21 Kasım 2010 Pazar

'Keşke'lerim ve 'iyi ki'lerim...




'Doğal doğuma doğru' Kuraldışı Yayınevi tarafından basılmış,içerisinde 20 annenin normal doğum hikayesinin yer aldığı bir kitap.İmrenerek hatta biraz kıskanarak okudum desem yalan olmaz bu hikayeleri.Ve tabii hayranlıkla...O annelerin bilgilerine,kararlılıklarına,kendine güvenlerine...

Kuzu kuzu doğum masasına yatmak yerine,dişi aslan kesilip de doğurmalarına...


Kendimi düşündüm sonra...Yaşadıklarımı,pişmanlıklarımı...


'Keşke'lerim var evet,hem de çok.Ama bu 'keşke'ler aynı zamanda -eğer olursa- ikinci doğumumun 'plan'ları.Bunları keşke ilk doğumumda da bilseydim,pişmanlığım ağır bu yüzden...

Gel gelelim bugüne...



Şimdiki aklım olsaydı:

  • Hamilelik sürecim boyunca 'Bu hafta parmakları oluşmuş,bu hafta gözlerini kırpabiliyormuş.' gibi gereksiz bilgileri okuyup boşa vakit geçireceğime,doğal doğum hakkında okur,bilgilenir,ilgili gruplara üye olur,doğumun aslında 'ne' olduğunu ve nasıl olması gerektiğini öğrenirdim.Öyle 'normal doğuracağım ben' demekle olmuyormuş bu işler.Okumak,bilgilenmek,doğuma hazırlanmak gerekiyormuş.

  • Daha ilk görüşmede doktorun doğal doğuma nasıl baktığını anlamaya çalışır,sorular hazırlayıp yöneltir,içime sinmeyen en ufak bir lafı,bir hareketi hatta yüz ifadesi olsa bile doktor değiştirirdim.Ve bunu 'doğru' doktoru buluncaya kadar bıkıp usanmadan yapardım.

  • Her ay kontrole gitmez,ultrasona girmezdim.Sadece 12.hafta bitiminde bir kez ultrasona 'evet' derdim.Veya tüm gebelik süresince en fazla iki kez.

  • İkili ya da üçlü test yaptırmazdım.Neden?Birincisi ben risk grubunda değilim.İkincisi,zaten o testin sonucu o çocuğu dünyaya getirip getirmeme kararımı etkilemez.

  • Cinsiyetini öğrenmezdim.

  • Öyle evde DVD eşliğinde kendi kendime değil,profesyonel bir hoca eşliğinde gebeliğim süresince yoga yapardım.

  • Bir doğal doğum kursuna katılır,nefes egzersizlerini öğrenirdim.

  • Kendime frekansımın tuttuğu bir 'doula' bulurdum.

  • Doğum planı yapardım.Bunu doktoruma ve doğum yapacağım hastaneye kabul ettirirdim.

  • Evde doğum konusunda bilgilenip ve bilinçlenip ya evde doula ve doktor eşliğinde doğurmayı seçer ya da son ana kadar sancılarımı evde tamamlayıp doğumun ikinci evresinde hastaneye giderdim.

  • Hastaneye gitsem bile ezbere uygulanan lavman,suni sancı,damar yolu açılması,epizyotomi,yatarak doğurmaya zorlanma gibi hiçbir rutine -mutlaka gerekli olmadıkça- eyvallah demez,kendi doğumumu kendim yönetirdim.

  • İç sesimi çok iyi dinler,sezgilerime güvenirdim.

  • Bebeğe doğumdan hemen sonra yapılan Hepatit B ve K vitamini aşısını yaptırmazdım.(Şansımıza Hep.B.'yi yapmayı unutmuşlar.K vitamini ise iğne yerine ağızdan damla şeklinde de uygulanabiliyor.Gerçi onu da verdirmezdim.Doğar doğmaz K vitamini ihtiyacı olsaydı bir bebeğin,doğa bunu zaten sağlardı diye düşünüyorum.)

  • Lotus doğumu düşünür,büyük ihtimalle de uygulardım.(Lotus doğumu bebek doğduktan sonra göbek bağının kesilmemesi;plasentanın, çıktıktan sonra bebeğin yanında muhafaza edilmesi demek.Göbek,3-8 gün arasında kendiliğinden kuruyarak düşüyor.Bu gerçekleşene kadar plasentayı bir bezin içinde bebeğin yanında tutuyorsunuz.Geniş bir vaktim olursa bu konuyla ilgili biraz çeviri yaparak buraya yazmak istiyorum tekrar.Türkçe kaynak pek yok bu konuda ama ilginizi çektiyse 'Lotus birth' olarak google'da aratabilirsiniz.)

  • Doğumun ertesi günü fotoğraf çektirme uğruna,el kadar bebeği aile büyükleri arasında bile olsa,elden ele dolaştırıp yormazdım.

Bütün bunların yanında 'iyi ki' dediklerim yok mu?Elbette var.Kendimce doğru bulup uygulamaya koyduğum önemli maddelerim de şunlar:

  • İyi ki emzirmeyi önemsedim ve hala çok önemsiyorum.

  • İyi ki odasını ayırmadım,hala beraber yatıyoruz.

  • İyi ki kucak bebeği yaptım,iyi ki kucağa alıştırdım(!)

  • İyi ki sünnet ettirmedim.

İyi ki en azından bu konularda iç sesimi,kalbimin sesini,bebeğimin sesini dinlemeyi becerebildim.İyi ki kimsenin dolduruşuna,her kafadan çıkan seslerin gazına gelmedim.Doğum konusunda en okkalı küfürü kendime savurduğum,kendi suratıma Osmanlı tokadını defalarca yapıştırdığım gibi, konu bunlar olunca da da sırtımı sıvazlamayı biliyorum,'Aferin kızım!' diyorum kendi kendime...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...