Sezaryenle doğum yaptığım için sütümün tam olarak gelmeye başlaması 3 günü buldu.Alın işte sezaryenin en büyük olumsuzluklarından biri daha!Gerçi 'kurtarma' operasyonu dışında yapılmış sezaryenin hiçbir olumlu tarafı olamaz bana göre.Söylenen sözde(!) avantajları tamamen doktorların olayı kendilerine yontmaları,işlerine öyle geldiği için anneyi de bunların bir avantaj olduğuna inandırmaları.Artık doktorların büyük çoğunluğunun doktordan önce tüccar oldukları aşikar.İstisnalar,gerçekten vicdanlı ve işinin ehli doktorlar da yok değil tabii,onları ayrı tutuyorum,ama ne yazık ki o kadar az ki...Çoğu insan bunun farkında fakat işte bu sağlık mevzusu öyle hassas bir konu ki,hastaların içine ufak bir kurt düşürmek yetiyor olayı kendi istedikleri gibi yönlendirmek için.'Ya öyleyse?' diye ne derlerse boynumuzu büküyoruz,yalan mı?Söylenen her lafa kanmamak için insanın önce kendi bedenini çok iyi tanıması,kendi kendinin doktoru olması ve iç sesini dinlemeyi çok iyi bilmesi gerekiyor.
Süt olayına dönecek olursak...Ali 4 kg doğduğu ve dediğim gibi sütüm başta tam gelmediği için,mecburen ilk 3 gün mama vermek zorunda kaldık.Bu da bana çok ters bir olay olduğu halde,hiç moralimi bozmadım,kendimi üzmedim.Üçüncü günden sonra olay rayına oturdu ve ilk 6 ay gerçekten çok bol sütüm oldu.Hala emziriyorum tabii ve Ali istediği sürece emzirmeye devam edicem.Ben öyle 2 sene sınırlandırmasına falan da inanmıyorum.Evet iki sene sonunda zaten sütün bayağı bir azalmış oluyor yahut çocuk zaten kendi kendine memeyi unutup bırakma noktasına geliyor ve olay kendiliğinden kapanıyor.Ama ya bir süre daha emmeye devam etmek isterse?Napıcam yani?'Aa oğlum,senin süren doldu,kusura bakma' mı diyeceğim? Ne yani 24 ay emen çocuk atıyorum iki ya da üç ay daha emse nolur?Bunun ne gibi bir zararı olabilir? Böyle süre kısıtlamaları -bunun bir de 'iki ya da üç saatte bir emzireceksin' veya '6 aydan sonra geceleri emzirmenin bir faydası yok,kesmelisin' versiyonları vardır- hangi akıllardan çıkma ve hangi akla hizmettir?
Bana çok vahşice gelen şeylerden biridir emen çocuğu zorla memeden ayırmak.Mecburi durumları kastetmiyorum tabii ki,annenin paşa gönlü öyle istiyor durumundan bahsediyorum.Geçenlerde sabahları yayınlanan doktorum
programında 15 aylık oğlunu zorla sütten kesen bir anne vardı telefon bağlantısında.Kesmesi için bir sebep yok,artık kesmesi gerektiğini düşünmüş!Çocuk şimdi kafasını duvarlara vuruyormuş!Bu vahşet değildir de nedir?Nedir insanların doğaya bu kadar karşı gelmesi?Bu 'doğaya karşı gelme' olayını çok kullanıcam yazılarımda,birçok konuda çok fazla örnek var çünkü.
Emzirmede başarılı olmanın en önemli anahtar noktası emzirmeyi kafaya takmamaktır bence.Yok sütüm geldi,yok gelmedi derdine düşmeden,şu kadar zamanda bir emzirmeliyim kısıtlamalarına gitmeden,olabildiğince rahat, olayı akışına bırakmaktır.'Akışına bırakma' lafını da çok sık duyacaksınız,uyarayım :)
Mutluluk süt üretiminde önemli belki evet ama şöyle bir şey de var:Doğum sonrası depresyonu denilen bir hadise mevcut biliyorsunuz,ki ben de bundan nasibini fazlasıyla almış biriyim :) İlk 4 ay özellikle pek de mutlu mesut dolaştığım söylenemez ortalıklarda,ama bunun sütüme herhangi olumsuz bir etkisi olmadı.E böyle hormonların coşması,yeni bir hayata başlamanın getirdiği zorlu uyum süreci bu işin doğal seyrinin bir sonucuysa,yani bütün bunların yaşanması gayet normalse sütüm bundan neden etkilensin ki?Ya da o sinirim,moral bozukluğum neden sütümle çocuğuma geçsin ki?Doğa böyle bir şeye izin vermez bence.Çocuğun ve sütün bundan olumsuz etkilenmesi gibi bir şey olsa lohusalık depresyonu diye bir şey olmazdı,yanılıyor muyum?
İlk zamanlarda lohusa şerbetleri,helvalar,hurmalar,malt içecekleri,bulgur,soğan,oohh gelsin kavanoz kavanoz lalinellalar,nutellalar derken bende ne süt yapıyor ne yapmıyor ayrımına pek varamamıştım açıkçası :) Ama sonraları havuç,ısırganotu,rezene ve tavuğun bana acayip yaradığını anladım.'Tavuk ne alaka?' demeyin.İnternette süt yapan şeyleri okurken birinin tavuk yazdığını görüp gülmüştüm :) Aklımda tavuğu süt yapan şeyler kategorisinde bir yere yerleştirememiştim.Halbuki protein de süt yapımında çok önemli ama ne bileyim işte tavuk komik gelmişti.Sen misin komik bulan?Sonra bir gün gece çok sütüm oldu,akşam ne yedim diye düşündüm.Tavuk!Ertesi gün yine aynı,yine yediğim tavuk!Sonra tavuk yazana gülmemin cezası olarak herhalde her yediğimde göğüslerim çatlayacak gibi oluyordu :)) Ha bir de boza var tabii nasıl unuturum,her gece yatmadan koca bir bardak içiyordum.Böyle aylarca içtikten sonra bir gün bi bakayım dedim bunun kalorisi ne kadarmış diye,üstünde yazmıyor çünkü.Bi de ne göreyim,100 ml.sinde yani bir çay bardağında 250 cal. varmış!Ben bir de koca bir bardak içiyordum,neredeyse günde 1000 kaloriyi sırf bozadan alıyormuşum.Aman kalsın dedim ondan sonra,olmaz olsun onun yapacağı süt falan! :)
Her bünye farklı tabii,herkes kendine neyin yaradığını deneyerek ve biraz gözlemleyerek bulabilir.Bir diğer önemli nokta da bence vücudu içten ve dıştan sıcak tutmak.'Dikkat et üşütme,sütün üşür.' derler büyükler duymuşsunuzdur.Gerçekten doğruluk payı var bu sözde.Gerçi lohusalıkta üşümek bir yana,devamlı ateş basar insanı ama yine de dikkatli olmak gerekiyor.Sıcak içecekler tüketmek ve sıcak duş da çok iyi geliyor.
Son olarak şunu unutmamak lazım:'Hiçbir anne yoktur ki sütü yavrusuna yetmesin.' Afrika'da açlık sınırında yaşayan anneler de,sokaklarda gördüğümüz bir deri bir kemik kalmış köpekler de yavrularını besleyip ortaya çıkarmayı başarır.Yeter ki gereksiz endişelerle ve her kafadan çıkan seslerle sütünüzü ve keyfinizi kaçırmayın!
Süt olayına dönecek olursak...Ali 4 kg doğduğu ve dediğim gibi sütüm başta tam gelmediği için,mecburen ilk 3 gün mama vermek zorunda kaldık.Bu da bana çok ters bir olay olduğu halde,hiç moralimi bozmadım,kendimi üzmedim.Üçüncü günden sonra olay rayına oturdu ve ilk 6 ay gerçekten çok bol sütüm oldu.Hala emziriyorum tabii ve Ali istediği sürece emzirmeye devam edicem.Ben öyle 2 sene sınırlandırmasına falan da inanmıyorum.Evet iki sene sonunda zaten sütün bayağı bir azalmış oluyor yahut çocuk zaten kendi kendine memeyi unutup bırakma noktasına geliyor ve olay kendiliğinden kapanıyor.Ama ya bir süre daha emmeye devam etmek isterse?Napıcam yani?'Aa oğlum,senin süren doldu,kusura bakma' mı diyeceğim? Ne yani 24 ay emen çocuk atıyorum iki ya da üç ay daha emse nolur?Bunun ne gibi bir zararı olabilir? Böyle süre kısıtlamaları -bunun bir de 'iki ya da üç saatte bir emzireceksin' veya '6 aydan sonra geceleri emzirmenin bir faydası yok,kesmelisin' versiyonları vardır- hangi akıllardan çıkma ve hangi akla hizmettir?
Bana çok vahşice gelen şeylerden biridir emen çocuğu zorla memeden ayırmak.Mecburi durumları kastetmiyorum tabii ki,annenin paşa gönlü öyle istiyor durumundan bahsediyorum.Geçenlerde sabahları yayınlanan doktorum
programında 15 aylık oğlunu zorla sütten kesen bir anne vardı telefon bağlantısında.Kesmesi için bir sebep yok,artık kesmesi gerektiğini düşünmüş!Çocuk şimdi kafasını duvarlara vuruyormuş!Bu vahşet değildir de nedir?Nedir insanların doğaya bu kadar karşı gelmesi?Bu 'doğaya karşı gelme' olayını çok kullanıcam yazılarımda,birçok konuda çok fazla örnek var çünkü.
Emzirmede başarılı olmanın en önemli anahtar noktası emzirmeyi kafaya takmamaktır bence.Yok sütüm geldi,yok gelmedi derdine düşmeden,şu kadar zamanda bir emzirmeliyim kısıtlamalarına gitmeden,olabildiğince rahat, olayı akışına bırakmaktır.'Akışına bırakma' lafını da çok sık duyacaksınız,uyarayım :)
Mutluluk süt üretiminde önemli belki evet ama şöyle bir şey de var:Doğum sonrası depresyonu denilen bir hadise mevcut biliyorsunuz,ki ben de bundan nasibini fazlasıyla almış biriyim :) İlk 4 ay özellikle pek de mutlu mesut dolaştığım söylenemez ortalıklarda,ama bunun sütüme herhangi olumsuz bir etkisi olmadı.E böyle hormonların coşması,yeni bir hayata başlamanın getirdiği zorlu uyum süreci bu işin doğal seyrinin bir sonucuysa,yani bütün bunların yaşanması gayet normalse sütüm bundan neden etkilensin ki?Ya da o sinirim,moral bozukluğum neden sütümle çocuğuma geçsin ki?Doğa böyle bir şeye izin vermez bence.Çocuğun ve sütün bundan olumsuz etkilenmesi gibi bir şey olsa lohusalık depresyonu diye bir şey olmazdı,yanılıyor muyum?
İlk zamanlarda lohusa şerbetleri,helvalar,hurmalar,malt içecekleri,bulgur,soğan,oohh gelsin kavanoz kavanoz lalinellalar,nutellalar derken bende ne süt yapıyor ne yapmıyor ayrımına pek varamamıştım açıkçası :) Ama sonraları havuç,ısırganotu,rezene ve tavuğun bana acayip yaradığını anladım.'Tavuk ne alaka?' demeyin.İnternette süt yapan şeyleri okurken birinin tavuk yazdığını görüp gülmüştüm :) Aklımda tavuğu süt yapan şeyler kategorisinde bir yere yerleştirememiştim.Halbuki protein de süt yapımında çok önemli ama ne bileyim işte tavuk komik gelmişti.Sen misin komik bulan?Sonra bir gün gece çok sütüm oldu,akşam ne yedim diye düşündüm.Tavuk!Ertesi gün yine aynı,yine yediğim tavuk!Sonra tavuk yazana gülmemin cezası olarak herhalde her yediğimde göğüslerim çatlayacak gibi oluyordu :)) Ha bir de boza var tabii nasıl unuturum,her gece yatmadan koca bir bardak içiyordum.Böyle aylarca içtikten sonra bir gün bi bakayım dedim bunun kalorisi ne kadarmış diye,üstünde yazmıyor çünkü.Bi de ne göreyim,100 ml.sinde yani bir çay bardağında 250 cal. varmış!Ben bir de koca bir bardak içiyordum,neredeyse günde 1000 kaloriyi sırf bozadan alıyormuşum.Aman kalsın dedim ondan sonra,olmaz olsun onun yapacağı süt falan! :)
Her bünye farklı tabii,herkes kendine neyin yaradığını deneyerek ve biraz gözlemleyerek bulabilir.Bir diğer önemli nokta da bence vücudu içten ve dıştan sıcak tutmak.'Dikkat et üşütme,sütün üşür.' derler büyükler duymuşsunuzdur.Gerçekten doğruluk payı var bu sözde.Gerçi lohusalıkta üşümek bir yana,devamlı ateş basar insanı ama yine de dikkatli olmak gerekiyor.Sıcak içecekler tüketmek ve sıcak duş da çok iyi geliyor.
Son olarak şunu unutmamak lazım:'Hiçbir anne yoktur ki sütü yavrusuna yetmesin.' Afrika'da açlık sınırında yaşayan anneler de,sokaklarda gördüğümüz bir deri bir kemik kalmış köpekler de yavrularını besleyip ortaya çıkarmayı başarır.Yeter ki gereksiz endişelerle ve her kafadan çıkan seslerle sütünüzü ve keyfinizi kaçırmayın!
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder