'Kreşe/okula başlayan çocuk çok sık hasta olur.' denir hep.İnandığım şeyde haklı çıkmanın rahatlığıyla söyleyebilirim ki bu önerme doğru değilmiş.Kreşe başlayan çocuğun kaderi hasta olmak değilmiş.Doğru olabileceğine inancım zaten yoktu ama aklımın uzak bir köşesindeki 'acaba?'yı da kreşe rağmen hastalıksız bir kışı tecrübe etmekte olarak silmiş oldum.
Ali kreşe yaz tatili dönüşü,yani 4,5 ay önce tam 4 yaş itibariyle başladı.Henüz kışın ortasında olmamıza rağmen bu yazıyı yazmak istememin sebebi, çoğu kimse tarafından kritik olarak nitelendirilebilecek kreşin ilk aylarını ve havaların dengesiz olduğu mevsim geçişini arkamızda bırakmamız;kışın geri kalanının da bizim için farklı olmayacağına sonsuz inancım ve kış bitmeden tecrübelerimin belki bazılarınızın işine yarayacağını düşünmemdir.Daha önce bu yaşa sıfır ilaçla geldiğini yazmamdan sonra kimilerinin 'Hele bir kreşe başlasın da o zaman görüşelim.'diye düşündüğünü tahmin edebiliyorum.Hatta tahminden de öte,biliyorum.Bu düşüncesinde iddialı olanları haklı çıkaramadık ne yazık ki.
Bütün hastalıklar bağışıklık meselesidir.Kreşle,salgınla,mikropla,bakteriyle ilgisi yoktur.Bağışıklığımız güçlüyse o hastalığa yakalanmayız veya yakalansak bile olabilecek en hafif şekilde atlatırız.Bunu;gribi kiminin ayakta atlatması,kiminin yatak döşek yatması,kiminin ise gripten ölmesi şeklinde örnekleyebiliriz sanırım.İşte aslında hayattaki birçok şey gibi,hatta hayatın ta kendisi gibi sağlığa doğru bakış açısı da bu kadar basit.Temel kural bu kadar kolay.Basitliğin yadsındığı,karmaşıklığın yüceltildiği günümüzde,işte bu kadarcık basit bir kavrayış bile aklınızdaki sağlığa ait çoğu sorunun cevaplanmasını sağlayabilir.
Lafı fazla uzatmadan sonbaharın gelişiyle birlikte başladığımız desteklerden bahsedeyim kısaca:
1)LİMON
Her sabah kahvaltıdan önce bir limon suyunu (suyu az çıkarsa iki limon sıkıyorum,bir çay bardağının dörtte üçü kadar oluyor miktar olarak) ailecek içiyoruz.Ayşe yarım limon içebiliyor henüz.Limonun soğukken pek suyu çıkmaz aklınızda olsun.O yüzden akşamdan çıkarıyorum dolaptan veya sıkmadan önce sıcak suyla dolu bir kapta biraz bekletiyorum.Haftada 7 kilo limon tüketiyoruz ortalama.Öncesinde veya sonrasında bir miktar su içmiş oldukları için sulandırmadan veriyorum.Yadırgamadan içiyorlar.
2)SARIMSAK
İki akşamda bir yani gün aşırı,yatmadan önce büyükse bir diş,küçükse 2-3 diş sarımsağı birkaç parçaya bölüp,o parçaları da biraz ezerek suyla hap gibi içiriyorum.Ezmek gerekiyor çünkü sarımsağın etken maddesi allicin o şekilde ortaya çıkıyor.Başta alıştırmam zor oldu ama şimdi yatmadan kendisi hatırlatıyor.
3)FERMENTED COD LIVER OIL
Morina karaciğeri yağı.Fermente olanı makbul.Türkiye'de bulunmuyor.Amerika'ya giden birinden isteyebilir veya Amazon'dan alabilirsiniz.Geçen sene eşimin diş eti kanamalarında faydalanmak üzere almıştık.Sorunu hallolunca içmeyi bırakmıştı.Berbat bir tadı varmış fakat.Eşim öyle bir anlattı ki ağzıma bile sürmedim ben.Ama Ali'ye acımadan veriyorum,orası ayrı.Çocuklarda kullanımıyla ilgili tavsiyeler ve dozaj ayarlaması için şunu okuyabilirsiniz: Mama Natural Cod Liver Oil
Günlük yarım tatlı kaşığı yani bir çay kaşığı kadar kullanılması öneriliyor.Ben iki günde bir,yine yatmadan önce,bir çay kaşığı veriyorum.Tadından dolayı tek başına vermekten korktuğumdan,aşağıda yazdığım bal karışımıyla karıştırıyorum.
(Şimdiye kadar kimse 'cod liver oil'ın tadını seviyorum dememiştir.)
Faydalarıyla ilgili şu yazıya da bir göz atmak istersiniz belki: Benefits of FCLO
4)ÇÖREKOTU VE ZENCEFİLLİ ORGANİK BAL
Küçük bir kase balın içine göz kararı çörekotu ve toz zencefili karıştırıyorum.
5)KEFİR
Evde yaptığım kefiri yaz kış düzenli tüketiyoruz.Probiyotiklerden zengin besinlerin bağırsak florasını sağlam tutarak bağışıklığı ne kadar güçlü kıldığını anlatmama gerek yok zaten sanırım.
Bunlar adı üstünde sadece destek.Esas olan daha önce de belirttiğim gibi genel olarak bağışıklığı destekleyen bir yaşam tarzı sürmektir.Yani meyve ve sebzeden zengin doğal beslenme,herhangi bir hayvanın sütünü içmemek onun yerine bitkisel sütlerden (badem,susam ve kendir) faydalanmak,sebze-meyve ve faydalı tohumlarla hazırlanmış 'green smoothie'leri kafaya dikmek,yeterli uyku,her gün açık hava (dolayısıyla yeterli D vitamini),bol hareket,el yıkamaya (asla antibakteriyel sabunlarla değil) önem vermek gibi.Şimdiye kadar hiçbir ilaç kullanmamış,özellikle ateşe müdahale etmemiş olmamın da onun güçlü bağışıklığı üstünde çok önemli bir yere sahip olduğunu biliyorum.
'Çocuğuma bunları asla yediremem/içiremem.' gibi yakınmalara asla ikna olmayacağımı belirtmek isterim bitirirken.Kendi çocuklarım haricinde hiçbir çocuğun huyunu suyunu annesi kadar bilemeyeceğimden bu konuda kimseye yardımcı olamam ama istenirse mutlaka bir yol bulunur,anneler bulur,ondan eminim.