9 Şubat 2011 Çarşamba

Daha az kimyasal,daha çok sağlık!




Uzun zamandır evimizdeki kimyasallar konusuna kafayı takmıştım. Neredeyse kendimi bildim bileli eldiven takmadan bulaşık bile yıkayamam, bulaşık deterjanına elimi süremem. Annem sinir olurdu bu huyuma, ‘Eldivensiz yıkamam abi!’ dediğimde. Ama özellikle Ali doğduğundan beri bu konu beni iyice rahatsız etmeye başladı.Son yıllarda çocuklarda alerji ve alerjik astım hastalıklarının inanılmaz oranlarda artmasında başrolde iki suçlu var araştırmalarla her geçen gün kanıtlanan:Sezaryen ve kimyasal kullanımı.


Dr.Harvey Karp şöyle demişti Blogcu Anne’yle röportajında:


''Günümüzde çocuklar, eskiden hiç olmadığı kadar kimyasallara maruz kalıyorlar. Dolayısıyla kimyasallarla otizm arasında bir ilinti kurulabilir. Bunun böyle olduğunu henüz bilmiyoruz. Ama böyle bir bilinmeyen söz konusu olduğunda yapılacak en iyi şey temkinli davranmak. Ebeveynlere şunu anlatmaya çalışıyorum: Mümkün olduğunca az kimyasal. Kimyasalların olmadığı bir dünyada elbette yaşayamazsınız. Böyle bir saplantıya girmeye kalkışırsanız aklınızı kaçırırsınız. Ancak evinizi doğal ürünlerle temizleyebilir, karıncaları öldürmek için etrafa böcek ilacı sıkmaktan vazgeçebilirsiniz. Kısacası çocuğunuzu mümkün olduğunca az miktarda kimyasala maruz bırakmalısınız.''


Öncelikle çamaşır deterjanını, leke çıkarıcıyı ve yumuşatıcıyı çıkardım hayatımızdan. Daha doğrusu ekolojik çamaşır deterjanı ve leke çıkarıcı kullanmaya başladım. Daha önce de yazmıştım, internetten Sodasan isimli markanın ürünlerini sipariş verip kullanmaya başladım.Dolu bir makineye bile nerdeyse bir parmak kalınlığında deterjan ve üstüne yine bir parmak kalınlığında toz sabun yeterli geliyor.Sodasan’ın dışında Ecover ve Klar var benim bildiğim ekolojik olarak.Yumuşatıcı yerine de yarım kahve fincanı kadar elma sirkesi koyuyorum.Hem yumuşatıyor,hem kireç önleyici görevi görüyor hem de çamaşırlarda deterjan ya da sabun kalıntısı bırakmıyor.Kokusu rahatsız eder diyorsanız,ki ben hiç öyle bir rahatsızlık yaşamadım kokudan dolayı,içine bir damlacık,evet sadece bir damlacık yumuşatıcı veya birkaç damla esansiyel bir bitkisel yağ damlatabilirsiniz kokuyu nötralize etmek adına.


Bulaşık makinesi için de yine Sodasan’ın tabletlerini aldım ve makine ne kadar dolu olursa olsun tableti ikiye bölerek kullanıyorum.Yıkama performansında, kirlerin çıkıp çıkmamasında en ufak bir değişiklik olmuyor. Parlatıcı yerine ise sirke kullanımını ise sağır sultan bile duymuştur herhalde. Bir de makinenin içine asılan limon kokusu veren şeyler(tam adını bilemedim şu an) vardır ya, onların yerine de yarısı sıkılmış ve öylece kalmış limonları kullanıyorum.Çatal kaşık sepetine sıkıştırıveriyorum .


Yer ve yüzey temizliğinde ise arap sabunu ve sirke işimi fazlasıyla görüyor. Arap sabununun sıvı olanları da var artık piyasada ve diğer yer silme deterjanlarıyla kıyaslandığında arapsabunu bitkisel bazlı ve oldukça masum bir ürün. Elde bulaşık yıkamak için kullananlar olduğunu bile duymuştum ama ben denemedim.


Sirke ve karbonat doğal olduğu kadar güçlü temizleyiciler. Burada birçok kullanma şekli var, göz atmanızı tavsiye ederim.


Geçtiğimiz günlerde Limango’dan yanda gördüğünüz buhar tabancasını aldım. Ocak, fırın, tezgah, lavabo, küvet gibi yüzeyleri temizlemek için.180 derecelik bir buhar vererek hem hijyenik hem de kimyasalsız bir temizlik sağlıyor.


Genel ev temizliği bitti. Sıra geldi kişisel temizliğe…


Geçtiğimiz aylarda şampuan kullanmayı bırakıp, zeytinyağlı sabunla yıkamaya başladım saçlarımı. Ama bana hiç yaramadı.Saçlarım ağırlaştı,bir tuhaf oldu.Vücut temizliği için doğal sabunlar kullanmaya devam ediyorum,duş jellerini falan da tamamen çıkardım hayatımdan,ama saçlarım için çareyi hiç olmazsa organik bir şampuan almakta buldum.


