Havalar soğuyunca evimizde yeni kefir sezonu açıldı.Yazın çok sıcak olduğu için mayası bozulabiliyor.Geçen sene derin dondurucuya attıklarımdan biraz çıkardım ve tekrar mayalamaya başladım.Ali geçen sene çok severek içiyordu,ama bu sene için şüpheliydim açıkçası.Malum çocukların yemek konusundaki fikirleri değişebiliyor.Bir gün çok severek yediğini ertesi gün istemiyor,sevmediği bir şeyi biraz zaman geçince severek yiyor.Allahtan korktuğum başıma gelmedi ve yine severek içmeye başladı.
Kefir bildiğiniz üzere anavatanı Kafkaslar olan bir fermente süt içeceği.Faydaları saymakla bitmiyor:
Dost bakteriler olarak adlandırılan, bağırsak sisteminde tutunma özelliği olan probiyotik bakteriler içeriyor. Bir kaşık kefirde 70-100 milyon arası probiyotik bakteri bulunmaktadır.
Kefirde doğal olarak bulunan işbirlikçi bakteriler bağışıklık sistemini güçlendiriyor. Bu özelliği ile simbiyotik bir etkileşim alanı oluşturuyor.
İçerdiği diğer vitamin, mineral ve proteinler kolay ve tamamen sindirildiği için enfeksiyonlara karşı koruyucu, doğal antibiyotik görevini yerine getiriyor.
Kefir; doğal sağlık iksiridir.
Kefirin yoğurttan artı olarak özelliği; sindirim sistemini temiz tutarak konakçı olan diğer faydalı organizmalar için besin sağlamasının yanı sıra sindirim sistemini kolonize etmesidir.
Kefirde, yoğurtta bulunmayan faydalı bakterilerden Lactobacillus cancasus,Leuconostoc Acetobacter türleri ve Streptococcus türleri bulunmaktadır.
Kefirin yapısı ; vücut için yıkıcı patojen özellikte olan mayaların gelişimini kontrol altına alan ve emiline eden saccharomyces kefir ile torula kefir gibi mayaları da içermektedir.
Kefir; sindirim sisteminde zararlı bakteri ve mayaların bulunduğu ortamda mukoz asta yapı oluşturarak ortamı temizler ve bağırsakların direncini arttırır. Bu nedenle escherichia coli gibi patojenlere ve diğer bağırsak parazitlerine karşı daha dirençli bir yapı oluşturur.
Kefir; sindirim sisteminde tam beslenme sağlamaktadır.
Kefirde bulunan bakteri ve mayalar, tam olarak parçalanmamış besinlerin sindirimine etkin bir şekilde yardımcı olarak besin kaybını önlemektedir.
Kefirin ; yoğurda nazaran daha ince tanecikli yapıda olması nedeniyle gerek bebekler gerek yaşlılar gerekse sindirim bozuklukları olanlar için kullanımı kolaylaşmaktadır. Mide ve bağırsaklarda şişkinlik yapmamaktadır.
Kefirdeki laktoz oranı fermente işleminden sonra süte nazaran çok azalmaktadır. Laktoza duyarlı kişiler rahatlıkla içebilirler.
Ayrıca kefirde bulunan CO2 de sindirimi kolaylaştırıcı etki yapmaktadır.
Başta B12 olmak üzere B grubu vitaminleri sentezlemiş olarak barındıran kefirdeki L(+) süt asidi kolayca sindirilmektedir.
Bileşiminde eksogen yağ asitleri ve aminoasitleri de bulunmaktadır.
Kefir; her derde deva şifa kaynağıdır.
Kefirde bol miktarda bulunan ve esansiyel aminoasitlerden birisi olan triptofan , mineral maddelerden kalsiyum ve magnezyum sinir sistemi üzerinde rahatlatıcı etki yapmaktadır.Mineraller ayrıca kemik ve kas yapısını güçlendirmektedir.
Kefirdeki vitaminler kan dolaşımını düzenleyip, kan bozukluklarını giderir. Kandaki antikorları kuvvetlendirip arttırırlar.
Kefir; Hepatit A ve B hastalıklarının tedavisinde yardımcı rol oynamaktadır.
Kefir; doğal enerji kaynağıdır.
Diğer ikinci önemli mineral madde olan fosfor; hücre gelişimi ve enerji ihtiyacı için karbonhidratların ,yağların ve proteinlerin vücuda yararlı olması için büyük kolaylıklar sağlamaktadır.
Tansiyon üzerine renin-anjiotensin etkisi yaparak düzenleme görevi görür.
Kefirdeki fosfor hücrelerin büyüme,bakım ve onarım işlemleri için protein sentezine katılır.
Kefir ; doğal antibiyotiktir.
Kefirde oluşan Asetik asit , H2O2 gibi antibakteriyel maddeler ve doğal antibiyotikler ; E.coli ( Tüberküloz – Verem ), Salmonella
( Malta Humması ) gibi patojen bakterilere karşı koruyucu kalkan etkisi yapmaktadır.
Bileşimindeki bulunan mucize mineral selenyum, hücreler üzerinde antioksidatif etki göstermektedir. Kansere karşı çok önemli faktör olarak değerlendirilen selenyum etkisi, kalp hastalıklarını önlemekte, yaşlanmayı yavaşlatmakta, cinsel gücün devamlılığında popüler bir antioksidan olarak günümüzde öne çıkmıştır.
Kefir; doğal gençlik iksiridir.
Yaşamımız boyunca mükemmel olarak işleyen vücudumuz, yaşımız ilerledikçe dışarıdan gelen saldırılara karşı koruyucu kalkanlarını yitirmektedir. Toksik maddeler, cildi tahrip eden serbest radikaller, ağır metaller, hava kirliliğinden oluşan karbon monoksit gibi zararlı gazlar vücudumuzu bir nevi paslandırmaktadır. Kanser tümörü oluşumu aşamasında oksidasyon sonucu oluşan hücre dışı yapılar hücre bozulmalarına yol açmaktadır.
Doğru beslenme ile alacağımız vitamin ve mineraller paslanmayı giderir ve güçlü bir temizlik işlemi yapar. Dolayısıyla yaşlanmayı yavaşlatır ve birçok hastalığın oluşumunu engeller. Kefirdeki antioksidan vitamin ve mineraller hücre yenilenmesini sağlar.
Kefir; biyolojik olarak insan metabolizmasının sürekli yenilenmesini sağlar.
Kefir sağlıklı ve doğal beslenmeyi sistemize ettiğinden çeşitli hormonların seviyelerini dengeler ve normalleştirir. Başta üreme hormonları olmak üzere kortizol, ensülin ve beyinde önemli işlevi olan serotonin (mutluluk) hormonu ile adrenalin hormonu üzerinde olumlu etkiler yapar.
Kefir mide ve pankreas gibi bazı organların salgılarını arttırarak başta ülser olmak üzere sindirim rahatsızlıklarına karşı iyileştirici rol oynar.
Taneleri karnabahara benziyor.Yapılışı ise gayet basit:
- Kefir tanelerini cam bir kavanoza (tercihen plastik kapaklı) koyuyorum.Oda sıcaklığındaki sütü ( kaynatılmış çiğ süt veya günlük pastörize süt) üzerine ekliyorum.Yarım litre süte 2-3 çorba kaşığı kefir tanesi yeterli gelecektir.
- Kapağını çok sıkı olmayacak biçimde kapattıktan sonra ışık almayan bir dolaba üzerine küçük bir mutfak havlusu sararak koyuyorum.
- Benim mayalama sürem yaklaşık 24 saat.Siz isterseniz,istediğiniz kıvama bağlı olarak daha uzun da mayalayabilirsiniz.Yalnız mayalama süresi uzadıkça içindeki alkol oranı artıyor ve tadı daha ekşi oluyor.
- Kavanozu açmadan önce hafifçe çalkalayıp plastik bir süzgeçten geçiriyorum.Bu nokta önemli çünkü kefir tanelerine metal değmemesi gerekiyor.
- İyice süzdükten sonra süzgeçte kalan taneleri musluğun altında sudan geçirip üzerilerinde kalan sütten arındırıyorum.(Bazı yerlerde içme suyuyla yıkanması tavsiye ediliyor ama ben hep musluk suyuyla yıkadım,hiçbir bozulma olmadı.)
- Tekrar temiz bir kavanoza doldurup işleme baştan başlıyorum.
Süzdüğünüz kefiri içeceğiniz zamana kadar buzdolabında saklayabilirsiniz.Ben sabahları yapıyorum,akşama kadar buzdolabına koyuyorum.Ali akşam yemeğinde içiyor,biz de duruma bağlı olarak ya yemekte ya da yatmadan önce içiyoruz.Sağlıklı beslenmeyle pek alakası olmayan Eren bile çok severek içiyor,hatta 'Hadi,ne zaman yapacaksın kefir?' diye sorup duruyordu mayalamadığım zamanlarda. :)
Ha unutmadan,mayaladıkça kefir taneleri çoğalıyor.Çoğaldıkça ayırıp küçük kavanozlara alıyorum,üstüne süt ekleyip derin dondurucuya atıyorum.Uzun süre yapamayacak olduğunuzda da aynı işlemi uygulayabilirsiniz.Ama birkaç gün yapamayacak iseniz yine bir kavanoza alıp üstünü örtecek kadar içme suyu veya süt koyup buzdolabına koyabilirsiniz.Ara verdikten sonra ilk 2-3 gün tam tadını bulamayabilir,sonra tekrar toparlıyor.Bozulduğunu tanelerin değişen yapısından anlayabilirsiniz ama zaten kolay kolay bozulmuyor.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder