorumla birlikte biraz daha büyüyor ve dikiş tutturamadığı kurgusundaki açıkları şahsıma saldırarak örtmeye çalışıyor.

      Yorumlardaki her cümleme bir karşılık gelirken, açıkça kendisinin kimliğini sorguladığım bölümlere nedense hiç dokunmuyor "Mehtap".

      Benim ismim, tuttuğum blogun adresi, hangi gayeyle aşı konusunda araştırma yaptığım gayet net ortada. Kendisi burada belirttiği kişi olduğunu ispat etmediği müddetçe de bundan sonra tarafımdan burada yanıt verilmeyecek kendisine.

      Buradaki tartışmayı dikkatle takip eden anne-babaların olduğunun farkındayım. O yüzden "Mehtap"a hitaben ve onun bildirimlerinin eksiklik ve yanlışlıklarını ortaya koyan uzun bir yazı dizine başladım ve ilk bölümünün linkini buradan paylaşacağım.

      Yorum, soru veya düzeltmek istediğiniz bir nokta olursa, yazının yayımlandığı blog üzerinden benimle iletişime geçebilirsiniz. "Mehtap" da zaten başka kanallardan burada verdiği bilgileri yaymaya başlamış gözüküyor. bu konuya da ilerleyen bölümlerde deyineceğim.

      Yazı metni içinde mümkün mertebe kaynakları belirtmeye ve metin içi linklerle sizlere derinlemesine okuma yapabileceğiniz pekçok kaynak önermeye çalıştım. Konuyu bütünlüğü içinde ele almadığımız takdirde yap-boz parçalarının yerine oturmayacağını ve bu şekilde literatürden cımbızlanmış birkaç linkle konunun rahatlıkla manipüle edilebileceğini bildiğimden sizlere konuyu en kapsamlı haliyle vermeye gayret ediyorum. Umarım dikkatle ve sıkılmadan okur ve kendi(!) çıkarımlarınızı yaparsınız.

      Yazının diğer bölümlerinde görüşmek üzere,

      Sevgiler

      a.

      http://lilliputian.me/2014/01/mehtapin-asilarla-imtihani/

      Sil
    37. Asena, istedigin kisiyi istedigin orgute, kuruma vs baglayabilirsin. Ancak ismime sahsen yaptigin ithamlari siddetle kinadigimi bilmeni isterim. Bu kadar terbiyesizlikle hic karsilasmamistim. Oyku Hanim'in blogunu bulmamin tek sebebi ortak bir arkadasimizin facebook'tan verdigi link. Taa ortaokuldan arkadasimla nereden arkadaslar bilmiyorum, Onemli de degil. Bu konuda cok hassas ve hirsli oldugun belli. Ben o kadar degilim. Asilar sadece kucucuk bir parca benim hayatimda, odak noktam degil. Hakkimda yaptigin her varsayim yanlis. Sana kimligimi ispat etmek kadar da sacma birsey yok. Burada, annelikle ilgili olan bir blogda, fikir paylasimi yaparken - senin ihtirasin sana kalsin. Kaynak gostermeler falan ancak senin saldirilarindan sonra basladi. Yoksa onlara da cok gerek yoktu.

      Bu yaziyi yazarken tam 5 gundur yuksek atesle bogusan, anne cok usuyorum diyip aninda uykuya dalan, surekli yorgun, geceleri duzgun uyuyamayan, kulak iltihabi, sinuzit, faranjit, tonsilitis'in hepsinin oldugu, ne oldugunu tam anlayamadigimiz 4,5 yasindaki oglumdan baska birsey yok aklimda. Su an internet basinda olmamin sebebi de bu semtomlari biraz daha arastirmak. Tesadufen bu blogu acik gordugum icin yukaridaki yazini gordum.

      Daha once de dedigim gibi oglumun asilari tam degil ama cogu da var. Onlara bagli mi bagli degil mi bilmiyorum. Bilemeyiz. Varsayimlarini kendine saklamani ve kendine hakim olmani temenni ediyorum. Saglicakla kal.

      Sil
    38. "Mehtap",

      Demek ki Facebook'ta ortak arkadaşınız var Öykü'yle, ne güzel. Bu linki paylaşan arkadaşın da bu yazıdaki "hayatının küçücük bir parçası olmasına rağmen şimdi acaba tüm bunlar aşılardan mıdır diye araştırmalara daldığın" aşılarla ilgili 'ihtiraslı' paylaşımlarını takip ettiyse herhalde Öykü'yle bağlantıya geçer ve senin Facebook'taki "Mehtap" ismiyle profilini görebiliriz?

      Ortada terbiyesizlik varsa ben de özürümü dilerim, bu kadar basit.

      Sürekli hakkımda "seviye tespit", "ihtiras tespit" ölçüm çalışmaları yapacağına sorulara direkt yanıtlar vermeyi deneyebilirsin değişikilk olarak.

      Hayat tesadüflerle dolu evet. Tesadüfi arkadaşlıklar, tesadüfi olarak eski mesleğimi tahmin etmen [bak ben başarısızmışım ama sen gayet isabetli varsayımlarda bulunuyorsun, tebrik ederim], bunca hasta çocuğun yatak döşek yatarken senin tesadüfen anı anına yorumuma cevap vermen, senin buradaki yorumlarında verdiğin örneklerin tesadüfen Amerikalardan röportajlara konu olması... hep tesadüf ..

      Doğru, sen buraya 2 çocuğu suda doğuracak kadar 'doğal anne' olmana rağmen aşılarını yaptırdığını, bu fedakarlığı da toplumu korumak adına yaptığını belirtmek için uğramıştın sadece. Bunu da bilime olan inancın ve okuduğun sayısız kaynak ve Amerika deneyimlerine dayandırıp kaçacaktın ben mani oldum, sayfalar dolusu "ihtirassız" paylaşımlar hep benim kabahatim.

      Dediğim gibi, bırakalım herkes kendi çıkarımını kendi yapsın kim neden dolayı bir ihtiras içindeymiş. Sana hitaben yazılsa da blog post'larım amacım sana yanıt vermek değil, buradaki paylaşımları okuduktan sonra aklı karışmış olabilecek (ki gaye buydu en başından beri, öyle değil mi?) insanlara gerçek bilgileri ulaştırmak.

      Sen için rahat bir şekilde internetteki araştırmalarına devam edebilirsin. Ben zaten söyleyeceğimi kendi blogumda ilgilenenlere anlatıyorum.

      Kolay gelsin..

      Yazı dizinin ikinci bölümü: "Amerika'da, dünyada ve Türkiye'de işler nasıl yürüyor"

      http://lilliputian.me/2014/01/mehtapin-asilarla-imtihani-bolum-2/

      Sil
    39. Ortak arkadasimin senin gibi insanlari ifsa etme saygisizliginda bulunacagini

      sanmiyorum. Senin yaptiginin bir tur "cyber-bullying" oldugunu da farket

      lutfen.

      Gecen gun sadece ufak bir yaziyla sana cevap vermistim. Oglumun hastaligindan dolayi cok vaktim yoktu. Blog yazina da sadece goz gezdirmistim.

      Merak etmiyorsun ama belki merak eden vardir diye yazayim. Oglum dun gece 3'ten beri atessiz - 6 gundur ilk defa. Yeni kullanmaya basladigimiz antibiyotik etki etti sanirim. Gene de tam toparlanmis degil. Bir cok sikayeti var, ama biraz da olsa rahatladik. Sana yukaridaki cevabi yazdigim gece, oglumun semptomlarini arastirmak icin internet basindayim demistim. Ne oldugunu bilmiyorduk. Asiyla ilgili tum bunlar demedim ki? Nasil uyduruyorsun herseyi ve bunlari okuyanlar bu uydurmalarini nasil goremiyor anlamiyorum. "Yanli" okumak boyle birsey iste.
      O gece aklimin oglumda oldugunu yazimin kisaligindan cikarabilirdin ama bu konuda hassasiyet gosteremeyecek kadar gozlerini hirs burumus ki "o da mi tesaduf, aman bu da mi tesaduf" gibi soylemlere gerek duydun.

      Tesaduf ya Asena. Hatta FB'da buldugum profiline bakinca gordum ki senin San Diego'da yasayan Co...ton soyisimli arkadasinla benim ayni sehirde yasayan bir arkadasim cok yakin arkadaslarmis. Olacak is mi?

      ""Mehtap" da zaten başka kanallardan burada verdiği bilgileri yaymaya başlamış gözüküyor." demissin. Burada neden bahsettiginden hicbir fikrim yok. Birseyler kurgulamissin ama her neyse.

      Cocuklarimi suda doguracak kadar dogal anneyim evet. Bak bu ikinci oglumun dogumu http://i36.photobucket.com/albums/e4/mo2b1/254629_10150269589677670_8098966_n_zpsdf5b422b.jpg

      Buraya asilar hakkindaki dusuncelerimi vermeye gelmedim. Kimsenin kafasini karistirmak niyetinde de degilim. Hatta Oyku hanimin sunnet ile ilgili yazisina daha cok ilgi duyuyorum, ve oraya da yorum birakmistim. Ilk yorumumda paylastigim uzun hikayemde, asilardan kisaca bahsediyorum. Sonrasinda defalarca asilara yan etkilerinden dolayi guvenmedigimi belirtiyorum. Bunu soyleyen kac tane "pro-vaccine" destekleyicisi gordun simdiye kadar? Ama sen bunlari hikayemdeki tutarsizliklar olarak goruyorsun. Korkutucu boyutta bir kurgu gucun var.

      Senin sundugun tum noktalara tek tek, dogrudan yanit verdim. Kim oldugumla ilgili sorularini cocuksu buldum. Internette konusuyoruz. Yani, internette her forumda konusanin birbirlerinin acik kimliklerini istemelerinin sacmaligina nasil cevap verecegimi bile bilemiyorum. Bir de "privacy" konularinin bu kadar gundemde oldugu bir donemde benden acik kimligimi buraya yazmami istiyorsun. Bir blog sahibi olmanin da, senin kim oldugunun kaniti oldugunu dusunuyorsun - sanki insanlar tamamen uydurma isimlerle blog acamazmis gibi. Tum ismimi alenen yazarsam, kisisel bilgilerime basit bir aramayla ulasmak hic de zor olmaz. Bir ton kotu niyetli insan var internette dolasan. Bunu istemen ne kadar acayip.

      Sil
    40. Ama bu yorumu gonderdikten sonra, sana FB'dan mesaj atacagim. Inbox'ina degil, Other klasorune gelecek, arkadas olmadigimiz icin. Profilimi gor diye. Senin fantastik bir zihne sahip oldugunu dusunuyor ve bu nedenle sana cok da guvenmiyorum ama en azindan herhangi bir taciz soz konusu olursa kimden suphe duyacagimi bilirim. Bunu sunun icin yapiyorum:

      1. Profilime bakip, benim gercekten Mehtap oldugumu gorunce, buraya gelip benden ozur dilemeni istiyorum.
      2. Blogunda yayinladigin son iki yazindaki "Mehtap" referanslarinin hepsini kaldirmani istiyorum. Zaten kaldirmazsan, boyle uydurma bir insan uzerinden derledigin bir yazida verdigin bilgilerin dogrulugu da supheli olur.

      Benim sanal sohret pesinde kosanlardan biri olmam ya da Big Pharma'dan para almam teorilerini curuttuk sanirim. Lakin ismimi arastirdiginda asilarla ilgili baska bir yazima rastlayacagini sanmiyorum. Bazi forumlarda, gecen yillarda, asilarla ilgili yorum yapmis olabilirim, hatirlamiyorum ama bunlarin hepsinin "asi karsiti" yazilar olacagindan emin olabilirsin.

      Ama gelelim sana. Belki de cok iyi biliyorsun, Big Pharma'nin asi karsiti grubu maddi olarak destekledigine dair teoriler var. Asilar onlar icin hem riskli hem de cok karli degil. Asilarin onledigi hastaliklarin tedavisinden daha cok kazanacaklar. Bu yuzden daha cok insanin asilari reddetmesini destekliyorlar. Ben inaniyorum ya da inanmiyorum demiyorum, sadece teoriyi oldugu gibi soyluyorum. Bu kadar zengin olan bir sektorun asi karsitlarina pek ses cikarmamalari bu yuzden mi acaba? Hic bir maddi cikari olmadigi savunulan asi karsiti grubun dunyada bu kadar ses getiriyor olmalari ne kadar mumkun, bunlar nereden maddi destek aliyorlar? Bu mantikla bakarsak, sen Asena, Big Pharma'dan para mi aliyorsun?

      Bununla beraber bloguna bu kadar zaman ayirman ve sayfa sayfa yazilar duzmen hangi maddi destekle mumkun oldu? Bu blog uzerinden, kendi bloguna link vermenin amaci acaba kendi bloguna trafik artisini saglayip sanal sohret sahibi olmak mi, para kazanmak mi? Sadece topluma hizmet etmek isteyen cok iyi niyetli bir gonullu olduguna neden inanmaliyiz?

      Ama bence sen homeopathy endustrisinin parali calisanisin. Hizli bir google arama sonucunda gordugumuz, sadece Amerika'da homeopathic ilaclarin satisinin 2007-2012 arasinda %16 gibi "spectacular" bir artis gosterip 6.4 milyar dolar kar getirmesi, homeopathlerin ise 2012'de 340 milyon dolar gelir elde etmelerine bakarsak, ve senin bu alana olan ilgine ve asilar konusundaki derin calismalarina...cok da uzak bir varsayim olmaz herhalde.

      Umarim insanlari kurguladigin varsayimlarla itham etmenin nasil birsey oldugunun farkina varmissindir. Bir de dusun ki, bir blog baslatip "homepath zengini Asena'nin iddiasina gore" falan gibi soylemlerle iki koca sayfa yazi yaziyorum. Ne dusunurdun? Bu konuda gerekli hassasiyeti gosterip, sahsima yaptigin tum ithamlari geri alacagina inaniyor, burada asi konusunu kapatiyorum. Herkes inanmak istedigine inaniyor zaten.

      Sil
    41. Daha fazla bekletmeden borcum olduğu üzere Mehtap arkadaşımızdan, kendisinden şüphelendiğim için bir kez daha özür dilemek istiyorum buradan. Kendisi büyük bir zarafet ve olgunlukla özelden gelişen ve oldukça da keyifli seyreden dialogumuzda özrümü kabul etti, ancak buradan başta Öykü olmak üzere bu "thread"i takip eden tüm okuyuculardan da bu yazının muhteşem büyüsüne yakışmayan ve gerilime sebep olan üslup ve yaklaşımım için özür diliyorum.

      Mehtap arkadaşımıza şüphelerin sebebini burada açıklayacağımı belirtmiştim, en azından bu bahsi geçen San Diego'daki arkadaşın, hakikaten de samimi gazeteci arkadaşı tarafından tam da burada bu tartışmalar olurken aynı eyalette yaşayan Yalansavar sitesi kurucusu Işıl Arıcan'la yaptığı sohbetin linkini vermek istiyorum. Birebir tutan hastalık örnekleri, kullanılan "logical fallacy" kalıplarını görünce, her ne kadar Mehtap arkadaşımızın üslup açısından bu ekiple farkını hissetmiş olsam da en kötü ihtimalle Amerika'dan bu kesimden bilgi enjeksiyonları aldığını düşünmüştüm. Kendisi bu kişileri tanır mı bilmiyorum, ancak yazıyı okuyunca sanırım şüphelenme nedenim hakkında bir fikir sahibi olacaktır.

      https://t24.com.tr/haber/insanlari-kandirildiklarina-ikna-etmek-onlari-kandirmaktan-daha-zor/249215

      Temsil ettikleri akımın üyelerinin Amerika'da özellikle otizm ve aşılarla ilgili tartışmalarda takma isimlerle yaptıkları trollük ve hatta kendilerini otizmli veya otizmli çocuk sahibi anne baba gibi tanıtıp aşılarla bağlantılı olduğuna inanmadıkları yönünde kamuoyu oluşturmaya çalıştıkları bilinen bir gerçek.

      Türkiye'deki forumlarda da, ne zaman Yalansavar'da aşılarla ilgili bir yazı yayımlansa ardından bu yazının konusuna uygun yorumlarla birtakım insanlar internette boy gösteriyor.

      Buna bir örnek:

      Çocuğunu aşılatmadığı için kızamığa bağlı ensefalitten yitirdiğini söyleyen Leyla isimli bir anne, kendisine yöneltilen sorulardan sonra tam da o günlerde yalansavar'da yayımlanan aşılardaki formaldehid'in neden zararsız olduğu, vücutta nasıl 'yıkımlandığı'nı anlatan yazısından sonra bizlere anlatıyor; dikkatinizi çekerim bu anne seneler önce aşıları araştırırken ne cıvadan ne alüminyumdan, özellikle aşıdaki formaldehidden dolayı aşıları güvensiz bulup yaptırmama kararı alıyor:

      "eminim anne babalarınız sizin tüm aşılarınızı yaptırmıştır benim de yaptırdılar ve çevremdeki herkesin de. o zamanlar aklıma gelmedi ki bütün bu aşılara rağmen ben hala yaşıyorum, ve çevremde de kimse ölmedi. karzarar ilişkisinin ne demek olduğunu bilseydim aşıları yaptırırdım. çünkü biliyor musunuz bu formaldehit dediğimiz madde bile organizma içersinde sentezleniyor. şunu öğrendim en basitinden kola zero içtiğimizde bile içindeki aspartam vücutta formaldehite yıkımlanıyor. ve emin olun miktarı ve alınış şekli nedeniyle aşıdakinden kırk kat fazla zararlı. ya da kullandığımız mobilyalar zaten kendi tabiatları gereği formaldehit yayıyor minimal miktarda. sigara içmiyorsunuzdur eminim peki siz veya çocuğunuzun bir kere bile sigara dumanına maruz kalmadığınızı iddia edebilir misiniz? o sigara dumanı aşıdakinden kırk kat fazla formaldehit içeriyor. sorun bunu gönüllü almakla kader arasındaki fark diyorsanız o zaman bedeninizi terk etmeniz gerekir. çünkü hergün vücudunuzda bu maddeler doğal olarak sentezleniyor ve yıkımlanıyor. neyse daha ne söylesem boş siz de bir acı yaşamışsınız ben de. ben bundan sonra aşılatmayı tercih ediyorum çünkü öbür tercihimin bedelini çok acı ödedim. siz de eminim aşılatmayacaksınız ne diyebilirim ki inşallah benim başıma gelen sizin başınıza gelmez. iyi günler."

      http://www.kuraldisidergi.com/3895/asi-aldatmacasi-ve-cocuk-olduren-yalanlar-yigini/

      Sil
    42. Kendim uzun süredir sitelerine girmiyorum, ancak Işıl hanım'ın formaldehidle ilgili yazısını okumak isteyenler yalansavar adlı siteye uğrayabilirler.

      Otizm ve aşılarla ilgili her blog ve forum alanında boy gösterdiklerini söylediğim bu arkadaşlar bir başka yerde de karşımıza çıkıyor, en altta benim bıraktığım yorumdan sonra "Melamine" nick'li bir bayan ve vir başka kişi daha şu yorumları yapıyor [http://blog.radikal.com.tr/Sayfa/otizmin-bebeklik-donemi-asilarla-iliskisi-var-mi-18458]:

      Melamine: "Bir anne olarak bebeklik dönemindeki aşı ve ilaç kullanımıyla ilgili tereddütlerim ve korkularım vardı.Bu yazı çok aydınlatıcı oldu. Teşekkür ederim Eren Hanım :)"

      Kullandığı takma isim şu an blogda görünmeyen diğer kişi:

      "Aşı karşıtı insanları kısıtlı araştırma değerlendirme becerileri dolayısıyla hep benzer yorumlar yaptığına şahid oluyorum. Bu çocuklarıNIN sağlığı açısından çok can sıkıcı. Sayın Kaya, bu yazıdan dolayı teşekkür ediyorum ve size MANTIK ve BİLİM dahilinde tartışma ortamı sunmayan yorumcularla tartışmamanızı tavsiye ediyorum. Arguing with anti-vaccers is like playing chess with a pigeon. It's going to knock over the pieces, SHIT on the board, and strut around with it's chest out as though it had won."

      Nick olarak özenle seçilmiş 'Melamime'in formaldehidle ilişkisi ve organik bağı için buraya bakabilirsiniz:

      http://en.wikipedia.org/wiki/Melamine

      Diğer pekçok örnek de var ancak bu kadarı bile bu insanların çürümüş ahlaki yapılarını ortaya koyuyor.

      Mehtap arkadaşımızın adı geçerek hazırladığım son yazılardan kendisine ait referansları en kısa zamanda çıkartacağım. Ancak, sanal alemdeki sözde-skeptik çetesiyle ilgili yazılan kısımlar geçerliliğini halen koruduğundan kalacak.

      Herd immunity teorisi ve aşıların işe yarayıp yaramadığı konusunda fikir ayrılıklarımız var Mehtap'la ancak burada da artık "we'll agree to disagree" demeyi ve en azından aşıların güvenliği konusunda hemfikir olduğumuz noktaların çokluğuna bakıp aşılarla ilgili kararların bilgiye ve kişisel tercihlere dayanması gerektiğini söylerek bitirmek isterim.


      İleride burada bahsi geçen noktaları kendi blogumda incelemeye devam edeceğim elbette, ancak tabii ki Mehtap arkadaşımızla ilgili bir referans olmayacak.

      Kendisi de buradaki diğer bütün anneler gibi çocuğu için en doğrusunu yapmaya çalışan, araştıran, ilgili bir anne ve tecrübe ettiğim kadarıyla sıcacık da bir insan. Mahcubiyetimin ağırlığı bu yüzden ziyadesiyle fazla.

      Ancak, kötü bir başlangıçla da olsa ben yine de kendisini tanımış olmaktan dolayı mutluyum ve kendisiyle gerek burada gerekse özelde yaptığımız fikir paylaşımlarını kendi adına bir kazanım olarak görüyorum. Birbirinden tatlı iki oğluna da buradan kucak dolusu sevgi gönderiyor ve yaşadıkları geçmiş/gelecek her nevi sağlık sorunu için acil şifa dileklerimi gönderiyorum.

      Herkese sevgiler,

      a.

      Sil
    43. Asena'yi tanidiktan sonra kendisini hedef alan tum soylemlerimden utandim. Herkesin onunde ben de ondan ozur dilemek isterim.

      Gercekten de FB uzerinden yaptigimiz sohbet benim icin cok degerli oldu. Ve ben kendisini cok sevdim. Ondan, ozellikle de alternatif tedavi yontemleri konusunda, cok sey ogrenecegimden eminim.

      Asena - yukarida gosterdigin orneklerden sonra suphelerinde haklisin. Uzun suredir bu tur insanlarla ugrasmissin, benim boyle bir deneyimim hic yoktu. t24'deki haberin daha gecen hafta yayinlanmasi da nasil bir tesaduftur :) Gormemistim onu.

      Sana ve herkese sevgiler.

      Sil
    44. Bu şekilde tatlıya bağlandığına çok sevindim gerçekten.

      Verdikleri bilgiler,linkler ve görüşler için yorum bırakan herkese ayrı ayrı teşekkür ederim.

      Okuyan herkes kendi araştırma ve değerlendirmesini yapacaktır elbet.Bu yazıyı yazarken kimseyi bir şeyi ikna etmek değildi benim de niyetim.Ama istiyorum ki ebeveynler çocukları ile ilgili karar vermeden önce mutlaka gerekli araştırmayı yapıp bilinçli tercihler yapsınlar.

      Paylaştıklarınız bu anlamda çok faydalı oldu bence,okuyanlara bir kapı araladığını umuyorum.

      Değerli vaktinizi ayırıp,bilgi ve görüşlerinizi uzun uzadıya aktardığınız için bir kere daha teşekkür ediyorum.

      Hepinize sevgiler...

      Sil
  22. Adsız

    Sunu da eklemek istedim. Ilaclar konusunda da cok hassasim, sizin gibi. Ilk oglumu 20 aya kadar hic ilac vermeden, seker, cikolata, beyaz un vs yedirmeden buyuttum. Birlikte uyuduk hep bir de. Sonra bir gece aglayarak uyandi. Girtlaktan agliyor benimkiler. Kusmaya basladi. Daha once de aglayarak kusmustu. Hemen yanimdaki bir bezle tutmaya calistim. Esim isigi acip legen getirmeye gitti. Beze bir baktim, kirmizi. Oglum her ogurdugunde kan kusuyor. Mideden cok az birsey geliyor. Sabahi zor edip doktora kostuk. Doktor bile korktu kanli bezi gorunce. O durumda ilaca hayir diyebilen kac anne vardir :) Ben hayir diyemedim. Bir suru test ve sonrasinda da antibiyotik aldi ilk defa. Yenilmis gibi hissediyorsunuz. Sonradan anladik ki soguk alginligi baslamis o gece. Hala neden kan geldigi tam bilinmese de, tahminler oksurmekten/aglamaktan dolayi bogaz yolundaki damarlardan birini patlatmis olmasindan yana. Bir hafta sonra hala hastaligi gecmemis olsa da, doktoru cigerlerinden ses geliyor, igne vuralim diyince bunu reddedip baska bir doktora gittik. Cunku artik sadece basit bir soguk alginligi gibiydi. Gittigimiz doktor da bizimle ayni dusuncedeydi. Sonrasinda hic bir ilac vermeden bir hafta sonra iyilesti.

    Ancak o aksami ben hala unutamadim. Aradan iki sene gecti ve oglum gece her oksurdugunde korkuyorum neredeyse. Ne kadar ilacsiz buyutmek istesek de, bazen olmuyor iste...

    YanıtlaSil
  23. artı bir

    Oyku merhaba, benim kizim da ayse ama daha fazla ortak noktamiz yok gibi..
    Ilk cocugun asilandi mi merak ettim ben de :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Yarım aşılı diyeyim :) 1 yaş sonrasını yaptırmadım,'uyanışım' o zamana tekabül ediyor. :)

      Sil
    2. AycA

      Ben birşeyi anlayamadım neden yorumları Adsız yapıyorlar ? .. Adsız yorumlara cevap vermek büyük bir alçak gönüllülük . tebrik ederim ..

      Sil
  24. Valla bilemiyorum.Yine de cevap veriyorum işte,teşekkür ederim. :)

    YanıtlaSil
  25. Bilgen

    ben de anlamıyorum ama yorumu beğendiğim için altına yazmadan edemedim. teşekkürler.

    YanıtlaSil
  26. mehtap

    Ayca Hanim, adsiz yorum yapmistim, cunku istenilen hesaplardan hicbirine sahip degilim :) Ama boyle sadece isim ve URL isteyen bir secenek daha varmis, onu da simdi farkettim. Ustteki "merhaba oyku hanim" diye baslayan yorum ve sonraki iki yorum bana ait.

    Yoksa baska bir art niyetim yoktu :) Sevgiler

    YanıtlaSil
  27. kaderra

    Öykü Hanım merhaba,

    Ben de 3 aylık hamile anne adayıyım inşallah. Yazınızı okudum ve çok etkilendim hatta ilk doğumunu sezaryen olarak yapan kardeşime de mail attım. Kardeşim de sizin gibi bundan sonra doğum yaparsa normal doğum yapmak istiyor. Çünkü doktoru daha henüz doğum tam başlamadan direkt bebek nefessiz kalabilir diyerek kendisini sezeryene almıştı. ben de normal doğum yapmak istiyorum çok. ve de eşim de aşılatmak istemiyordu kendisi de doğal yaşam ister çok. ama ben olur mu aşısız hiç diyordum. yazınızı okuyunca da bazı şeyler oturdu bende. ama cahilliğimden dolayı da çok korkuyorum. aşı yaptırıp yaptırmama konusunda. sizin de tavsiye ettiğiniz hipnobirthing kitabını sipariş verdim netten. okuyacağım. doktora gittiğimde de ikili test yaptırmamı istedi. bunları daha önce sadece duymuştum araştırınca da down sendromu olup olmadığını kontrol etmek için olduğunu öğrendim. ve yaptırmıyorum. çünkü Allah sağlıklı versin ama down sendromlu olsa da canına kıymam. ultrasona girişinde zararlı olduğunu duydum... ne çok bilgiye ihtiyacımız var ama hiçbirini bilmiyoruz. keşke liselerde bu bilgiler verilse....

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Sağlıklı,huzurlu bir hamilelik ve kolay bir doğum dilerim size.Daha önünüzde uzun bir zamanınız var bolca araştırma yapmak için.Kendinizin ve bebeğinizin sağlığı için doğum zamanına kadar mümkün olduğunca çok kaynak okumanızı öneririm.
      Kardeşiniz ssvd istiyorsa ve Facebook üyesiyse,orada SSVD grubu var,katılırsa faydalanabileceğini düşünüyorum.
      Aşı konusunda da iki sitenin ismini verdim yukarıdaki yorumlarda,incelemenizi tavsiye ederim.

      Sevgiler

      Sil
  28. delikizin evi

    merhaba Öykü :)

    Öncelikle sizi tebrik etmek istiyorum...Yaptığınıza gıpta etmemek mümkün değil...Benim de iki çocuğum var,eşim bir İngiliz...Ondan gelen rahatlıkla Türkiye deki pekçok rutini es geçtik biz de...Doğumlarım normal olmasa da, bebeklerime hamile kalır kalmaz kasanlardan değil, doğurana kadar içinde hiç bişey yokmuş gibi hayatına (elbette bazı şeyler ve bazı anlar dışında) devam edenlerdenim.Doğum olayını da abartmadım...Hastanede işim ibter birmez bebeleri kaptığım gibi evde iç güdülerimle yaptım anneliğimi...Ölçekler...Alınması gereken mama ya da süt miktarları...rutinler...Emme zamanlamaları ve bebeği pek çok ciddiye aldığını gösteren sözde "yapılmalı-edilmeli" listelerim olmadı...Kedim gibi emzirdim,iç güdüsel oldu pek çok şey.. Görüp anlam veremeyen kınadı,şaşırdı...farketmez devam ettik...sürünmeye başladığı anlardan itibaren her ikisi de yerlerdeydi...kedilerimiz ve köpeklerimizle hemde...Görenler acıdı halimize :) dediğin gibi merak ettikleri anlardan itibaren de dahil oldular soframıza...merak ettiklerinin tadına baktılar...ıttırık bıttırık 2 gr ondan 45 gr bundan adını duymadığım ama çok yararlıymış diye biyerlerden getirtilen bebek maması besinlerimiz hiç olmadı...şimdi " aaaa mutlaka kullanmalısınız" diye dayatılan vitaminlerden hiçbirini almasa da turp gibi ,neredeyse hiç doktor yüzü görmemiş üç yaşında bir kızım,yürümeye çalıştığı için hergün yüzlerce defa düşe düşe hayatı deneyimleyen bir de erkek bebeğimle doğal hayatın keyfini sürüyoruz şehirden uzak evimizde...

    en üzüldüğüm şeyse,neden birbirimizin seçimlerine saygı duyamıyoruz? Katılmak zorunda değiliz elbet,ama hayatta seçimler var ve deneyimlere saygı duymak kişinin yapabileceği en basit medeniyet belirtisi değil midir?

    sevgiler...

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Teşekkür ederim yorumunuza,size de gıpta etmemek mümkün değilmiş hani,sıcaklığınız buradan hissedildi. :) İçgüdülerle yapılınca ne kadar zevkli aslında birçok şey değil mi? :)

      Saygı duyamıyoruz evet,açık bir zihinle yaklaşıp öğrenmeye çalışmıyoruz,fikrimizi sakince belirtemiyoruz.Bu bireysel anomaliler ülkenin geneline de sirayet ediyor haliyle.Sonra böyle tahammülsüz,hoşgörüsüz,öfkeli bir toplum olup çıkıyoruz maalesef..

      bebeklerinizi öperim,sağlıkla büyütmeye devam etmenizi dilerim..

      Sevgiler!

      Sil
  29. Derya

    Maalesef asilama bir secim degil. Daha once yukarida da belirtilen "Herd Immunity" denilen kavram dolayisiyla toplumun saglikli olabilmesi ve virus ve bakterilerin kokunun kazinabilmesi icin herkesin asilanmasi gerekiyor. Simdi yasadiginiz toplumda eger Verem yok denecek kadar az ise bu bizlerin ve bizden onceki jenerasyonlarin asilanarak bu hastaliklarin kokunun kazinmasindan dolayidir. Hatta bu bazi ulkelerde oyle bir noktaya gelmistir ki, artik bu hastaliklar icin asilanma yapilmiyor. Bu nedenle bu "ben asilamaya karsiyim" yaklasimi sadece kisisel degil, tum toplumu ilgilendiren ve cok tehlikeli sonuclari olabilecek bir yaklasimdir. Yukaridaki "adsiz" yorumlarimda belirtmeye calistigim bu idi. Kusura bakmayin ben de diger hesaplarim olmadigindan adimi belirtemeyecegimi dusundugum icin Anonim secenegini kullanmistim. Ismim Derya. 13 yildir ABD'de yasiyorum. Burada cocugunuzu asilatmamak sizi buyuk dertlere sokar. Bir kere okula almazlar hakli olarak. Hicbir spor aktivitesine katilamaz cocugunuz, krese gidemez asilari tamamlanmadan. Su cicegi asisinin Turkiye'de yapilmaya baslandigini bilmiyordum. Ben ordayken yoktu, o nedenle soyledim. Ancak gecen seneden itibaren zorunlu asi olmus interneten yaptigim arastirmaya gore... Chickenpox cogu eyalette zorunlu bur asi degil burada. Bunun nedeni de cok agir bir hastalik olmamasi. Su cicegi asisi yaptirip yaptirmamayi tartisalim tamam ama oyle asilar var ki, sizin kendi cocugunuza yaptirmamaniz sadece sizin cocugunuzu degil tum toplumu ilgilendiren bir sorumsuzluk.
    Yukarida bir arkadasin belirttigi gibi dogallik, dogal yasam bir yere kadar iyi de, dogal seleksiyon da cok acimasiz demis, sonuna kadar katiliyorum. Sizin atesli bir cocuga mudahale etmemeniz, ya da sonucu olum olacak bir enfeksiyondan korumamayi tercih etmeniz, eger bunyesi gucluyse kurtulsun, degilse zaten yasamayi haketmiyormus demek degil de ne?

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Derya Hanım,

      Ben çocuklarımı zaten bağışıklıklarını olabildiğince yüksek tutarak koruyorum.Benim koruma anlayışım bu,bir dolu toksik,kimyasal ve karsinojen maddeyi sağlık adı altında kanlarına zerk etmek değil.Sizin mantığınıza göre aşılatmak da aynı şeyi söylemek değil mi?'Vaccine injury' mağdurlarından veya aşıların yan etkilerinden de haberiniz vardır sanırım.Bünyesi güçlüyse hatta daha doğrusu şansı yaver giderse kurtulur,değilse...

      Su çiçeğini siz önemsiz görmüşsünüz ama su çiçeğinden ölen de çoktur.Gripten de aynı şekilde.Kimi ayakta atlatır kimi ölür.Siz kişisel olarak hangi hastalıkları önemli görüyor, hangilerinin aşılamaya değer olmadığını düşünüyorsunuz bilemem ama bütün hastalıklar bağışıklık meselesidir.Mesele bu kadar basit.

      İyi ki Amerika'da yaşamıyorum zaten.İlaç firmalarının yönettiği,bu kadar teknolojiye rağmen sağlık açısından en zayıf,en hastalıklı,uyuşturulmuş beyinleriyle en yozlaşmış ülkesini mi örnek gösterdiniz göstere göstere,aşkolsun :) Yakında sokakta tuttuklarını aşılayacaklar zaten,tatile bile gitmeye korkacak yani insan :)

      Ateş konusunda çok yazdım,daha önceki yazılarımda da,yukarıdaki yorumlarda da..Siz korkuyor olabilirsiniz,buyrun verin ateş düşürücünüzü.

      Sağlık anlayışımız farklı anlaşılan,sağlığa bakışımız..Zaten ne demişim yazımın sonunda?

      ''Tavsiye değil,kişisel karar ve deneyimlerdir.İlginizi çeken bir nokta olduysa değil bana;kimseye bakmayın,kulak asmayın ve lütfen önce kendiniz titizlikle araştırın.

      Her şey ve herkesten önce kendi aklınıza,sağduyunuza ve içgüdülerinize güvenin.''

      Ben yaratılan bu korku imparatorluklarına pabuç bırakmayacak kadar güveniyorum hepsine.

      Darısı tereddütte olan herkesin başına..

      Sil
    2. Derya

      Oyku Hanim, size sonuna kadar katiliyorum acik bir zihinle yaklasip ogrenmeye calisma konusunda. Ancak bir konuda kesin karara varmadan once iki tarafin da goruslerini okumak anlamak gerektigini dusunuyorum. Sizin savundugunuz gorusler modern bilimi reddeden her seyin homeopathy ile tedavi edilebilecegine inanan kesimlerin gorusu. Bunlar gecenlerde de kanal tedavisinin kanserle iliskisini kurmuslardi degil mi? Bir de bu konuya bilimsel yaklasan insanlarin gorusleri var. Modern tip sadece ilac sirketlerinden ibaret degil. Ilac sirketlerini de ayrica bir dusman gibi gostermek ne kadar dogru onu da bilmiyorum. O ilaclar ki yoklugu gecmiste ne olumlere sebep oluyordu. Sonucta etik olmayanlari vardir mutlaka ama orda calisan kendini insanliga hizmet etmeye adamis yuzlerce binlerce arastirmaciyi da boyle bir kalemde harcamak tahammullu davranmak mi oluyor? Bu konularda arastirmalar yapan bilim adamlari omurlerini bosa harciyorlar bu durumda... Neyse, umarim secimlerinizden dolayi pisman olmazsiniz birgun. Yine de en azindan ateslenen cocugunuza ilac vermeseniz dahi en azindan bir ustunu basini hafifletip, ilik suyla kompres yapmanizi tavsiye edeyim. Bilime inanmasaniz da en azindan dogada bile isinan canlilarin kendilerini serinletmek icin ya hava akimi yaratip ya da su ya da vucut sicakliklarindan daha dusuk sicakliktaki nesnelerle temas ettiklerini biliyorsunuzdur.
      Bu arada normal dogumu tesvik etmenizi, cocugunuza gereksiz kimyasallar vermemenizi de ayrica takdir ettigimi soyleyeyim. Benim tepkim asilar ve tum tedavileri reddetme gorusunuze karsi idi. Insallah cocuklariniz gercekten tibba ihtiyac duymazlar omurleri boyunca ama duyarlarsa da lutfen reddetmeyin o cocuklarin iyiligi icin, nasil kendiniz icin reddetmiyorsaniz...

      Sil
    3. Achenax

      Derya hanım. "Özgürlükler ülkesi", demokratik Amerika'ya gidip sonra da kulağa pek bir komüneteryan gelen "sürü bağışıklığına can feda" ve yer yer de faşizan "aşılama bir seçim değildir" söylemleriniz, üzerine bir de "Bir kere okula almazlar HAKLI olarak" yorumunuz beni hayli düşündürdü ve Amerika gibi bir "özgür" köleler diyarında yaşamıyor oluşuma bir kere daha şükrettim.

      Verem aşısının faydaları hakkında ısrarcısınız, fakat verdiğiniz bilgiler eksik ve yanıltıcı. Buyrun, kendi araştırmalarım sonucu yazdığım metni sunuyorum size, lütfen aşının "koruyıcı etkinliği" ile ilgili bölümü dikkatli okuyun. Referansları mevcuttur metinde, lütfen bunları da kontrol edin. Belki geri almak istediğiniz yorumlarınız olur?

      http://lilliputian.me/2012/11/verem-tuberkuloz-asisi-bcg/

      Orada çeşitli tablolar da verdim. Dikkat edecek olursanız verem aşısının Türkiye'deki uygulanış tarihçesine, aşılama dozu yıllar içinde ağırlıklı olarak "etkisizliğinden dolayı" 4'ten 1'e çekilmesine ve bu sırada sürekli bir nüfus artışı yaşanmasına rağmen verem insidansı düşüş eğilimini hep sürdürüyor. Bunu nasıl açıklamamız lazım acaba? Böylesi bir terine evrimle nasıl hastalık kökü kazıdı verem aşısı?

      Tr'de görülen verem vakalarının kabaca %66'sı pulmoner (akciğer veremi) iken şu bilgiyle bir altalta koyalım bakalım siz ne çıkarım yapacaksınız:

      "1996′da Lancet dergisinin yayımladığı Malawi’de 66,000 kişi üzerinde yürütülmüş plasebo kontrollü, uzun dönemli bir BCG (verem aşısı) koruyucu etkinlik çalışmasının sonuçlarını araştırmacılar şu şekilde ifade ediyor: “denenen aşılardan hiçbirinin pulmoner tüberkülozu önlemede katkı sağladığına dair kanıt bulunamamıştır“(25). Aslına bakılırsa, “kesin tanı konulmuş verem vakası oranları . . . plasebo verilmiş kişilere göre ikinci doz BCG almış olanlarda daha yüksek” çıkmıştır(26)"

      1998'de Almanlar neden bırakıyorlar biliyor musunuz verem aşılamasını? Almanya’daki epidemiyolojik durum, BCG aşısının koruma sağladığına dair ortada kanıt olmayışı ve BCG aşısının pek de nadir olmayan ciddi yan etkileri gözününe alınarak!

      Herd Immunity (sürü bağışıklığı) ile ilgili yukarıdaki yoruma cevabımı okumanızı öneririm.

      Güzel bir sözdür Mark Twain'den, "İnsanları kandırıldıklarına inandırmak kandırmaktan daha zordur".

      Sağlıklı günler dilerim.

      Sil
    4. Derya Hanım,

      Benim ve daha pek çok insanın savunduğu görüşler modern tıbbı toptan reddeden kesimin görüşleri değil,bence burada kırmanız gereken bir önyargınız var.Zira aşıların zararlarından bahsedenler sadece tamamlayıcı tıp ile uğraşanlar,homeopatlar falan değil.Sayısız bağımsız (evet ilaç şirketlerinden bağımsız) hekim ve biliminsanı var bu görüşü kanıta dayalı tıp ile destekleyen..


      Beni her türlü tedaviyi reddeden yobaz biri gibi gösteren yorumlara üzülüyor ve sinirleniyorum.Tıp endüstrisine karşı yapılan eleştiriler ve alınan duruş neden işini hakkıyla yapanları harcamak olsun?

      Aşılar bir tedavi yöntemi değilken ve aynı yazıda mastitli mememden operasyon geçirmek zorunda kaldığımdan bahsetmişken,beni bütün tedavileri reddeden biri gibi yorumlamanız biraz anlamsız olmuş.

      Doğaya dair verdiğiniz örnek ise hastalık sonucu oluşan ateşten değil,hava sıcaklığına bağlı vücut ısısının yükselmesi sonucu bütün canlılar tarafından doğal olarak hissedilen bir ihtiyaçtır.

      Sil
  30. Achenax

    Diva Mama ünvanını yazarına hak ettiren bir yazı; oğluma gidip sarılmamı, onu doğurduğum günü hatırlamamı, tüm gün pür neşe ve bazen de buruklukla anıları tazelememi sağlayan yazı ...

    Hislerin tercümanı, yaraların merhemi bir yazı ..

    Teşekkürler Öykü ..

    Tahmin edilebileceği üzere bugün adeta bir mafya haline gelmiş big medico-pharma'nın gözbebeği, kutsal ineği 'aşı'lara gelince insanlar daha ziyade duygusal tepkiler veriyorlar. Zaten istenen de tam olarak bu; insanlar mantığı-düşünceyi bir tarafa bıraksın, bilimselmiş gibi gösterilen ancak ne bir "teori" olmaktan öteye gidebilen ne de reelde bir geçerliliği olan bir 'sürü/toplum bağışıklığı' konseptiyle bu defa anne-babalar birbirine cephe alsın, aşıyı tercih etmeyenler şeytanlaştırılsın, dışlansın, suçlu ilan edilsin.

    Dünyanın en büyük/zengin sektöründen bahsediyoruz burada; başlarındaki CEO'ların tek görevi kar oranlarını korumak olan birer iş adamı olduğu, eskisi gibi hekim/biliminsanlarının yönetmediği ilaç firmalarının milyonlarca dolara yürttüğü reklam kampanyaları/halkla ilişkiler çalışmalarının algılarımızı başarıyla yönetmesidir. Ve büyük de bir avantajları var çünkü sizi can evinizden vuruyorlar, aşı yaptırmazsan çocuğun ölür! diyorlar; yalan söylüyor bu tacirler. Ama bildikleri bir şey var, korku herzaman satar!

    Uzatmayayım .. Öykü'nün toplum bağışıklığı "teorisi" ile ilgili söylediklerine ilaveten Dr. Moskowitz'in açıklamalarını da buraya eklemek istiyorum.

    "Vücudumuzu aşılama yoluyla “kandırmış” ve immün sistemimizin normalde yabancı bir proteine vereceği yanıtı vermemesini sağlamış oluyoruz, ancak bu tip bir proses, biyolojik olayların normal seyrinin tamamen dışındadır; böyle bir şey doğada asla olmaz. Aşılama, insanın evrimleşme sürecinde takip ettiği yoldan büyük bir sapmadır. Doğa, insan bağışıklık sisteminin yabancı etmenlere karşı enflamatuvar bir tepki vermesini öngörmektedir. Bu hayatta kalabilmek için ihtiyacımız olan yaşamsal bir mekanizmadır, sürü/toplum bağışıklığıdır, seleksiyondur. Şimdi geçtiğimiz yüzyılda birden bire hekimlerin milyonlarca yıllık doğal bilgiden daha iyisini bildiğini, insanoğlunun muhteşem bilimsel aklı olmadan hayatta kalma şansımızın olmadığını öğreniyoruz?!

    KAYNAK:

    Moskowitz, R MD,The Case Against Immunizations,
    Journal American Institute of Homeopathy p 21

    Doğal hastalık, normal immün yanıtların tümünün verilmesini sağlayacak denli güçlüdür.

    Bağışıklık vücuda zorla kazandırılamaz. Vücut kendine yabancı olan istilacıyı bizzat tanımalı, daha sonra da vücuda bulmacanın parçalarını biraraya getirerek immün güçlerinin hangi kombinasyonlarıyla bu yabancı birimi tanıyıp kuşatacağını ve bertaraf edeceğini tamamen kendi başına bulmasına müsaade edilmelidir. Bu zaman alan ve gayret gerektiren bir süreçtir – sürekli, mutedil stimülasyon gerektirir. Hasta düşme de bu sürecin bir parçası olabilir, ancak sonuç uzun süreli bağışıklık, TEK GERÇEK bağışıklıktır.

    Üretilen aşıların milyonlarca dozu da birbirinini aynıyken, her bir insanın bağışıklık sistemi de belirli bir hastalığın o insanda seyir şekli de farklı, tamamen kendine özgüdür. Tıbbın ana ilkelerinden birini hatırlayacak olursak, “hastalık yok, hasta vardır” ve aşılama ile tüm dünya nüfusu tek tip gömleğe sokulmak istenmekte, bireysel farklılıklar yok sayılarak kusurlu bir yaklaşım sergilenmektedir.

    Aşılama ile oluşturulan yapay bağışıklanma neticesinde bugün yeni bir fenomenle karşı karşıyayız; yetişkinlikte kişiler orijinal hastalıkların “atipik” versiyonlarını geçirmekte ve bu atipik versiyonlar çok daha ağır bir tabloda seyredebilmektedir. Buna örnek olarak yetişkinlerde görülen kızamık, su çiçeği ve zona vakaları verilebilir."







    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Ben teşekkür ederim bu güzel sözlere,hakikaten mahçup oldum. :) Ve teşekkürler zahmetine katlanılıp uzun uzun yazılmış yorumlara,açıklamalara...

      Hepsi çok önemli,çok değerli...

      İyi ki varsın,sevgiler...

      Sil
  31. ela selin

    Dünyada hala kizamik saatte 18 cocugu öldürmeye devam ediyor. Asinin yaygin oldugu gelismis ülkelerde bu sayi sifira kadar iniyor.
    Basit bir hesap: http://en.wikipedia.org/wiki/Herd_immunity. Anlamak icin doktora yapmaya gerek yok.
    Dogal anneligi savunmanizi anliyorum, bu sizin seciminiz. Ama asi olmamayi savunurken basta kendi cocugunuza olmak üzere tüm cocuklara karsi sorumluluk tasiyorsunuz.
    O yüzden bu yaziya sessiz kalamadim, cocuklarini asilatmayan tüm anne babalari siddetle kiniyorum


    http://www.slate.com/articles/life/family/2014/01/growing_up_unvaccinated_a_healthy_lifestyle_couldn_t_prevent_many_childhood.html

    http://www.slate.com/blogs/bad_astronomy/2013/12/06/measles_2013_us_cases_triple.html

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Selin Hanım,üstteki yorumlarda herd immunity'den bahsedildi çokça,bir göz atın isterseniz.

      Ayrıca aşılara güveniniz bu kadar tam ise,aşılanmayanlardan korkmamanız gerekir.

      Sil
    2. ela selin

      Su yüzden : 1) Bu sekilde düsünen insanlarin cogalmasindan korkuyorum 2) Hastalik ya da dogustan nedenlerle savunma sistemi calismayan ya da suboptimal calisan cocuklarin ölüm tehlikesiyle yüzyüze gelmelerinden korkuyorum. Cocuklarinizi dogal besler ya da beslemezseniz bunun sonucunda zarar görecek görmeyecek olan sizin cocugunuzdur. Ama sizin cocugunuz gecirdigi kizamikla benim savunma sistemi zayif cocugumu tehdit ediyorsa bu yalnizca sizin sorununuz degildir artik. Umarim anlatabilmisimdir.

      Sil
    3. Selin Hanım,

      Aynı hassasiyeti ve kınamayı gereksiz yere antibiyotik kullanıp toplum sağlığını uzun vadede tehlikeye atarak,antibiyotik direnci gelişmesine neden olan ailelere de gösteriyorsunuzdur umarım.

      Peki ya bağışıklık sistemi zayıf olan benim çocuğumsa ve aşıdan zarar görürse bunun hesabını kimden sormam gerekecek sizce?Aşıların güvenilirliğini ve etkinliğini %100 sanarak aileleri kınıyor olabilir misiniz acaba?

      Hiçbir şekilde inanmadığı,yan etkilerini göze almak istemediği ve uzun vadedeki etkilerini henüz bilemediği bir şeyi kim bir ideal(!) uğruna çocuğuna yaptırır?Bunun için kim ne hakla baskı yapabilir?

      Yukarıya güzel bir yorum geldi canlı virüs aşıları ve shedding ile ilgili.Bu konuda ne düşünüyorsunuz?Gündelik hayatınızda bunun önlemini aldınız mı hiç?

      Sil
  32. merhaba,
    doğallığın ötesinde mevzulara da temas eden bu ilginç tartışmayı izlemek zihin açıcı oldu. özellikle aşının karlı bir iş olmadığı ve bir amme hizmeti gibi algılanması hususunda. kendi çapımda ülkemizdeki son durum nedir diye basit bir araştırma yaptım ve şu ilginç kaynağı buldum.:http://orion.pleksus.com.tr/puader/v2/files/file/pdf/sunum_2012/Ulusal_asi_semasinda_son_durum.pdf burada en ilginç gelen bilgi 38. sayfadaki aşıya ayrılan bütçe tablosu. 2002 yılında 18.010.960 ytl olan rakam 2012 yılında 396.278.000 ytl'ye yükselmiş . 10 yıl zarfındaki nüfus artışımızı, bebek-çocuk ölüm hızındaki değişimi( ne derece bir ilerleme oldu bilmiyorum) ve hatta milli gelirimizin artış-azalış durumunu , bu süre zarfında önceden olmayıp da sonradan ortaya çıkan öldürücü hastalıkları ( varsa böyle bir hastalık) düşünürsek çok şaşırtıcı bir bütçe artışı söz konusu : 200 kattan fazla! sanıyorum bu rakamlar ışığında ilaç firmalarının bu işten kar etmediğini ve pazarlarını genişletmediğini söylemek epey saflık olur. peki bu süre zarfında bebek ve çocuklarımızın daha iyi beslenmesi, daha iyi şartlarda yaşaması için yapılan harcamalardaki artış da böyle midir acaba? düşünün camı olmayan evlerde soğuktan ölen bebekler hala var ülkemizde, bir çok eve et girmiyor ama mama firmalarına sorarsanız türk çocuklarındaki demir eksikliği anne sütünün yaygınlığı ve mamanın az verilmesi yüzünden. madem bebeklerimizin sağlığını bu kadar düşünüyorsak, onca yoksul ailenin en temel sağlıklı bir ortamda barınma, ısınma ve dengeli beslenme ihtiyaçlarının karşılanması için devletin yaptığı katkıların da en az bu oranda artması gerekmez mi? aşıların etkinliğini hiç sorgulamadan soruyorum, düşünün ekmekle doymak zorunda olan, camsız ve pencereleri naylonla kaplı evlerde yaşayan, yırtık ayakkabısıyla okula giden, hijyenden uzak hayvanlarla içiçe bir hayat süren binlerce çocuğumuz zorunlu aşı kapsamında. bu çocukların başına gelebilecek milyonlarca hastalık arasından firmaların ürettiği bir kaç tanesi için bu paralar harcanıyor ve zorunlu tutuluyor. peki geriye kalanlarla hangi bağışıklık sistemiyle savaşacak bu çocuklar? sayısız patojen var, bakteriler, mantarlar, virüsler..neden onların dengeli beslenmesi, ısınması ve sağlıklı koşullarda barınması zorunlu değil ve bütçede payı yok? üstelik bağışıklığı zayıf çocuklar için aşının tehlikeli olduğu da bizzat firmalar tarafından söyleniyorken. sürekli genişleyen aşı takvimi bu yönden de üzerinde düşünmeye değer bir konu bence.

    bu belgede, uygulandığını hiç görmediğim aşı sonrası istenmeyen etkiye ilişkin uygulama da var. sayfa 53'te bulunan ve bildirilmesinin zorunlu olduğu belirtilen yan etkiler arasında, paralizi( felç), ensefalit, menenjit, sepsis, yaygın verem enfeksiyonu gibi çok ciddi durumlar sayılmış. muğla'da bir çocuk hepatit aşısından hemen sonra hastalanıp 3 gün sonra sepsisten ölmüştü . ölümden 2 yıl sonra 7 profesör 1 uzman hekimin verdiği adli tıp raporunda septik şokun aşıdan mı çocuktaki başka bir hastalıktan mı kaynaklandığı anlaşılamamıştır denmiş.http://www.haberfx.net/adli-tip-raporu-ikinci-kez-yikti-haberi-218379/ oysa yukarıdaki formda aşıdan 1 hafta sonraya kadar olan sepsisin bildirimi zorunlu yan etki olduğu yazıyor. çocuk hasta idiyse zaten aşılanmaması gerekirdi. bu durumda aşıdan korkan anneleri cehaletle ya da risk almakla suçlarken fazla acımasız olmuyor muyuz?
    yaptırdığımız aşının yan etkisini asm hekimine sorduğumuzda bize sadece aşı yerinde kızarıklık diyor oysa. bu durum da ister istemez sağlık personeline karşı ciddi bir güvensizlik yaratıyor neden bizden saklanıyor bu bilgiler? koyunlara vurulan şap aşısından ne farkı kalıyor çocuğumuza vurulan aşıların? üstelik hayvan aşılarının sonrasında hayvanı ölen-sakatlanan çiftçilere devlet tazminat da veriyor , insanlarda o da yok.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Benim anlatmaya çalıştığım şey tam da bu idi sevgili Adsız :) Bilimsel verilere bakarak hiç birşeyin kesin doğruluğu kabul edilemez aşı ile ilgili çünkü vak'a bildirilmiyor, yan etki söylenmiyor dahası bunlar hep saklanıyor. Ve biz çıkıpta aşı bize zarar verdi dediğimizde maalesef sadece aşı karşıtı ve bencil olarak yaftalanıyoruz. ellerinize sağlık...

      Sil
  33. Oncelikle cok guzel bir kaynak bulmussunuz. Bir ara Turkiye'deki asi durumlarini aramistim ama boyle derli toplu verilere hic ulasamamistim. Tesekkurler. Ancak 18 milyonluk butce, 396 milyona cikinca, aradaki kat sayi yaklasik 22 olur, 200 degil. Gene de TC Saglik Bakanliginin asilar ya da cocuk bakimi hakkinda aldigi kararlar ile ilac firmalarinin asilardan elde ettigi kar bir arada mi incelenmeli bilmiyorum. En azindan benim saf oldugumu ima ettiniz - yukarida bir baskasinin yaptigi gibi bir orgute bagli oldugumu degil, tesekkur ederim. Saf olabilirim bu arada. Cunku bu yasima geldim, insanlarin neden olaylara siyah-beyaz baktiklarina, her iki tarafi anlamaya calismadiklarina hala anlam veremiyorum.

    Saf biri olarak soyle dusunuyorum: Butcenin 22 kat artmasi ulkemizde son yillarda yapilan saglik reformlari (ya da herneyse) ve yeni cikan asilarla alakali olsa gerek. Onceden ailelerin cebinden odedigi asilari artik devlet odemeye basladi ornegin. Sirf bu bile butcenin artisini aciklayabilir mi acaba? Konu ile ilgili derin bilgilerim yok ama baska yonlerden de ele alinmali buldugunuz veriler.

    Soyle bir gercek var: Asi ureten ilac firmalarinin asilardan elde ettigi gelirle, diger urettikleri ilaclardan elde ettikleri gelirleri karsilastirin.Asilar bu firmalarin toplam gelirlerinin yuzde 1.8'ini olusturuyor! Yuzde 2 diyelim. Bu firmalarin kar amaciyla is yaptiklari konusunda hemfikiriz. Toplum sagligina hizmet etmek gibi bir amaclari da yok. Oyleyse, kar amacli bir firma, neden cok kar getirmeyen bir urunle zaman harciyor? Asilar nasil yapiliyor, bir doz asi kac ayda uretiliyor, calismalar kac sene aliyor, yapilan asilarin bozulma risklerini, ve asidan zarar gorenlerin actigi davalari (her ne kadar ABD devleti asi firmalarini korumak icin bir program olusturmus olsa da, anne-babalar bu programdan cikip baska bir mahkemede asi firmalarini dava edilebiliyorlar) okursaniz, bu isin hem kolay olmadigini hem de riskli oldugunu ogrenirsiniz. Ilgilenirseniz size konuyla ilgili kaynak onerebilirim. Bunu kar amaci guden bir firma neden yapsin? Turkiye'den elde ettikleri kar artsa da, bu yine diger ilaclardan elde ettikleri milyarlarca dolara yaklasamiyor bile. Bu is cok karli olsa, baska firmalar da bu isin icine girmek istemez miydi? Birakin girmeyi daha 10 sene oncesine kadar cesitli ilac firmalari asi yapmayi birakmisti - bir cok finansal etkenden dolayi. Ilgilenirseniz konuyla ilgili kaynak onerebilirim.

    Bir pastane dusunun, kurabiyeden ayda 100 milyon kazaniyor, borekten 2 milyon. Ve boregin hamurunu acmak, icini hazirlamak, bir de hemen satamazsa bayatlama risklerini goze almanin ustune cok da kar getirmedigini dusunun. Bu pastanenin sahibi olsaniz, hala borek yapmaya devam eder misiniz, yoksa tum gucunuzu, firinlarinizi vs kurabiye yapimina verip daha cok kar mi etmek istersiniz? Topluma hizmet etmek gibi bir amaciniz da yok, sadece para kazanmak istiyorsunuz. Durum buna cok benziyor. Ancak belediye diyor ki, borek yapmazsan kurabiye de satmana izin veremem kusura bakma. Sonra da diyor ki, sen merak etme ben senin boreklerini alirim. Son yillara bakacak olursak, sen de diyorsun ki, ama sevgili devlet, borek yapmak benim icin cok zahmetli, ben fiyatlari artirayim falan da filan. Bu cok yonlu sistemi, "asilar cok karli bir is" diyip kestirip atmak, bircok baska degiskeni gormezden gelmek gibi geliyor bana. Yuzde 2, bir dusunun. Yarin bu firmalarin hepsi asi yapmayi biraksin, hayatlarinda pek de bir degisiklik olmadan devam edecekler.

    YanıtlaSil
  34. Durum senelerdir boyle ama son zamanlarda cikan Gardasil, Prevnar ve Grip asilari gibi asilar durumu degistirmeye basladi. Bunlar daha yeni asilar ve diger asilara gore daha pahallilar. Turkiyede ayrilan butcenin bu kadar artmasindaki etkenlerden de biri bu olabilir. Bildigim kadariyla, kus gribinden sonra artan korku nedeniyle devletlerin asi talep etmeleri, asi firmalarinin da yuksek ucret istemelerinden gelen yeni bir gelenek ve dolayisiyla kar artisi soz konusu. Bu son 5 belki de 10 seneki duruma bakip senelerdir yapilan asilar hakkinda genel bir sonuc olusturmamamiz lazim. Bu yeni kar orani artisindan sonra bile asilar, ilac firmalarinin en karli isleri degiller bu arada. Belki ileriye donuk boyle "korkunc" planlari vardir. Asilarin daha karli hale getirilmeye calisilmasi, "asilar ilac firmalari icin cok karli" demek olamaz. Devletlerin asi talepleri var. Siz ya da ben kabul edelim ya da etmeyelim, devletler asilarin hastalik kontrolunde
    yararli olduguna inaniyor ve asi istiyorlar. Ureticiler de bu cok kar
    getirmeyen isi daha karli yapmak istiyorlar ki emeklerine degsin. Finansal olarak bakarsak duruma, bunda hic sasilacak birsey yok bence. Ama bu argumanda iddia edilen bu degil. Internetteki asi karsiti gruplarin "asilar cok karli" gibi soylemleri gercegi oldugu gibi yansitmayan bir iddia. Ayrica ayni iddia homeopathic ilaclar satan firmalar icin de soylenebilir. Bu sirketlerin kazanclarinin 2015'de 115 milyar dolari bulacaklari soyleniyor. Son 5 senedir buyumeleri senede bazi kaynaklara gore %7, bazilarina gore %16 hatta %30 diyen de var (yukarida Achanex kendi blogunda asilarin buyume yuzdesinin %10-15 oldugunu ve bunun muthis bir buyume oldugunu soyluyor bu konuyla ilgili. Bilmiyorum gordunuz mu. O yuzden kiyas yapmak lazim) O zaman ne dusunmemiz gerekiyor? Asilara karsi olan homeopat'ler de paranin pesindeler mi acaba? Hangi tarafa inanacagiz?

    YanıtlaSil
  35. Bakanligin asiya ayirdigi butce bir yana, diger konularda boyle bir artis olmamasi konusunda size katilmamam mumkun degil. Tum saydiklariniz bir yana, Kusadasinda (yani turkiyenin bir cok yerine kiyasla gelismis bir bolgesinde) gittigim en az 3 saglik ocaginin tuvaletinde sabun ve tuvalet kagidi yok! Insanlara asi yapmadan once, el yikamanin ve tuvalet temizliginin egitimini verseler hastaliklar onemli derecede azalir herhalde, oyle degil mi? Sabun! Saglik ocagindaki tuvalette sabun olmamasi
    kadar pislik birsey var mi? Zaten tuvaleti temiz olan kac yer biliyorsunuz
    ulkemizde? Amerikayi ovmek icin degil, ama orada mola vermek icin durdugunuz yerdeki tuvaletlerde bile, bizim ulkemizdeki gibi yogun idrar kokusu yok nasil oluyorsa. Kaka yapip sifonu cekilmemis tuvalete sadece bir kere rastladim orada kaldigim yillar boyunca. Turkiye'deki hemen her umumi tuvalette gorulen cok olagan bir manzara kakali tuvaletler. Ustelik oradakiler parali bile degiller. Hijyen kurallarini hic ama hic bilmiyor halkimiz. Bu konu uzerine gidilemez mi mesela? Sokakta o kadar cok insan var ki, yolda yururken cocuklarimin ellerini open ya da elleyen. Bir de "bebek daha, o yuzden yuzunu opmuyorum, sadece ellerini!" demezler mi! Yuzunu opmeni daha cok tercih ederim yahu! Ellerinin temizligi en onemlisi!

    Toplumu egitmek cok uzun yillar alan bir surec olsa gerek. Ben kendi anneme bile 4 senedir ogretemedim bazi seyleri :) Defalarca anlatmama ragmen hala oksurdugunde ellerini kullanan, sonra o ellerle herseyi tutan insanlarla cevriliyim. Insanlara temizligi ogretmektense, asi yapmak daha kolay tabi. Bakin kalp hastaliklari. Sadece beslenme ve hayat sartlarindan dolayi kalp rahatsizligi olan milyonlarca insan var dunyada. Yapmalari gereken sey sadece birazcik spor yapip, dengeli beslenmek. Ama bunun yerine kalp ilaci kullanmayi tercih ediyorlar. Gene kendi ailemden ornek vereyim. Kilolu bir akrabam var. Kilolarindan dolayi tansiyon hastasi. Bu konuda hic bir sey yapmak istemiyor, cunku hergun almasi gereken tansiyon ilaci cok daha kolayina geliyor.

    Boyle insanlarin oldugu bir toplumda da yapilacak en kolay sey asilar ve
    ilaclar. Bir de cocuklarin saglikli beslenmesi, barinmasi gibi ihtiyaclarin
    karsilanmasi icin cok iyi organize olmayi bilen bir devlet lazim. Sevgili
    devletimiz daha eletrik ve su kesintilerini kontrol etmeyi beceremiyor. En
    gelismis sehirlerimizde bir hafta suren su kesintileri yasaniyor.

    Asilarin yan etkileri konusunda da size katiliyorum. Katilmadigim bir an bile olmadi ustteki tum yorumlarimda.

    YanıtlaSil
  36. mehtap hanım,
    direkt olarak şahsınıza hitaben yazmamıştım, hatta daha sert ve suçlayıcı yorumlar olmuştu kınama tarzında. meselenin bu kadar basit olmadığını vurgulamak istedim. denmiş ya, çocuğumuzun beslenmesi sadece bizi etkiler, o bile doğru değil, bugün bilinçsiz annelerin kötü ve kolayına kaçan beslenme alışkanlıkları yüzünden onların çocuklarıyla aynı okullara giden bizim çocuklarımız da kötü alışkanlıklar ediniyor, okul kantinlerinde, yemekhanelerinde sağlıksız yiyecekleri tüketmek zorunda kalıyor, her burnu akan bebeğe antibiyotik dayayan anneler yüzünden, mikroplar direnç kazandığından biz de ihtiyacımız olduğunda çaresiz kalabiliyoruz ya da toplumun genelinin gıda güvenliği yönündeki umursamazlığı ve tepkisizliği yüzünden yediğimiz ekmekten içtiğimiz suya kadar sağlıksız şeyler tüketmek zorunda kalabiliyoruz.

    kar konusunda değerler ve kaynak zaten ortada da ufak bir hata olmuş, evet artış 22 kat. sonuçta çok çarpıcı bir artış. şöyle ki 2002 yılında 163 civarı olan asgari ücretin bu artış oranıyla neredeyse 3600'e çıktığını düşünün sadece. doğrudur kuş gribi korkuttu doğru ama domuz gribi için yaratılan korku kampanyasının fos çıkışı da hafızalarda , iade edilen ve elde kalan aşılar da. bu arada amerika'da ailelerin vaccine court dışında tazminat talep edip, programdan çıkarak başka mahkemelerde firmalara karşı hak arayabildikleri konusunda bir yanlışlık olmalı. çünkü 80li yılların sonunda aşı firmalarının dava edilememesi kanunla düzenlendi bildiğim kadarıyla, aşılar "unavoidably unsafe"( kaçınılmaz olarak güvensiz) kategorisine alınarak. ancak devlet dava edilebiliyor. çok da önemli değil bu detaylar konunun özü için. neticede bizde herhangi bir şekilde hak aranması mümkün olmadığından beterin beteri var demek lazım.

    bu aşı konusu her gündeme geldiğinde beraberinde homeopatların da gündeme gelmesini anlamıyorum. şu ana kadar homeopatiye başvurmadım , başvurabilirim de birgün özgür irademle ama kimse beni zorlamıyor. devlet benim vergilerimle homepatik ilaçları toptan alıp bana zorla ( mahkeme ve polis korkutmasıyla) yapmaya çalışmıyor. homeopatlar tarafından lüks otellerde finanse edilen kongrelerde, kayıtsız şartsız homeopatiyi bize dayatan doktorlar ağırlanmıyor, homepatinin etki -yan etkileriyle ilgili yürütülen "bilimsel" çalışmaları dev homeopati firmaları finanse etmiyor, zorunlu tutulan homeopatik tedavilerin hangilerinin kullanılacağına karar veren danışma kurulunun üyelerinin hatırı sayılır kısmı bu işten en çok para kazanan homeopatlar değil, zorlama olursa ona da karşı olurdum. homeopatlar da elbette kar amacı güdüyorlardır sonuçta bir iş bu. karlarının bu dönemde artması da normal bence ( tabii bizim için konuşmuyorum amerika ve avrupa için) , çünkü yukarıda saydığım çarpıklıklar o kadar ayyuka çıktı ki güven o kadar sarsıldı ki insanlar alternatif arıyorlar. benim temennim sadece seçme hakkımızın olduğu bir ülke.

    şahsen öykü'nün en beğendiğim yaklaşımı olan "öncelikle sağlığı korumak" benim de felsefem. sağlığı kaybedip, hasta durumuna düştükten sonra modern tıp da homeopati de tedavi seçenekleri sunuyor. isteyen istediğini seçiyor ya da yerine göre her ikisinden de faydalanıyor. aslolan tedaviye muhtaç kalmadan, yangın binayı sarmadan vücudu sağlıklı tutmak. kolayı seçmemek zoru başarmaya çalışmak. belirtmiş olduğunuz konular ve toplumsal bilinç de çok önemli elbette. bu devirde sağlığımızı korumak o kadar çok boyutlu o kadar kapsamlı bir iş ki, normal doğum da, minimum-akıllı ilaç kullanımı da, hijyen de, temiz hava da , kimyasallardan mümkün olduğunca arınmış yaşam da , stres kontrolü de sayısız faktörün dikkate alınması lazım. elimizden gelen ne ise kendimizce yapma gayretindeyiz, her şeyi kontrol edemesek bile. o yüzden bu yazının başlığı çok kıymetli, yani başka bir bebeğin, başka bir hayat tarzının da zor ama mümkün olduğunun görülmesi açısından. bu tartışmalar da farklı renkleri, farklı hayat tarzlarını, farklı bakış açılarını dışlamamayı en azından anlamaya çalışmayı öğrenmemiz için çok faydalı diye düşünüyorum.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Dediklerinize katiliyorum. Ozellikle son paragrafiniza. Yorumunuzu uzerime alindim, kusura bakmayin. Cunku kar konusunda yorum yapan tek ben vardim takip ettigim kadariyla. Bir de sahsima karsi yapilan ithamlardan sonra alingan oldum dogrusu. :)

      Mahkeme konusunu firmalarin goz onunde bulundurmalari gereken risklerden biri olarak belirtmek istemistim. 2011'de firmalarin korunmasi bir adim daha yukseltildi dogru, ama hala haklarinda dava acilmalari mumkun olan durumlar var (uretim hatalari, yeterli uyariyi yapmamis olmalari gibi)Toplu dava acilma durumlari da soz konusu. Neyse, zaten dediginiz gibi bunlar detay. Sonucta Vaccine Court'tan tazminat almak bile uzun, yipratici ve zor bir surec. Once bunu raporlayacak bir doktor bulmak lazim ki bu bile daha once degindiginiz gibi cok zor birsey.

      Bence, homeopati ve asilarin birlikte anilmasinin sebebi su: Genelde internette asi karsiti propaganda yapanlarin meslegi bu konuyla ilgili, bu urunleri ya da benzeri alternatif urunleri satiyorlar. Hepsi degil ama bircogu. O nedenle bu insanlarin yazdiklari makalelere, gosterdikleri calismalara, kaynaklara, yorumlarina cok itimat edilmiyor. Maalesef asiyi sorgulayan bir cok insan da bu kaynaklari referans aliyor. Dikkatlerin, saglam verilerle beraber asilarin potansiyel zararlarina cekilmesi gerekirken, bu tur insanlarin soylemleri genelde absurd, sansasyonel ve duygu somurucu tarzda olduklari icin hemen hicbir asi karsiti gorus ciddiye alinmiyor bilim cevresinde. Bence bu davaya zarar bile veriyorlar bu yuzden. Halbuki bu grup ve iddialari aradan cekilirse, belki annelerin endiseleri daha ciddiye alinir, toplumsal bilinc daha saglikli saglanir, daha buyuk bir topluluga sesimizi duyurabiliriz.

      Sil
  37. Vaktiniz var mı bilmiyorum ama, ben sizinle oturup uzun uzun kahve içmek ve bir sürü şey konuşmak istiyorum :)

    YanıtlaSil
  38. 'Midemi tıp tepti!' yazısının altına bıraktığınız yoruma karşılık vermiştim ama belki gözünüzden kaçmıştır diye buraya da yazayım.Mail adresim oyku1979@hotmail.com.Oradan haberleşebiliriz.

    YanıtlaSil
  39. fena halde kafam karıstı :)

    YanıtlaSil
  40. kuzeni aşı yapılmamaktan çocuk felci geçirip sakat kalmış, en yakın arkadaşının annesi yine aşı olmadığı için memenjit geçirmiş biri olarak, insanları bu derece yanlış yönlendirmenizi -her ne kadar bu yaptıklarınızı tercih olarak belirtseniz bile- kınıyorum. herkes sizin gibi steril bir ortamda, bahçesi bakımlı, korunaklı bir sitede, kombili vs. bir evde, yardımcı -hizmetçi ve temizlikçi desteğiyle yaşayamıyor ne yazık ki. ve herkes sizin gibi sadece tam zamanlı anne/ev hanımı halini de koruyamayabiliyor.

    büyük acılar içinde doğal doğum yapan bir eşim ve minik bir kızım var, evden çalıştığım için ailemle yakından ilgiliyim, yabancı dilim olduğu için her türlü yayını takip edebiliyorum, tıbbi gelişmelerden, ilaç endüstrisinin katakullilerine, kişisel bloglardan, fakülte tezlerine bir alay şey de okuyorum, biliyorum.

    ama söz konusu çocuğum olunca bu nevi aymaz bir risk almak; hastalık karşısında ilaç almayı reddedip, dua ederek holistik (!) tedaviye sığınmak kadar cahilce bulduğum bir şey.

    umarım çocuğunuz için her şey güzel olur.
    esen kalsın.

    aitor

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Sayın aitor, Bu taze ve son derece ACI(tarif edecek kelime bulamıyorum) haberi izlemenizi öneririm. http://theautismnews.com/cdc-knew-autism-link-to-mercury-in-vaccines/

      Birde sanırım atladığınız bir nokta var ; aşılar sizi kesinlikle korur diye bir gerçeklik ne yazık ki yok.

      Sil
    2. sayın aitor,
      cahilce bulduğunuz şeyleri yapmayınız o halde, belki birileri de sizin yaptıklarınızı cahilce buluyor olabilir ama belki sizin yaptığınız gibi suçlama kınama gibi haksız tavırlar içine girmiyorlardır.
      sanırım öykü'nün okuyucu profiline çok uygun olduğunuzu ve aşıları araştırmak için her tür kritere sahip olduğunuzu vurgulamak için saydığınız özellikleri de çok tuhaf bulduğumu belirtmek isterim. eşinizin "büyük acılar içinde doğum yapması" , "yabancı dilinizin çok iyi olması", "evden çalışmanız" ve "fakülte tezi "dediğiniz ( ben böyle bir terminolojiyi hiç duymadım ama sanırım kaynakların en önemli cinsi olmalı) kaynakları bile okuyor olmanız değil, sağduyu ve empati ile insanları değerlendirme ve yargılama(ma) becerisi ve etrafında olup bitenleri objektif olarak sorgulama yeteneği/isteği gerekli sağlıklı bir değerlendirme için.
      bu kadar araştırmaya rağmen arkadaşınızın annesinin menenjit aşısı olmadığı için menenjit olduğunu zannetmeniz de araştırmalarınızın yetersiz olduğunu gösteriyor. birincisi menenjit aşısı diye bir aşı yok!( menenjitin sayısız viral, bakteriyel, mantar ve AŞI gibi etkenleri arasından sadece iki tür bakteri grubunun o da birisi türkiye'de yaygın olan suşlara değil üretildiği hedef ülkelerdeki suşlara karşı 2 aşı var türkiye'de) ve en yakın arkadaşınızın annesi de 10 yaşından büyükse ki tahmin ediyorum öyledir o aşılar da türkiye'de 10 yıl önce zaten olmadığından, (hatta bir tanesi hala takvime dahi girmemiştir) aşı olması da mümkün değildi. ha kendisi 60 yaşında ve aşı olmadıysa da gayet normaldir bunu hata olarak görüyorsanız tüm çocukluk çağı aşılarınızı -sanırım yaklaşık 40 doz filan ama yenileri çıktıkça onları da eklemeyi unutmayınız-tekrar olunuz, üzgünüm hiçbiri sizi ömür boyu korumaz.
      şu anda dünyanın bir çok yerinde olduğu gibi california'da polio-benzeri felç yapan bir hastalık var, tamamen aşılı çocuklar felç oluyor "polio benzeri olup da polio olmayan" felçler geçiren çocukların sayıları bazı yıllar bazı ülkelerde onbinleri buluyor (akut flasid paraliz, örneğin hindistan) mutlak dbiliyorsunuzdur, polio ailesinin 100ü aşkın üyesi var, oral aşıbunların üçüne karşı korurken "nadiren"kendisi de felç yapabiliyor. tabii bu nadirlik sizin kriterlerinize göre "cahil olmayan" aileler için hiç sorun teşkil etmiyor olabilir, prospektüste yazan "nadiren"olabilecek diğer, felç, beyin iltihabı, sepsis, havale gibi sorunlar gibi tıpkı.

      ayrıca, bahçesi bakımlı ya da ot bürümüş olmanın ya da kombiyle ısınıp ısınmamanın , yardımcı-hizmetçi-temizlikçi desteğiyle yaşamanın çocukları hastalıklardan koruyucu etkisi olduğuna dair hiç veri yok, sizin bildiğiniz kaynak var ise ekleyin. burada görüş bildiren annelerin de böyle garip bir şablona uyduklarını sanmıyorum şahsen sıradan bir apartmanda yaşıyorum bahçemiz pek bakımlı sayılmaz ve yardımcı kadınım da yok, hem de çalışıyorum. hastalık karşısında ilaç almak ise otomatik bir refleks değildir tıpkı önüne gelen aşıyı olmak gibi, duruma göre değişir burnu akan kişiye antibiyotik veren doktorun verdiği ilacı almayıp dua eden (kaldı ki kanserde dahi iyileştirici gücü vardır bu tür moral desteklerin ) ve evinde yatıp dinlenen kişilere mi cahil diyeceğiz yoksa doktor yazıyor diye senede bilmem kaç kutu ilacı gereksiz yere el kadar bebeğine yükleyip bağışıklık sistemini çökerttiği yetmezmiş gibi antibiyotiklere dirençli ve öldürücü süper- bakterilerin insanlığa musallat olmasını sağlayan, "risk-sevmez", "sürüye -uyar" ebeveynlere mi?

      Sil
    3. Sayın Gülşen,
      Verdiğiniz link ve haber makalesi için teşekkür ederim. Böyle videoların daha sık gündeme gelmesi gerekir diye düşünüyorum. Aşıların "kesinlikle koruduğu" gibi bir gerçekliğin olmadığını da (ki böyle bir görüşüm olduğunu nereden çıkardınız, bilemedim, hatta yanlış anlaşılmamak uğruna birtakım tüyolar da vermiştim -bknz: ilaç endüstrisi katakullileri) böylelikle herkes görür. Yine de diğer birtakım elzem aşıların kullanılması konusunda fikrim değişmedi.

      İlaç endüstrisinin defaatle piyasa sürdüğü, başta belli bir kuşağa mensup yaşlı doktorların gördüğü her hastaya iteklemeye çalıştığı antibiyotiklere, gerekli gereksiz hemen her hastalık için çıkarılan aşılara karşıyım, hepsinin de ince elenip, sık dokunarak araştırılması gerekir. Lakin tıptaki gelişmeler ve aşılar sayesinde bırakın geçtiğimiz yüzyılları, geçtiğimiz on yıllara nazaran düşen çocuk ölümlerini düşününce, aşılara külliyen karşı çıkmayı, evet, cahilce buluyorum.

      Ama yine de mesajıma hayli demagojik(*) bir cevap yazma gereğini hisseden Adsız kişisine bir kez daha açıklamam lazım durumu.
      (*: highly demagocic -hani research paper'lar için fakülte tezleri dememi beğenmediği için bu sefer orijinal dilde).

      Sayın Adsız kişisi, Menenjit'le savaşın basit tarihçesini ve gerekçesini sade bir şekilde özetlemiş, bilmediğim bir konuda beni aydınlatmışsınız ya, kuzenimin çocuk felci konusuna hiç girmeden, gayet hasmane bir üslupla; burnu aktıkça antibiyotiğe koşanlar muhabbetlerine girerek "risk-sevmez/sürüye-uyar" etiketlerini sıralamışsınız. O zaman şu ev-mahalle-bahçe bakımından gireyim demogojinin allahına!

      Hiç patlayıp akan kanalizasyon suyu üstünde kağıt kayık yüzdürerek yarışan çocuklar gördünüz mü etrafınızda, mahallenizde? Ailenin en küçüğü olarak kesilen kurbanın işkembesini hortumla tutulan sular eşliğinde sıçrata sıçrata temizlettiler mi size? "İçme suyu" denen şeyi ancak alacağı besin maddesinin sermayesi olarak şişelenmiş halde, satılacak bir meta olarak gören, musluktan akan suyla yemek yapan, çay demleyen, biberon dolduran ebeveynler tanıdınız mı? Tek göz gecekondusunda yemeklik malzemesini, evi sildiği paspası suya bastığı lavaboda yıkayan kimseyi de görmemişsinizdir eminim. Siz ve sizin gibi "aşı karşıtı-pek doğalcılar"ı gören, duyan, Norveç'te falan yaşadığınızı sanır.

      Ne yazık ki bana yazdığınız cevap, beni aydınlatmak ve bir çocuğu daha olası aşı riskinden kurtarmak amacı taşımaktan uzak, sizinle aynı fikirde olan tribündeki izleyicilerinize "gol!" dedirtmek içinmiş gibi duruyor.

