Blogcu Anne'nin yazdıklarını okuyunca hemen gidip aldım.Daha önceden de aklımdaydı aslında,gazetede ilanlarını görmüştüm ama unutmuş gitmişim işte...
Kapağı insana her ne kadar 'sabun' kitap izlenimi verse de içeriği gayet faydalı,okuması zevkli.Kitabın özeti iki cümle,
yazar da bunu açık açık söylüyor zaten: ''Bu öneri iki satırdan oluşuyor ve siz kitaba ödediğiniz parayı düşününce bunu yetersiz bulabilirsiniz.Dolayısıyla biraz daha uzatacağım.'' :)
O iki satır şu:
''Çocuğunuzu yemek yemeye zorlamayın.Onu hiçbir koşulda,hiçbir nedenle,hiçbir şekilde,hiçbir zaman ZORLAMAYIN!''
“Onu zorlamayın” derken kaşıkla “uçak” yapmayın, şarkılar veya televizyonla oyalamayın, hepsini bitirmesi için vaatlerde bulunmayın, tehdit etmeyin, yalvarıp yakarmayın, çocuğunuz olmasından yararlanmayın, araya büyükannesini sokmayın, kardeşleriyle kıyaslamayın, “iyi” ve “kötü” çocuklardan bahsetmeyin, önündekini yediği takdirde tatlı yeme şartı koşmayın demek istiyoruz.''
Bana en ilginç gelen kısmı ise şuydu: Anneler zorlamazlarsa çocuğun hiçbir şey hatta kendi deyimleriyle ''ama hiç-bir-şey'' :) yemeyeceklerini söylerler ya, yazarın bu konuda denemesi bedava bir önerisi var:
- Çocuğunuzu tartın.
- Bir hafta boyunca onu hiç zorlamayın.İster kendi yesin,ister siz yedirin ama yukarıda yazılanların hiçbirini yapmayın.
- Çocuğunuzu tekrar tartın.Bir kilo verdiyse tamam,bundan sonra nasıl biliyorsanız öyle yapın. :)
Bu kadar basit bir öneri.Denemekten ne çıkar?
Bu kitabı henüz okumadan bile ben Ali'ye bu şekilde yediriyordum.Yemeğin bir olay haline getirilmesi,amanın bir kaşık alsın diye karşısında bin türlü takla atılması,vay efendim bitirdi diye alkış tezahürat abartılması zaten oldum olası acayip saçma gelmiştir bana.Noluyoruz ya?Yemek yemek fizyolojik bir ihtiyaç mı?Evet.İnsan hatta bütün canlılar hangi yaşta olursa olsunlar vücutlarının ihtiyacını iç güdüsel olarak bilip zaten kendiliklerinden gerek duydukları besine yönelirler mi?Evet.Besine ulaşma imkanı olduğu halde açlıktan ölen çocuk var mı?Hayır. Eeeee??
Bu ısrar etme,yemeği bir olay haline getirme kesinlikle toplumla da alakalı bir mesele bence.Hosteslik yaptığım yıllar boyunca gerek uçakta gerek kaldığımız otellerde gördüğüm sayısız bakın dikkatinizi çekiyorum sa-yı-sız çocuklu aile örneğinde hiçbir Avrupalı ailenin çocuğunu yemek yemesi için zorladığını görmediğim gibi,iki yaşını geçmiş bir çocuğa da annesinin yemek yedirdiğini görmedim.Çocuk az çok,döke saça ama kendi kendine yer yemeğini.Etrafı kirletmesin diye veya iki üç kaşık fazla yedirmek uğruna müdahale edilip de çocuğun gelişmekte olan bu becerisi örselenmez.Elinde tabakla çocuğun peşinden koşan yabancı bir anneye de hiç rastlamadım. :)
Yemek yedirme konusunda dikkat ettiğim diğer bir husus da sofraya beraber oturmak.Önden onu yedireyim de biz rahat rahat yiyelim gibi bir şey düşünmedim hiç.Üç öğünü beraber yiyince bizden önce acıkması gibi bir şey de olmuyor haliyle.Kaldı ki bebeklerin açlığa tahammülsüz olduğu zamanlar sadece ilk aylar,en geç 8 aydan sonra acıksa bile yemek hazır olana kadar dikkati başka yöne kolaylıkla çekilip oyalanabiliyor.Yemek hep beraber yenilince hem iştaha geliyor,hem de bunun gayet doğal ve olması gereken bir eylem olduğunu ayırdına varıyor bence.
Velhasıl kelam yemek yemek keyifli bir iştir,güzel ve neşeli sofralar insana mutluluk verir.Bunu inatlaşmalarla tam tersine çevirmeyelim,ne dersiniz?
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder