''Batılı kadınların çoğunluğu olarak bizler,doğum sancıları çekinceye ve doğum yapıncaya kadar asla fiziksel olarak denenmemişizdir.Asla on altı veya yirmi dört saat yemek yemeden ve uyumadan durmamışızdır.Belki bir iki günü duş almadan,dişimizi fırçalamadan,saçımızı yapmadan veya makyaj yapmadan geçirmişizdir.Çok daha azımız yıkanmamış,terli,çıplak ve alt tarafından sıvılar,kan ve dışkı sızarken bir başkasının kendisine dokunmasına,kendisini görmesine veya koklamasına izin verir.Doğumun güçlükleriyle karşılaştığımız zaman korkumuzu,endişemizi ve ağrıya verdiğimiz tepkileri saklayamayız.Vücudumuz kıvranarak iner çıkar,kusar,homurdanır,çığlık atar ve sıvılar sızdırırken;sosyal birer varlık olarak bütün çekingenliklerimizden ve süslerimizden soyunuruz.
Hayvan,herkes görsün diye ortaya çıkmıştır.
Susan Diamond / Hard Labor (Zor doğum)
Bundan sonraki hayatıma ilişkin şu anda en büyük isteğim; bütün bilgilerimi, öğrendiklerimi, öğretilenleri kafamdan silerek ikinci gebeliğimi tam anlamıyla bir hayvan gibi yaşamak. Evet bilmek istemiyorum ne zaman hamile kaldığımı, kaçıncı haftada olduğumu, bebeğimin kafasının çapını ya da tahmini kilosunu. Bütün bunları bilerek ve öğrenerek kendimi farkında olmadan şartlamak istemiyorum, alttan alta bir mesaj vermek istemiyorum bedenime ‘belki başaramayacağına’ dair.
Bundan sonraki hayatıma ilişkin şu anda en büyük isteğim; bütün bilgilerimi, öğrendiklerimi, öğretilenleri kafamdan silerek ikinci gebeliğimi tam anlamıyla bir hayvan gibi yaşamak. Evet bilmek istemiyorum ne zaman hamile kaldığımı, kaçıncı haftada olduğumu, bebeğimin kafasının çapını ya da tahmini kilosunu. Bütün bunları bilerek ve öğrenerek kendimi farkında olmadan şartlamak istemiyorum, alttan alta bir mesaj vermek istemiyorum bedenime ‘belki başaramayacağına’ dair.
Doğumda yanımda olacak herkesi önceden koklayarak tanımak istiyorum. Kokusunu tanımadığım biri yanıma yanaşmasın istiyorum.
Doğum sonrasında da toplumsallaştırılmış, medenileştirilmiş tarafımdan sıyrılarak, yine aynı bir hayvan gibi davranmak istiyorum. Yavruma kimse yanaşmasın, yanaşan da tırnaklarımdan nasibini alsın…
Bir kadın olarak kendime ve bedenime güvenerek, bebeğime ve doğaya güvenerek bir hayvan bilgeliğinde ve sakinliğinde doğurmak istiyorum.
Bir kadın olarak buna programlanmış, görevi bu olan vücuduma ihanet etmek istemiyorum.
Bu rahmin, döl yatağının, leğen kemiklerinin,bu ‘kadın’ bedenimin hakkını vermek istiyorum.
Bebeğim de dünyaya bu yoldan gelmeyi bekliyor çünkü her bebek gibi, o da rahme düştüğü ilk günden beri kendini buna hazırlıyor.
Onlara beklediklerini ve hak ettiklerini vermek istiyorum sadece…
Çok istiyorum…
Peki çok şey mi istiyorum?
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder