Ali’ye ne hamileyken ne de doğduktan sonra, şöyle bir alışverişe çıkıp, ne bir kıyafet (evet bir çift çorap bile) ne de bir oyuncak almadım desem yalan olmaz.
Bazen sıkıcı buluyorum bu kadar kontrollü oluşumu. Aslında kontrollü olmak adına da yapmıyorum ama ne yapayım böyleyim işte.
Bir tek geçen sene bu zamanlarda,Ali 3,5 aylıktı o zaman,Amerika seyahatimizde almıştık bir şeyler.O da gerek Amerika’da olmamızın heyecanından,gerek birçok şeyin Türkiye’ye kıyasla ucuz olmasından,gerekse eşimin hevesini kırmamak adınaydı.Ama onda bile abartmadığımızı rahatlıkla söyleyebilirim.Şunu da fazla almışız ya da aldık ama bak hiç kullanmadık dediğimiz bir şey olmadı daha.
Aile büyükleri sağolsunlar, zaten her şeyi fazlasıyla alıyorlar.Hiç giymeden kaldırdığım da çok kıyafeti oldu ama bunda benim suçum yok.Alınan/ hediye gelen çoğu şeyi hemen gidip bir sonraki sene giyebileceği bir şeylerle değiştirerek bir sonraki mevsim giyeceği şeyleri bile çoğunlukla hazır ettim,ediyorum.
Oyuncak deseniz, kuzeninin eski oyuncakları vardı, onlarla idare ettik.Ki onlar da olmasa olurmuş yani,oyuncakla oynayan kim?Çoğu çocuk gibi tencere,tava,cezve,kaşık vs. bizimkinin oyuncakları da.
Çocuk mağazalarının önünden geçerken hiç mi gördüğü bir kıyafete içi gitmez insanın? Gitmiyor. Zaten hoşlanmıyorum öyle küçük adam kıyafetlerinden. Bakması güzel ama çok özel bir gün haricinde giydirmem. Çünkü benim için çocuk kıyafetinde en önemli nokta çocuğun hareket kabiliyetini kısıtlamaması.Kot bile giydirmiyorum bu yüzden.Gömlek,kadife pantolon falan uymuyor bize.En yumuşağından bir eşofman altı vardır bizimkinin üzerinde genellikle.
Yürümeye başlamadan ayakkabı da giydirmedim. Bütün yaz çıplak ayaktı, her yerde.Sitemizin parkında sağolsun bazı anneler ayakkabı almayı teklif ettiler,alamadığımız için giydirmediğimi sanarak galiba. :)
Bilmiyorum belki ben de rahatlığa çok önem verdiğim için çocuğu da kendim gibi düşünüyorum. Topuklu ayakkabı, dar pantolonlar, şıkır şıkır takılar,kuaföre gitmek hazzetmediğim şeylerin başındadır.Böyle giyinenlere özenirim ama bazen,gerek dergilerde gerek çevremde.Size saçma gelecek belki ama topuklu ayakkabı giyip,saçımı falan yaptırdığımda aklım azalıyor,beynim boşalıyor benim.Gerçekten.Konuşacak konum bile kalmıyor,resmen salaklaşıyorum.Makyaj yapınca da öyle.Bazen gerekince çok hafif olmak şartıyla yapıyorum;bir rimel,biraz allık sürüyorum ama şöyle kıpkırmızı boyasam mesela dudaklarımı kendi sesime bile yabancılaşırım,siz düşünün artık o dudaklardan çıkacak lafların saçmalığını.
Çocuk mobilyası satan yerlerde ne oda takımları, çocuk odası için ne aksesuarlar görüyorum. Onlara da hiç imrenmez mi insan? Yok. Bu konuda da benim için önemli olan rahatlık.Önceliklerim farklı diyeyim ya da,en azından şimdilik.Şu anda önceliğim çocuğumla aynı yatakta yatmak.Hatta şu anda yer yatağında yatıyoruz,çünkü yatak odamızdaki karyolayı attım!Ortasına yatak koyulan kenarları çıkıntılı yeni moda karyolalar vardır ya onlardandı bizimki de.Köşeleri zaten iyice sinirime dokunmaya başlamıştı,görmesi bile rahatsızlık veriyordu.Yaklaşık iki ay kadar önce Ali tam köşesine dudağını çarpıp kanatınca,o gün çıkardım evden,verdim gitti.Hem oda ferahladı,hem aman çarpacak mı endişesi kalmadı hem de gece düşer mi korkusu. ‘Oh be, dünya varmış!’ dedim. Sabahları uyanınca sessizce kalkıp gidiyor Aliş, biraz içeride oynayıp geliyor. Ben de biraz daha fazla uyumuş oluyorum bu sayede. Girintisi çıkıntısı olmayan,yere çok yakın bir karyola bulmadıkça da yer yatağında yatmaya devam edeceğiz.
Yatak değil ne de olsa insanı iyi uyutan. Huzur.
İçim,kafam huzurlu olsun yeter ki...
Söz yataktan açılmışken, şöyle bir yatak hayalim var ailemizin kalabalıklaşmasıyla beraber ileriki yıllarımıza dair:
Bu fotoğrafı severek takip ettiğim Kelley'nin blogundan aldım.Şu anda 6. çocuğuna hamile kendisi!Kimilerini korkutabilir bu fotoğraf ama ben çok romantik buluyorum!
Çok istiyorum böyle büyüüüük kocamaaaan bir aile olmayı ben de! İlk çocuğunu 30 yaşında doğurmuş bir insan olarak belki yaşım vefa etmez 5 tane doğurmaya ama çocuk sahibi olmak,bir çocuğa anne olmak,bir çocuğa aile olmak sadece doğurarak olmuyor,öyle değil mi?
Ben de bu fotoğrafı arıyordum ne zamandır. Kelley blogunu kapamış galiba?
YanıtlaSil