      Sağlıcakla.
      aitor

      Sil
  41. Merhaba aitor,
    şunu söylemek istiyorum ki amacım bir çocuğu daha aşı riskinden korumak filan değil. ben ebeveynlerin aşı yaptırmasından rahatsız değilim-eğer bilinçli ve özgür iradeyle yapılmış seçimlerse. kendimi yarışta filan da hissetmiyorum, hatta normalde saldırgan bir üslup görmesem herhangi bir kişinin herhangi bir fikrine karşı söz söyleme hakkını da kendimde görmüyorum.
    aşı yaptırmanın da yaptırmamanın da riski var, işte bu yüzden kimse kimseye fikrini asla dikte etmemeli. bu konunun geneli siyah beyaz netlikte değil gri tonlarında .çocuğumu aşılatmadığımı bile söylemedim dikkat ederseniz-ki bu her anne babanın sadece kendisini ilgilendirir.
    benim sorun edindiğim şey, sizin gibi aşı konusunda farklı düşünen herkesi cahillikle, toplumsal tehlike yaratmakla suçlayıp kınama ve suçlamada bulunulması. bilin istedim ki öyle değil. bu tavrı kabul edilemez buluyorum. şu anda bizde ve bazı ülkelerde insanların devlet baskısıyla çocukları üzerindeki haklarının gaspedilmesi gibi bir durum var. sizin gibilerin oluşturduğu kamuoyu, aşı konusunda farklı düşünmenin ve bunu ifade etmenin kınanacak bir suç olduğu gibi bir algı yaratıyor. bu da kanunsuz uygulamalara zemin hazırlıyor. kimse, ortada pek çok bilimsel tartışma, belirsizlik ve bu kadar kaygan bir zemin varken ucunda ölüm olabilen bir uygulamayı çocuğuma zorla yaptırma, bunun için evime polis gönderme ve beni taciz etme hakkına sahip değil. bu tür uygulamalara destek çıkmak, yarın bir gün sizin de yaşamsal özgürlüklerinizden birinin elinizden alınmasıyla sonuçlanacaktır. durum son derece tehlikelidir. hıfzısıha kanununda zorla aşı yapılacak durumlar sayılmıştır ve istisnai salgın durumları hariç asla rutin bir zorla aşılamaya ilişkin kanuni altyapı yoktur. avrupa'da da insanlar bilgilendirilir, ikna edilemezse aşı yaptırmakta özgürdür. suriye'den kızamık getirdiler safsatalarına herkes inanıyor ama avrupa'nın göbeğinde her yıl kızamık salgınları oluyor yine de insanlar özgür ve kimse buradaki gibi birbirini suçlamıyor, gayet de sağlıklı toplumlar, kızamık oldular diye soyları kırılmıyor. aşı kesinlikle riskli bir uygulamadır sapasağlam çocuğum zorla yapılan aşıdan zarar görürse, bu zorlamayı yapan kadar sizler gibi bu despotizme alet olanlar da sorumluluk taşır. aşılanan hastalıkların bir çoğunun yakalanma oranlarıyla beraber ölüm riski 5binde ya da 10 binde 1lerdeyken , her çocuğun genetik konfigurasyonu, alerjileri, bağışıklık sistemi farklı çalışırken , bilinçli denilip aşı yaptıran ebeveynlerin çoğu kan beyin bariyerini bile bilmez, çiçek hastalığının hala aşısı olduğunu zanneder bir düzeyde iken bu konuda kafa yoran belki başına bir takım işler gelmiş tedirgin ebevynleri suçlu ve cahil gibi gösterip gittikçe artan hak ihlallerine ve faşist yaklaşımlara zemin hazırlayanlara sessiz kalamıyorum. sistem öyle çirkin şekilde işliyor ki, aile hekimleri aşı yapamadıkları çocuklar için maaşlarında kesinti yaşıyor , firmalar zorla yapılan aşılar sayesinde karlarını garanti altına alıyor öyle bir sektör ki tüm popülasyon zorunlu müşteri. anlı şanlı profesörler gazetelere çıkıp bir sonraki aşının takvime alınması için açıkça "yalan" söylüyor propaganda yapıyor , bu süreci masum bulmayıp güveni zedelenen insanların bir de arkasına polisi almış kanunsuz davalarla kapılarına dayanıp hayatını zindana çeviren baskıya maruz kalmasını düşünün, böyle bir durum kabul edilebilir değil.

    YanıtlaSil
  42. ve elbette çevremde benzer şartlarda yaşamış olanları gördüm daha 2 nesil önce çoğu kişi buna benzer şartlarda yaşıyordu,köy kökenli olan herkes o zaman bile iddia edilen vehamette bir durumun geneli yansıtmadığını bilir. kaldı ki o saymış olduğunuz acıklı tablolar için milyonda 1 görülen ve bunun da 10 a birini kadar öldürücü olan hastalıklar için harcanan para harcanarak temiz su ve minimum hijyen şartları sağlanmaz mi sanıyorsunuz? sağlanır ama kimse bu işten fayda sağlayamaz o garibanlar dışında. amacımız sayıları hergün artan yeni düşman mikroplara aşı ekleyip don kişot gibi yeldeğirmenleriyle savaşmak değil ( şu an araştırma düzeyinde ruhsat almayı bekleyen yüzlerce aşı var bu işin sonu gelecek mi sanıyorsunuz insanlarda her mikropla aşı sayesinde başa çıkarız gibi bir algı oluştu) , insanları her tür mikropla savaşacak sağlıkta yaşatmak, bu insani yaşam şartlarının sağlanmasına yönelik çabaları desteklemek olmalı. norveç'teki şartları örnek alacağımıza neden afrika'daki şartları kabullenip tüm toplumu o standarda çekmeye çalışıyoruz?

    ayrıca o şartlarda yaşayanlara aşı yapılmasın, devlet aşı takvimini iptal etsin diyen mi var, o insanlar kanalizasyonda kağıt gemi yüzdürdükten sonra internete girip öykü'nün blogundaki yorumdan etkilenip aşı yaptırmaktan mı vazgeçiyor? havale geçirmiş, alerjisi olan, aşıdan zarar görmüş -görecek çocuklara zorla aşı yaptırınca kanalizyonda gemi yüzdüren çocukların hayatı mı kurtulacak?

    burada yorum yapan hiçbir anne, öykü de dahil, kınanacak en ufak bir şey yapmıyor. başkalarının en doğal insani haklarını kullanmasından ve düşüncesini özgürce ifade etmesinden rahatsız olanlar hariç.

    YanıtlaSil
  43. Sayın aitor, yazınızı henüz gördüm.
    "kuzeni aşı yapılmamaktan çocuk felci geçirip sakat kalmış, en yakın arkadaşının annesi yine aşı olmadığı için memenjit geçirmiş biri olarak..." diye başladığınız cümleden anlaşılan "aşı olsalardı bunlar olmayacaktı" bu nedenle aşıların kesin olarak koruma sağlamadığını hatırlatmıştım.
    Aşıların kesin olarak korumaması yanında çocuk felci geçirip sakat kalan kuzeniniz, sadece aşı olduğu için de sakat kalabilirdi.
    Aynı şekilde menenjit aşısı olmayıp menenjit olan tanıdığınız menenjit aşısı olup ömür boyu sakat kalabilirdi (Uzağa gitmeye gerek yok Mersin'de henüz hayata yeni başlamış bir çocuk var menenjit aşısı kurbanı biliyor musunuz?)

    Siz tanıdıklarınızdan bahsediyorsunuz. Benim bir tek yavrum aşılar yüzünden 14 aydır acı çekiyor. Keşke bahsettiğiniz cehalete(aşı yaptırmama) sahip olsaydık ta yavrumuz hala acı çekiyor olmasaydı.

    YanıtlaSil
  44. Oldukca fazla yorum var, ciktisini aldim aksam koltukta uzanip keyif yaparak hepsini okuyacagim. Cocuk bebek bakimi ya da asilar hakkinda hicbir bilgim yok henuz anne degilim ama nedense cocgum olursa kimyasal hicbirsey kullanmam karari almistim. Asi konusunda hic bilgim yok, okuyup ogrenecegim. Beni oyle bir denize attiniz ki oku oku bitmeyecek gibi, insallah icimin rahat edecegi sekilde onerdiginiz kaynakladan faydalanabilirim. Sadece aklima takilan ben hindistana gittigim donemde asi olmustum, uzakdoguya gittigimde de korkmustum cunku bulasici bir hastalik kaparim diye. Sizce bizim icin de gecerli midir?

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Umarım burada paylaşılan bilgilerin faydasını görürsünüz Selin Hanım.Çocuğunuz olduğu zaman hiç değilse araştırmış bir şekilde,bilinçli bir tercih yaparsınız aşı konusunda.
      Bazı ülkelere seyahat için zorunlu olan aşılar var evet.Ama aynı mantık hepsi için geçerli.Bağışıklığınızın gücünü,kalacağınız ülkede o süre zarfında yaşayacağınız fiziki şartları ve aşıların içindeki maddeler ve olası yan etkilerini terazinin kefelerine koyarak kar-zarar hesabı yapabilirsiniz.

      Okuma ve araştırmalarınızda kolaylıklar dilerim. :)

      Sil
  45. Merhaba öykü hanım, blogunuzu ve bana hayli enteresan gelen annelik serüveninizi okudum :) enteresan yer yer kabul ettğim yer yer olamaz dediğim şeylere tanık oldum, üzerinde düşündüm vs ve blogumda farklı buldugum blogerları paylaşma kararı aldım ki blogun bana kazandırdıgı en güzel sey de bu! :)
    http://ansiklo-pedia.blogspot.com.tr/2014/06/blog-kesfi-bir-annenin-dogaya-ozlemi.html
    burda sizden bahsettim azıcık,kulagınızı çınlattım.
    Ailenizle beraber mutlu saglıklı günler dilerim :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Bu yorumunuzu okuduğumda yazlıktaydım ve internet erişimim kısıtlıydı.Sonra da unutmuşum açıkçası,dolayısıyla biraz geç cevap yazabildim,kusura bakmayın.
      Teşekkür ederim ilginize,sevgiler.

      Sil
  46. Merhaba,
    40 derece atesle yatan cocugu su ile bile serinletmezken kendi memenizi bosaltmak icin neden bicak altina yattiniz anlayamadim.. kendi haline neden birakmadiniz, cok mu acidi?
    Gercekten merak ettim..

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Demek ki bir fark var.Müdahale edilmesi gereken durumlar var,edilmemesi gereken durumlar var.

      Sil
    2. ahh ateş ahh,oysa ne büyük bir şifa.. ateş bir hastalık değil aksine hastalığı vucuttan def etme çabası... ah bir bilse anneler ilaçlarla nasıl zarar veriyorlar yavrularına ,o ateşle yanarken içi acımaz mutluluk gözyaşları dökerlerdi...

      Sil
  47. Okuduktan sonra tuylerim diken siken oldu tabirini tam olarak yasadim harika yazmissiniz dogum yapmadan okusaydim korkularim olmazdi eminim cunku suan resmen korktugum icin utandim harikasiniz

    YanıtlaSil
  48. ahh ne sevdim seni öykü kız..:) bende bende istiyorum tüm bu uygulamalarını ve kararlı duruşunu.. bende doğaldan yanayım,aşılar,ilaçlar,ateş konusu,evde doğum,modern tıppın zararları senin gibi düşünüyor ve uygulamaya çalışıyorum.. şubatta doğuracağım ve aile hekimi bile bilmiyor..:D oğlum var iki buçk yaşında aşılarını yaptrmıyorum, sende her aşı vakti geldiğinde imza atmaya gidiyormusun sağlık ocağına.. birde ben ikinci bebeğimde topuk kanı dahil hiç bir uygulamayı istemiyorum bu konuda ne yaptın... birde rapor tabi.. evde doğum yapınca doğum raporunu nasıl aldın?

    YanıtlaSil
  49. Sayın Öykü hanım yazılarınızı keşke çocuklarım olmadan okuyabilseydim.iki cocugum da sezaryen ve aşıli.sizi icim ağlayarak okudum.cok şükür çocuklarin sağlıklı.otizmin bu kadar artmasında aşıların etkisi varmidir acaba.peki simdi ne yapmali.aşıların yan etkilerini nasil gecircez.bu konuda onerimiz nedir.güçlü bir bağışıklık bunu için sağlıklı bagirsak florasi bol yogurt sarimsak kefir çocuklara vermeye çalışiyorum.lütfen daha cok yazin.sağlıcakla.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Geçmişin pişmanlığıyla ömür geçmemeli Gül Hanım. Hayat kıymetli. :) Yaptırmışsınız olmuş bitmiş. Uyanışınız bundan sonra devam eder, elinizden geldiğince bilgilenir ve hayata geçirirsiniz. :) Sevgiler...

      Sil
  50. Bu arada ben Gül.

    YanıtlaSil
  51. inanılmaz bir şey hayretlerle okuyorum yazılarınızı keşke daha önceden okusaydım kızımı doğurmadan önce belki daha cesaretli olurdum heleki ateş konusunda kızıma özel menenjit aşısı yaptırmıştım bir hafta sonra havale geçirdi belki tesadüf belki başka bir şey artık ateşten çok korkuyorum, yazıların sayesinde biraz daha olumlu bakmaya başladım ama seni gerçekten tebrik ediyorum ve kutluyorum cesaretine hayran kaldım bizimle daha fazlasını paylaşsan güzel olurdu bloga yazmayı bırakmışsınız sanırım :(

    YanıtlaSil
  52. Teşekkürler Yasemin.
    Evet artık pek vakit bulamıyorum buraya yazmak için. Ama istersen ve kullanıyorsan tabii Instagram'dan takip edebilirsin beni. _oykusahin_ kullanıcı adım.

    Sevgiler

    YanıtlaSil

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...