25 Mayıs 2010 Salı

Kitap tavsiyesi



Blogcu Anne'nin yazdıklarını okuyunca hemen gidip aldım.Daha önceden de aklımdaydı aslında,gazetede ilanlarını görmüştüm ama unutmuş gitmişim işte...

Kapağı insana her ne kadar 'sabun' kitap izlenimi verse de içeriği gayet faydalı,okuması zevkli.Kitabın özeti iki cümle,
yazar da bunu açık açık söylüyor zaten: ''Bu öneri iki satırdan oluşuyor ve siz kitaba ödediğiniz parayı düşününce bunu yetersiz bulabilirsiniz.Dolayısıyla biraz daha uzatacağım.'' :)

O iki satır şu:

''Çocuğunuzu yemek yemeye zorlamayın.Onu hiçbir koşulda,hiçbir nedenle,hiçbir şekilde,hiçbir zaman ZORLAMAYIN!''

“Onu zorlamayın” derken kaşıkla “uçak” yapmayın, şarkılar veya televizyonla oyalamayın, hepsini bitirmesi için vaatlerde bulunmayın, tehdit etmeyin, yalvarıp yakarmayın, çocuğunuz olmasından yararlanmayın, araya büyükannesini sokmayın, kardeşleriyle kıyaslamayın, “iyi” ve “kötü” çocuklardan bahsetmeyin, önündekini yediği takdirde tatlı yeme şartı koşmayın demek istiyoruz.''

Bana en ilginç gelen kısmı ise şuydu: Anneler zorlamazlarsa çocuğun hiçbir şey hatta kendi deyimleriyle ''ama hiç-bir-şey'' :) yemeyeceklerini söylerler ya, yazarın bu konuda denemesi bedava bir önerisi var:
  • Çocuğunuzu tartın.
  • Bir hafta boyunca onu hiç zorlamayın.İster kendi yesin,ister siz yedirin ama yukarıda yazılanların hiçbirini yapmayın.
  • Çocuğunuzu tekrar tartın.Bir kilo verdiyse tamam,bundan sonra nasıl biliyorsanız öyle yapın. :)

Bu kadar basit bir öneri.Denemekten ne çıkar?

Bu kitabı henüz okumadan bile ben Ali'ye bu şekilde yediriyordum.Yemeğin bir olay haline getirilmesi,amanın bir kaşık alsın diye karşısında bin türlü takla atılması,vay efendim bitirdi diye alkış tezahürat abartılması zaten oldum olası acayip saçma gelmiştir bana.Noluyoruz ya?Yemek yemek fizyolojik bir ihtiyaç mı?Evet.İnsan hatta bütün canlılar hangi yaşta olursa olsunlar vücutlarının ihtiyacını iç güdüsel olarak bilip zaten kendiliklerinden gerek duydukları besine yönelirler mi?Evet.Besine ulaşma imkanı olduğu halde açlıktan ölen çocuk var mı?Hayır. Eeeee??

Bu ısrar etme,yemeği bir olay haline getirme kesinlikle toplumla da alakalı bir mesele bence.Hosteslik yaptığım yıllar boyunca gerek uçakta gerek kaldığımız otellerde gördüğüm sayısız bakın dikkatinizi çekiyorum sa-yı-sız çocuklu aile örneğinde hiçbir Avrupalı ailenin çocuğunu yemek yemesi için zorladığını görmediğim gibi,iki yaşını geçmiş bir çocuğa da annesinin yemek yedirdiğini görmedim.Çocuk az çok,döke saça ama kendi kendine yer yemeğini.Etrafı kirletmesin diye veya iki üç kaşık fazla yedirmek uğruna müdahale edilip de çocuğun gelişmekte olan bu becerisi örselenmez.Elinde tabakla çocuğun peşinden koşan yabancı bir anneye de hiç rastlamadım. :)

Yemek yedirme konusunda dikkat ettiğim diğer bir husus da sofraya beraber oturmak.Önden onu yedireyim de biz rahat rahat yiyelim gibi bir şey düşünmedim hiç.Üç öğünü beraber yiyince bizden önce acıkması gibi bir şey de olmuyor haliyle.Kaldı ki bebeklerin açlığa tahammülsüz olduğu zamanlar sadece ilk aylar,en geç 8 aydan sonra acıksa bile yemek hazır olana kadar dikkati başka yöne kolaylıkla çekilip oyalanabiliyor.Yemek hep beraber yenilince hem iştaha geliyor,hem de bunun gayet doğal ve olması gereken bir eylem olduğunu ayırdına varıyor bence.

Velhasıl kelam yemek yemek keyifli bir iştir,güzel ve neşeli sofralar insana mutluluk verir.Bunu inatlaşmalarla tam tersine çevirmeyelim,ne dersiniz?

24 Mayıs 2010 Pazartesi

Ali'nin ilk hastalığı


Ali,babasından bulaştığını tahmin ettiğim virüs yüzünden çok keyifsiz bir 3 gün geçirdi.Nezle,ateş ve öksürükle ilk kez tanıştı. 3 gün önce gözleri kıpkırmızıydı,burnu ve gözleri durmadan akıyordu.Akşamında da ateşlendi.Öyle çok değil ama,38 civarında seyretti.Çevreden gelen 'Calpol ver,doktora götür' gibi önerilere pek kulak asmadım açıkçası.Basit bir nezleyi bile büyütüp soluğu doktorda almak bana göre değil.Ben bu kafada değilim.Hiçbir zaman da olmayacağım.Bildiğim bir şeyi illa doktordan mı duymam gerekiyor yani?'Basit bir nezle olduğunu nereden biliyorsun?' diyenler de çıkabilir elbette.Ama gerek annelik iç güdülerim gerekse şu yaşıma kadar edindiğim hayata dair günlük bilgiler sayesinde izin verin de bu kadarını anlayabileyim.Doktor değiliz amma bu zamana kadar da boşuna yaşamadık herhalde :)


Ateşin zamanında müdahale edilmediği taktirde küçük bir çocuğa ne gibi hasarlar verebileceğinin gayet tabii ki farkındayım.İlaç kullanmadan önce risk-fayda analizini çok iyi yapmak,iç sesinizi dinlemeyi çok iyi bilmek,farklı kaynakları araştırmak ve çocuğu çok iyi gözlemlemek gerekiyor bana kalırsa.Ateş aslında vücudun bir savunma mekanizması,öyle değil mi?Virüse karşı içerde bir savaşın başladığını gösteriyor.Ama daha bu savaşın ilk anında 'Al ya sen şu yardımcı kuvveti,kendini fazla yorma' denilirse bu bağışıklık sistemi nasıl gelişecek acaba?Vücut nasıl güçlenecek?


Çoğu doktorun hiç düşünmeden önerdiği, 'dişi çıkıyor' dediğimde sokaktaki insanın bile 'calpol ver,rahatlatır' dediği şu mucize(!) sıvıya gelin eko anne nin sitesinden bir bakalım,neymiş ne değilmiş?


Calpol, Etiketinin Arkasında!!!
16/11/2009
Grip mevsimi önümüzde ama bu pembe yapışkan, doktorların ve anne babaların taptığı grip kürü sıvıyı kullanmadan önce birkez daha düşünün…
Pratik olarak düşündüğümüzde domuz gribi semptomları ve tedavisi mevsimsel gripinkinden farklı değil. Ve normal çocuklar da daha fazla riskde değil ama başındaki domuz kelimesi anne babaları medya tarafından tutuşturulan bir panik’e sokuyor ve her zamankinden daha çaresiz hissettiriyor.

Calpol; tartışmasızca ebeveynler tarafından ve tuhaf bir şekilde doktorlar tarafından kabul edilmiş – çocuğunuza her ne olsa çare bulan mucizevi pembe yapışkan bir ürün. Calpol; domuz gribi için bir çare değil ama ortalıkta dönen konuşmalar sanki bunun tam tersini söylüyor.

“Yapabileceğimiz birşey yok, Calpol’ü vericez ve durumunu gözetimde tutucaz.”
“Doktorunu aradım, bana Calpol ver dedi, sonra da sabah tekrar aramamı söyledi.”
“Sabah Tamiflu’yla birlikte Calpol de vermemizi söylediler.”

İngiltere’de çocuk ilaçları piyasası yıllık 137 milyon £ değerinde olmuş ve önümüzdeki 5 yıl içinde bunun 20 milyon£ daha büyümesi öngörülüyormuş.

Hastalık EndüstrisiCalpol, çocuk ilaçlarında birinci sırada satılan, “ilaç ve ateş” marketinin % 70′ini yöneten ve çocukların yarısının kullandığı bir ilaç.
Bu yüce pozisyonla, eski üreticileri Pfizer’a göre (ilaç şu an İngiliz markası McNeil Healthcare tarafından satılıyor) Calpol, 21. yüzyıl ailelerinin değişen ihtiyaçlarını karşılayan bir sorumluluğa sahiptir.

Endişelendiren Araştırma
Yani herkes için uygun birşey var değil mi? Ve ateşi düşürüp, anne babaya daha iyi bir gece uykusu veriyorsa ne zararı olabilir ki?2008 sonlarında The Lancet (medikal gazete) bir
araştırma yayınlamış ve birçok anne babanın Calpol’ün zararsızlığı üzerine inancını tekrar gözden geçirmesine neden oldu. 200.000 çocuk üzerinden aldıkları verileri analiz eden araştırmacılar bebekken parasetamole maruz kalınmasıyla, 6-7 yaşında astım, egzema ve diğer alerjileri geliştirmelerinde güçlü ilişkiler bulmuşlar.
Hayatının ilk yılında bu ilacı kullanmak 6-7 yaşlarında bahar nezleri ve egzema gelişmesi riskini %35 ile % 48 oranında artırdığı bulunmuştur.
Hayatının ilk yıllarında bir çocuk ne kadar parasetamol alırsa risk o kadar yükseliyor. Ayda bir kere parasetamol bazlı ilaç alan 12 ay altı çocuklar 6-7 yaşlarında hırıltı atakları geliştirme ihtimalleri 3 kat artıyor. Araştırmacılar parasetamolün artan kullanımı – çocuklara daha önce aspirin vermekten kaynaklanan korkular yüzünden – bir çok ülkedeki astım oranlarının artmasında bir faktör olabilir.

Ateş Fobia
Problem şu ki kullanımı o kadar yaygın ve herşey için herkes tarafından tavsiye ediliyor ki Calpol’ü ilaç olarak düşünmemeye başlıyoruz. Anne babalar Calpol kullanımında düşünerek veya idareli kullanmaya cesaretlendirilmiyor.
Veya parasetamol gibi ilaçlarla müdahale edilen hastalıkların temel mekanizmalarını anlamaya da çalışmıyorlar. Genel olarak ebevenylerin ateş fobileri biran önce ele alınmalıdır.
Birçok doktor çocukluk hastalıklarının %95′inin kişisel sınırlı olduğunu söyleyecektir. Başka bir deyişle kendi kendine ve herhangi bir tıbbi müdahale gerektirmeden geçecektir. Tabii ki koruma sağlık bakımında önemli bir kısımdır, fakat her ihtimale karşı herhangi bir klinik tanı olmadan verilen ilaç semptomları daha kötü yapabilir ve tamamen yeni daha uğraştırıcı yan etkiler oluşturabilir.
Bu fikrin güzel örnekleri ateş, kulak ağrısı ve öksürük gibi çok görülen deneyimlerle doludur.
Ateş çoğu zaman bir enfeksiyon sırasında belirir. Çoğu zaman ateşi kötü birşey olarak düşünsek de, ateş vücudun iltihaba yanıtını güçlendirir, ve bağışıklık sisteminin belirli bileşenleri yüksek vücut sıcaklığında ideal çalışır. Ateş aynı zamanda yüksek derecelerde iyi büyüyemeyen mikropların büyümesini sınırlandırır.
Calpol gibi ilaçlarla ateşi baskılandırmak bu gerekli mekanizmaya zarar verir.
Çocuklar için, ateş çok önemli başka bir fonksiyona daha hizmet eder. Çocuklarımız gelişmiş bağışıklık sistemi ile doğmuyorlar ve ateş, bağışıklık sistemini ihtiyaç olduğunda cevap vermesi için aktive etmek ve eğitmek için bir yoldur. Bunun için, 39 C’ye kadar ateş çocuğunuz kasılmaya titremeye meyilli değilse bir aksiyona ihtiyaç duyulmaz.
Deri sıcaklığını düşürmekde, ılık süngerle pansumanın parasetamol kadar efektif olduğuna dair bir
araştırma bile vardır.

Diğer İçerik
Calpol tabii ki sadece parasetamol içermiyor. Ürünü küçük çocuklara tadı hoş ve çekici kılan tatlandırıcılar, lezzetlendiriciler, koruyucular ve renklendiricilerden oluşan hakiki bir kokteyldir. Bu ek maddelerin içeriğinde pembe rengini vermek için çilek tatlandırıcısı ve carmoisine (E122- beklenen bir kanserojen - Avusturya, Japonya, Norveç, İsveç ve Amerika’da yasaklandı.) bulunur. miktarlarda kullanıldığında başağrısı, susuzluk ve mide bulantısı yapar.), sorbitol (E420 – büyük miltarı mide rahatsızlığı yapar), paraben koruyucu methyl parahydroxybenzoate (E218 – allerjenik ve hormon bozucu olduğu öngörülür.), propyl parahydroxybenzoate (E216 – allerjenik ve hormon bozucu olduğu öngörülür.) ethyl parahydroxybenzoate (E214- hormon bozucu olduğu öngörülmüştür. – Fransa ve Avustralya’da yasaklandı.) ve kıvamlaştırıcı xanthan sakızı (E415- bilinen yan etkisi yok).

Çok enteresan bir E-Kokteyl olarak, Calpol’ün allerjik reaksiyonlar (deri kızarıklıkları ve zaman nezleri benzeri semptomlar), yorgunluk, beklenmedik kanama veya başağrısı, mide bulantısı gibi hassasiyetlere sebep olması sürpriz değildir.
Ateşi tedavi etmek için parasetamol kullanmak, vücudunun doğal ateşe karşı reaksiyonunu hastalığı yaratan virüsü öldürmesine engel olarak engellediği için çocuğunuzun tekrar eden soğukalgınlığı yaşamasına ve tekrar tekrar infekte olmasına neden olabilir.
E122 ve E218 hiperaktiviteye yolaçabilir ve Hiperaktif Çocuklara Destek Grubu bunları ADHD benzeri hiperaktivite vakalarının gizemli ve ani nedenleri olarak tanımlamaktadır.

Neurofen daha mı iyi?
Peki Calprofen, çocukların neurofen süspansiyonu daha iyi bir opsiyon mu? Hayır değil. Nurofen’in satıcıları, İngiltere’nin en çok satan yetişkin ibuprofen’i, kutuların üstünde yan etkilerini sıralıyor:
Mide rahatsızlığı veya ağrısı, mide bulantısı, kanamalı veya kanamasız mide ülseri, kabızlık, astımın kötüleşmesi, açıklanamayan hırıltı veya nefes darlığı, karaciğer ve böbrek problemleri, başağrısı, başdönmesi, duyma rahatsızlığı ve çok nadir olarak ciltte kızarıklık, kaşıntı, soyulma, çabuk yaralanma ve yüzde şişme. Daha az dozda tatlı bir şurubun içine koyarak, mutlu bir bebek fotoğrafı ile güven vererek paketlemek, çocuğunuzu yan etkilere karşı korumaya yetmez.
Amerika’da 2003 yılında orta dereceli bir ateş yüzünden verilen ibuprofen sonrasında
11 yaşında bir kız Stevens Johnson hastalığına – ciddi mide-barsak problemleri, körlük ve ölüme yol açabilen kötü bir enfeksiyonhastalığı- yakalandığında endişeler arttı.
2008′de bir sağlık jürisinin kararına göre üretici Johnson&Johnson’ın etiketin üstüne Stevens-Johnson sendromu riskini yazarak uyarmamasına rağmen kızın körlüğü yüzünden üreticilerin sorumlu tutulamayacağı söylenmiştir.
Yine de
Stevens Johnson sendromu kuruluşu hala ibuprofenle ilgli SJS nin geçtiğimiz yıllarda artışda olduğunu iddia ediyor.

Bekle ve Gör
Bakımın tıbbi modeli aksiyona bağlıdır. Tek taraflı kararlılıkla mikropları sürdürür ve semptomları baskılar. Çocuklara nasıl bakılacağını öğrenirken, ebeveynlerin bu modeli ele alması önerilir.
“Bekle ve gör” fikri hala çok yaygın değildir ve bu fikre yönlendirilmez. Sürpriz olmayarak, bekle ve göre yaklaşımına zıt medikal kompozisyonlarda karşılaşıldığında ve medya tarafında domuz gribi şeyler hakkında kör panik yaratıldığında birçok ebeveyn sıraya girer. Calpol aksi ispatlanana kadar herkes tarafından kabul edilir ve uygulanır.
Sağlık açısından bilinçli olmak her zaman etrafda muhtemelen bir virüs olduğunu bilmek demektir. Her an her zaman etrafımızda virüs ve bakteriler vardır.

Grip veya kızamık yapan o virüs belki sizin veya çocuğunuzun vücudunda şu an. Ama hasta olmuyorsunuz çünkü bağışıklık sisteminiz düzgün çalışıyor. Çocuğunuzu bu tip şeylere duyarlı yapan şeyler - allerjiler, çökmüş bağışıklık sistemi, diyet, uykusuzluk, ruhsal stres – asıl problemlerdir ve enfeksiyonlara duyarlı olunmasında ve iyileşme sürecinde önemli rol oynarlar.
Bu tip şeyleri Calpol’e uzanmadan düşünmek, korunmanın en önemli yoludur ve sarılmalar, öpücükler ve sabırla birlikte grip türü hastalıklardan iyileşmenin en hızlı ve en güzel yoludur
.


Ben neler yaptım Ali'nin iyileşmesini hızlandırmak adına?


  • Birincisi her aktığında burnunu peçeteyle silmek yerine lavaboya götürüp yıkadım.

  • İlk ateşlendiği akşam,ılık bir suyla yıkayıp,güzelce masajını yapıp,geceyi rahat geçireceğine ve sabah ateşinin düşmüş olacağına inanarak yatırdım.

  • Bol bol emzirdim.

  • Odamızı devamlı nemlendirdim.

  • 'Aman daha da üşütmesin' yerine yine her zaman giydirdiğim gibi giydirip günde iki kere bahçeye indirip orada uyuttum,temiz hava bol oksijenle.

  • Ihlamur kaynattım,içine bal da kattım :)

Hafif bir öksürüğü kaldı çıkaramadığı balgam yüzünden.Onu da bol sıvı vererek attırıcam umarım.

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...