Makyaj zaten yok denecek kadar az yapıyorum. Elimde bitmesini beklediğim bir temizleyiciyle de temizliyorum kırk yılda bir. Pahalı kremlerin toksik oldukları gibi bir işe yaramadıklarını anlayalı ise uzun zaman oluyor. Bir zamanlar binbir özenle ve mutlulukla kullandığım o kremleri şimdi bedava verseler sürmem, öyle diyeyim.O zamandan beri de anneannemin kremi olan acıbadem kremini kullanmaktaydım (5 lira falan galiba fiyatı) ama yeni çıkanların kutusunun üstünde içinde metilparaben olduğunu görünce ondan da soğudum.Gerçi burada metilparabenin gıdada ve kozmetikte güvenle kullanıldığı yazıyor ama yine de içime tam sinmiyor.Şimdilik araştırıyorum,içime sinen bir şey bulamazsam da duştan sonra sürdüğüm zeytinyağı (veya herhangi bir doğal yağ) olacak galiba tek kremim.’Yemeyeceğiniz şeyi cildinize de sürmeyin.’ felsefesini artık iyice uygulamaya sokacağım gibi görünüyor.Günümüzde bir kadın ortalama miktarda kozmetik ürünü kullanarak yılda 2 kg. kimyasal alıyormuş vücuduna.Nasıl ürkütücü bir rakam değil mi?


Ali için de doğduğundan beri Mustela kullanıyordum ama şimdiye kadar içeriğini okumak hiç aklıma gelmemişti. Bebekler için üretim yapan en iyi markalardan biri güya, ne bilirdim içinde parabenin her çeşidinin olduğunu! Paraben, kozmetik ürünlerinde kullanılan yapay bir koruyucu ve alejiye ve kansere sebep olabiliyor. Ayrıca hormonlara kadar etki ederek hormonal dengeyi bozuyor.Daha fazla bilgi burada. Artık Earth Mama&Angel Baby’yi tercih ediyorum, içinde hiçbir toksik madde yok, son derece güvenilir.


Evet belki marketlerde satılan ticari ürünlere göre daha pahalı organik ürünler.Yine Blogcu Anne’nin şu röportajında şöyle diyordu Defne Koryürek:


''Maalesef bizim insanımız güvenilir gıdaya para vermeyi gereksiz bir yatırım olarak görüyor. Anne-babalar, organik gıdaya para harcamamak için organik ürünleri sadece çocuklarına almak gibi tercihlerde bulunabiliyorlar. Ancak, örneğin, pahalı bir cep telefonuna yatırım yapmaktan çekinmiyorlar.


Önceliklerimizi değiştirmeyi göze almamız lazım. Büyük evlerde yaşamak, son model cep telefonlarına sahip olmak önceliklerimiz olduğu sürece, bunlara harcadığımız paradan kısmadığımız sürece organik gıda bize ‘pahalı’ gelmeye devam edecek.''


Ne kadar doğru…Önceliklerimizi bilmiyoruz, mesele bu.Bir kıyafete ya da telefona verilen paraya acımıyoruz çoğu zaman ama sağlığa yatırım yapmayı gereksiz buluyoruz.


Organik ürün konusunda http://www.ekoorganik.com’dan


Organik kozmetik konusunda http://www.saru.com.tr/ ‘den


Kullandığınız kozmetiklerin tehlike derecesini öğrenmek için de http://www.cosmeticdatabase.com/ ‘dan faydalanabilirsiniz.

Ve ayrıca http://www.safecosmetics.org/ 'a da göz atmanızı öneririm.

6 yorum:

  1. Merhaba.. bu aralar ben de doğal ürünlere takmış durumdayım. Şampuan, sıvı sabun, vücut sam. ve temizlik zeytinyağli sabun kullanıyorum. Sabunu rendeleyip sıcak suda eritiyorum. Içine Latanya yağı ve bal ekliyorum. Dediğiniz gibi savı yapış yapış yapıyor bazen ama onun da çözümünü buldum. Fısfıslı bir şişeye sirkeli Su koydum, banyodan çıkmadan sıkıyorum, sabun kalıntısı kalmıyor :)

    YanıtlaSil
  2. Merhaba burada yazan ürünleri hâlâ kullanıyor musunuz?
    http://www.naturalive.com.tr/
    ben bu siteden alış veriş yapıyorum ürünleri gayet iyi.

    YanıtlaSil
  3. Sodasan bizde leke yaptı bulaşıkta aynı sorunu sizde yaşadınız mı nasıl çözdünüz?

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Evet yaptı.Artık normal deterjan kullanıyorum çok az miktarda.

      Sil
    2. bende önceleri leke sorunu yaşadım,sonra tesadüfen bulduğum bir yöntemle bu sorunu aştım.Makinemin ısı ayarını en yüksek konuma getirince pırıl pırıl çıkmaya başladı.şimdi çok memnunum

      Sil
  4. Merhaba! Organik ürün BELLA B yi tercih edebilirsiniz rahatlıkla! Sadece eczanelerde bulunuyor , 9 yıldır Türkiye de hamile/anne/Bebek/çocuk

    YanıtlaSil

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...