Üstteki fotoğrafı kısa bir süre önce Instagram ve Facebook hesaplarımda paylaşmamdan sonra birçok arkadaşımdan, tanıdığım tanımadığım birçok kişiden, sayamayacağım kadar çok mesaj aldım. Aslında bu konuda yazmaya tam ikna edememiştim kendimi ama; yazanlara, beklediklerini söyleyenlere karşı borçlu hissettim kendimi. Şu anda bu satırları yazarken bile tam ne yazacağımdan emin değilim ama başladım işte bir kere.
Öznesi 'ben' olan cümleleri ne kurmayı ne duymayı seviyorum çok fazla. Her iki durumda da tuhaf bir sıkıntı oluşuyor içimde. Hele herhangi bir konuda bilgim olduğunu düşünerek fikrimi soruyorsa herhangi bir kimse, derin bir mahcubiyetle beraber ne diyeceğini bilememenin tuhaf hissini yaşıyorum o anda. 'Ben şöyle yapıyorum, ben böyle yaptım.' falan diye başlayan cümleler kursam içime sinmiyor, iyi hissetmiyorum. 'Sen şunu yap, sen de böyle yap.' gibi bir cümle daha ağzımdan çıkamadan tıkanıyor zaten bir yerlerde. Karşımdakinin böyle şeyler duymayı beklediğini bildiğim hâlde yapamıyorum, yapmak istemiyorum, çünkü o zaman ben 'ben' olmuyorum. Belki de kendim hiçbir konuda hiç kimseye bir şey sormadığım, gerekli gördüğüm araştırmayı kendim yapıp, sonrasında aklımı ve iç sesimi kullanarak uygulamaya geçtiğim için; kimsenin kimseden akıl, tavsiye almasına gerek olmadığını düşündüğüm için. Kısacası bu minvalde yazdığım ilk ve son yazıdır bu.
Yani başlamadan sana bir iyi bir de kötü haberim var.
Kötü haber: Ben hiçbir şey bilmiyorum.
İyi haber: Sen her şeyi biliyorsun.
Gerçekten.
Dolayısıyla bu yazıda benden 'Şu gün şu hareketleri yap.', 'Sabah bunu, öğlen şunu ye.' gibi detaylı öneriler bekliyorsan eğer, bu beklentini karşılayamayacağım için üzgünüm. Ama ne yapabilirim biliyor musun? Hayatta istediğin her şeyi yapabileceğinle ilgili seni cesaretlendirebilirim. Böyle bir karın ve zinde bir vücut mu istediğin? Yaparsın. Hem de daha iyisini bile yaparsın. Spor salonlarına tonla para vermene de gerek yok. Küçücük bir alan ayırabiliyorsan kendine evinde, bilgisayarın da varsa, birkaç da malzeme alabiliyorsan (çeşitli kilolarda birkaç ağırlık, pilates topu vb. gibi) daha ne? Ama gerçekten istiyorsan! Eğer gerekli istek ve güç henüz içinde yoksa ben buraya senelik bir beslenme ve egzersiz planı bile yazsam yapmayacaksın biliyorum. Bir süre yapıp bırakacaksın veya.
Evet, bu konuda da kimseye bir şey sormadım. 'İlham alırım, akıl almam.', benim mottom bu. En çok kendi aklıma güvenirim çünkü. Kendi bedenimi en iyi ben biliyorum. Kendi şartlarımı en iyi ben biliyorum. Neye ne kadar zaman ayırabileceğimi, neyi ne kadar yememin bana iyi geleceğini. Ve bunların hepsini sen de biliyorsun! Şeker, un ve yağa dikkat etmen gerektiğini başkasından duymaya ihtiyacın var mı? Yok. Temiz bir diyetin ne anlama geldiğini bilmiyor musun gerçekten? Çok da iyi biliyorsun. Akşam yemeğini hafif yiyip, erken sonlandırmak gerektiğini; sebze-meyve ağırlıklı beslenmek, şekerli ve asitli içeceklerden uzak durmak gerektiğini de adın gibi biliyorsun. Kas gücünü kullandığın bir egzersiz sonrası protein alımına dikkat etmen gerektiğini de başkasının söylemesine gerek yok. Evet, hayvansal proteine veya protein tozlarına yüklenerek çok kısa sürede de kaslı bir görüntü elde edilebilir ama bu sürdürülebilir mi? Ne kadar uygulanabilir ki böyle bir beslenme düzeni? 'Sürdürülebilir'in altını çiziyorum, çünkü hem beslenme hem egzersizde takip etmemiz gereken asıl nokta bu.
Var mı beslenmeye dair başka bir konu acaba aklıma gelmeyen? Bunları bilmek değil tabii mesele uygulayabilmek, farkındayım, ama gerçekten istersen uygulamaman için sebep ne olabilir peki?
İşte işin beslenme kısmının özeti bu. Bu kadar. Kibrit kutusu büyüklüğü, gram ve tane hesapları hiçbir yere götürmez seni. Sürdürülebilir değil bir kere. Herhangi bir şeyi zinhar yasaklamak da doğru değil. Şöyle söyleyeyim, isteyip de yiyemediğim hiçbir şey olmadı, olmuyor. Yakın çevrem de çok iyi biliyor bunu. Canım çekiyorsa yiyorum elbette ama yakabileceğim bir saatte olmasına dikkat ediyorum mesela ve miktarına elbette. Tabii ki her gün değil bu da. Canın her gün 'olmayacak' şeyler istiyorsa o zaman istediğin vücut da 'olmayacak' kategorisine giriyor maalesef.
Sürdürülebilir olmasını istiyorsan genele yaymalısın kısacası, rejim diye bir kelime olmasın sözlüğünde. Rejim yapmak veya zayıflamak amaç olmamalı. Düzgün ve dengeli beslendiğinde zaten istemesen de ideal kilona ulaşacaksın.
Egzersiz kısmında da mantık aynı. Hani hep 'Kendine bir hedef belirle!' denir ya, ben bunun tam tersini söyleyeceğim. Kendine bir hedef belirleme! Bir hedef belirleyecek kadar dar ve kısa vadeli düşünme. Sürdürülebilir olmasını istiyorsan elbette. Sadece yap. Sonucunu düşünme. Yapmaya devam et. Hedef koymak, kısa vadede bir şeyleri 'başarma' beklentisi yaratabilir ve eğer çeşitli sebeplerden dolayı hedefine ulaşamazsan, bu seni olaydan soğutup uzaklaştırabilir. Gücün, niyetin ve kararlılığın olsun ama hedefin olmasın. Düzenli devam ettiğin sürece göreceksin ki her şey geliyor zaten. Kendine şefkatli ol. Çok sıkma ama gevşek de bırakma. Eline alıp bir süre sevmek istediğin bir kuşu tutar gibi yaklaş kendine de kısacası. Hiçbir şey yapmak istemediğin günler olacak belki, olsun. Kızma kendine. Beceremiyorum diye düşünme. Tekrar başla. Günde yarım saat de olsa yap. Bedeninin hareket etmek için yaratıldığının farkında olarak, hareket ettiğin anların tadını çıkar. Süreçten zevk almaya bak. Alacağın sonuç değil, süreç olsun sana zevk veren. Sadece yap. Zayıflamak, güçlenmek, esnemek sen yapmaya devam ettikçe gelecek olan 'hediye'lerin olsun.
(Burada bir parantez açarak belki faydası olabileceğini düşündüğüm birkaç detay vermek istiyorum: Hani yazının başında 'Bir bilgisayarın varsa..' demiştim ya, Youtube'dan çok faydalanabilirsin bu konuda. Youtube arama çubuğuna 'core workout for women' yazarsan mesela birçok video çıkar karşına karın egzersizlerini gösteren. Dilediğini seçip yapabilirsin. Aynı şekilde kol için 'arm workout' veya kalçalar için 'butt workout' yazıp aratabilirsin. Benim çok kullandığım birkaç kanal var yine Youtube'da: XHIT, Fitness Blender ve Gymra. Yani arama çubuğuna 'Xhit core workout' yazarsan o kanalın videoları çıkar. Daha bir sürü vardır elbette, belki sen daha iyilerini bile bulursun. Fikir vermesi açısından kendi programımı yazmamı da rica edenler olmuş. Ben haftanın en az 5, çoğunlukla 6 günü, günde 30-40 dakika tempolu yürüyorum. Bunu ya öğlen Ayşe uyuyunca ya da akşam çocukları yatırınca yapıyorum. Bir gün ayak bileklerime yarımşar kiloluk ağırlık takarak, bir gün ağırlıksız yürüyorum. Çok kritik değil bu gerçi, amaç vücudu şaşırtmak. Hep aynı süreye saplanıp kalma sen de, sık sık değişiklikler ekle programına.Ağırlıksız yürüdüğüm günler bazen biraz koşuyorum. Havalar ısındıkça koşmaya ağırlık vermeyi planlıyorum. Sonra eve gelip, bu bahsettiğim kanallardan bir karın videosu seçiyorum. Haftada ortalama 4 gün karın çalışıyorum. Devamına da ya kalça ya bacak ya da kol videosu ekliyorum bir tane de. Haftalık bir program yapıyorum kendime hafta sonları, bu hafta şunlara ağırlık vereceğim diyerek, ona uymaya çalışıyorum iyi kötü. Sonrasında da en az yarım saat yoga yaparak günü kapatıyorum. Yoga yapmıyorsan da mutlaka esnemeye zaman ayır egzersiz bitiminde. Haftada bir günüm hiçbir şey yapmadan geçiyor genelde. Kabaca benim düzenim böyle işte. Kendi sistemini sen kendin kurarsan daha uzun ömürlü olur. Haftada 5 yapmazsın da 3 yaparsın mesela veya yürüyüş sonrası 2 bölgesel video yapmazsın da 1 tane yaparsın, önemli değil. Mesele düzenli yapmak.)
Daha fazla bir şey yazmama gerek var mı bilmiyorum.
Zaten bildiğin şeyleri yazdım, öyle değil mi? Ama uygulamak için gerekli gücü sen kendi içinde bulacaksın. Bunu sana kimse veremez.
Büyük büyük lâflar edemem ben. Çok konuşmayı da sevmem, çok konuşanı da. Hatta geçenlerde bir arkadaşıma da demiştim, 'Ben dünyanın en düz, basit ve sıradan insanıyım.' başlıklı bir yazı yazasım var ama bu başlığın altını bile dolduramayacak kadar boşum diye. Karmaşık öneriler sunmak, yaptıklarımı zormuş, herkes yapamazmış gibi hissettirmek ve göstermek, karşımdakini hiçbir şey bilmiyormuş gibi farz edip konuşmak benim harcım değil.
Yediklerine dikkat et, her fırsatta hareket et ve durmadan devam et.
Bu işin özeti bu.
Gerisi kendiliğinden gelecek.